Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1104 E. 2022/1357 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1104
KARAR NO: 2022/1357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2019
NUMARASI: 2018/1185 Esas – 2019/728 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/12/2022
Taraflar arasındaki Ticari Şirket davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 29.06.2018 günlü Genel Kurul Toplantısında şirketin azlık oyu sahibi müvekkilinin temsilcisinin talebi üzerine gündemin fınansal tablolarının müzakeresiyle ilişkili olan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. maddelerinin müzakere edilmeksizin TTK ‘mn 240.maddesi uyarınca ertelendiğini, ertelenen toplantının 06.11.2018 günü yapıldığını ve müvekkilinin karşı oylarıyla yıllık faaliyet raporunun tasdik edilmesine, bilanço ve kar – zarar tasdik edilmesine ve özel denetçi isteklerinin reddine, ayrıca karın dağıtılmamasına ve dağıtılmayan karın ayrılmasına, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ve yönetim kurulu üyelerine 6102 Sayılı TTK ‘nın 395 ve 396.maddelerinde belirtilen işleri ifa edebilmeleri hususunda gerekli yetkinin verilmesine karar verildiğini belirtmiş olup, açıklanan sebeplerle davalı şirketin 06.11.2018 tarihli 2017 faaliyet yılı ertelenen olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 6, 7 ve 8 nolu kararların TTK’mn 449. maddesi gereğince uygulanmasının geri bırakılmasına, dava konusu toplantıda alınan 3, 4, 6, 7 ve 8 nolu kararların, TTK 445. Maddesi gereğince kanuna ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılığı sebebiyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu genel kurul toplantısının 2017 yılına ilişkin ertelenen olağan genel kurul toplantısı olduğunu, davacının yıllık faaliyet raporunun onanması, fınansal tabloların onanması, kar dağıtımı, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ve yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve şirketle rekabet etme izninin verilmesine dair kararların uygulanmasını geri bırakmayı gerektiren herhangi bir sebebin bulunmadığını, müvekkili şirketin 06.11.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 6, 7 ve 8 nolu kararların iptaline ilişkin haksız davanın usule ve esasa ilişkin sebeplerle reddine karar verilmesini talep etmiştir. sss davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Yapılan yargılamaya göre, davalı şirketin toplam pay miktarının 5.700.000,00 TL olduğu, davacının 1.349.310,00 TL pay miktarının bulunduğu, davacının dava konusu 06/11/2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait genel kurul toplantısına iştirak ettiği, iptalini talep ettiği gündem maddeleri ile ilgili olumsuz oy kullandığı ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına yazdırmış olduğu anlaşılmıştır. Davanın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 445. maddesi gereğince yasal 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan ve hükme yeterli görülen bilirkişi kurulu raporuna göre, gündemin 3. maddesi kapsamında, davacının iddiasını delillerle somutlaştıramamış olması sebebiyle iptal şartlarının oluşmadığı, gündemin 4. maddesi kapsamında, davacının ileri sürdüğü soyut iddiaların alınan kararın iptaline gerekçe oluşturmadığı, gündemin 6. maddesi kapsamında, alınan kar dağıtmama kararının iptalini gerektirecek delillerin dosyada bulunmaması sebebiyle iptal şartlarının oluşmadığı, gündemin 7. maddesi kapsamında, davalı şirketin büyüklüğü ve Türkiye’deki benzer şirketlerde ödenen rakamlar dikkate alındığında alman karar kapsamında ödenecek huzur haklarının makul olduğu, bu sebeple gündemin 7. maddesi kapsamında alınan kararın hukuka uygun olduğu, gündemin 8. maddesi kapsamında …’nun oylamada oyu geçersiz olsa dahi …’nun oyu ile söz konusu izinlere ilişkin karar alınabileceği, bu sebeple gündemin 8. maddesi kapsamında alınan kararın geçerli olduğu, bu sebeplerle dava konusu genel kurulda alınan 3, 4, 6, 7 ve 8 nolu kararların iptalini gerektirecek hukuki bir sebep bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Her ne kadar kar payı dağıtılması ortakların yasal bir hakkı olsa da kar payı dağıtılmamasına yönelik genel kurul kararının objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğuna dair bir emarenin bulunmaması ve kâr payının hiç dağıtılmamasına yönelik bir karar olmaması sebebiyle bu yöndeki genel kurul kararının hukuken yerinde olduğu düşünülmüştür. ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; Genel Kurul esnasında tutanağa da geçirilen itiraz ve talepleri değerlendirilmeden, Şirket kayıtları hiç incelenmeden, yasaya, esas mukaveleye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olarak alınan kararlara ilişkin olarak sadece “davacının iddiasını delillerle somutlandırmamış olması” ve “davacının ileri sürdüğü soyut iddiaların alınan kararların iptaline gerekçe oluşturmadığı” tespitinde bulunulan bilirkişi raporuna dayanılarak bir karar verildiğini, yıllık faaliyet raporunun tasdik edilmesine, bilanço ve kar – zarar hesaplarının tasdik edilmesine ve özel denetçi tayini isteğinin reddine, kârın dağıtılmamasına ve dağıtılmayan kârın ayrılmasına, Yönetim Kurulu üyelerine fahiş oranda huzur hakkı ödenmesine dair alınan kararların iptaline ilişkin bir davada, davacının yegane delilinin şirketin defter ve kayıtları olabileceğini, defter ve kayıtlar hiç incelenmeksizin hazırlanan rapora dayanılarak ve tamamıyla raporda belirlenen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin yıllık faaliyet raporunun TTK ve Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkındaki Yönetmelik’in belirlediği tüm unsurları içeren, açık, tereddüde mahal vermeyecek şekilde, tüm verileri finansal tablolardaki finansal bilgilere dayanarak hazırlandığını, bilirkişiler tarafından şirketin ticari defter ve kayıtlarının 08.05.2019 tarihinde şirket merkezinde inceleme gerçekleştirildiğini, dava konusu döneme -2017 yılına- ilişkin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişilerce incelendiğini, davacının genel kurulda yönelttiği tüm soruların, genel kurul tutanağında belirtildiği üzere yazılı olarak yanıtlandığını ileri sürerek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava , davalı … ortaklığın 2017 yılı olağan genel kurulu, ilk toplantının ertelenmesi sonucu 06/11/2018 tarihli tarihli genel kurulunda alınan 3,4,6,7ve 8 nolu genel kurul kararların iptali sitemine ilişkindir Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ,karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Davacı taraf, iptal istemine konu genel kurul kararlarına muhalefetini bildirmiş ve eldeki davayı 31/12/2018 tarihinde üç aylık süre içerisinde açmıştır. Davalı …Ş 5.700.000,-TL sermayeli ,3 ortaklı bir şirket olup davacı …’ nun 1.349.310,-TLsermaye , …’nun 1.349.820 ,-TL sermaye ve bu paydaşların babası olan …’nun 3.000.870,-TL sermaye ile şirket ortağıdır. Davaya konu genel kurul toplantısında payların tamamı vekaleten temsil edilerek katılım sağlanmış ve davayı konu bütün kararlar davacı ortağın 134.931-olumsuz oyuna karşılık 435.069 olumlu oyu ile oy çokluğu ile alınmıştır,. 3 nolu maddesinde yönetim kurulunun faaliyet raporunun ve 4. maddesinde 01/01/2017-31/12/2017 dönemi bilanço ve kar-zarar gelir tablosunun okunması, müzakeresi ve tasdiki gündemi görüşülmüş ve yapılan oylama sonucunda yönetim kurulu faaliyet raporu ve finansal tablolar hesap dönemi bilanço kar-zarar hesaplarının onaylanmasına,oy çokluğu ile karar verilmiştir. Davacı tarafça, şirket faaliyet raporlarıının eksik ve yanıltıcı olduğunu finansal tabloların gereği gibi müzakere edilmediği, doğrudan genel kurul ile ilgili soruların cevapsız bırakıldığı,, faaliyet raporu ile finansal tablolar arasında yanlışlık ve uyumsuzluklar bulunduğu gerekçeleriyle alınan kararların iptalini istemektedir. 6102 sayılı TTK’nın 514. Maddesine göre, yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlayıp genel kurula sunmakla yükümlüdür. Faaliyet raporunun oylanması ve kabul edilmesi nedeniyle gündemin bu maddesinin finansal tablolarla birlikte değerlendirilmesi gerekir. TTK’nun 68/3. Maddesinde, yıl sonu finansal tabloların, bilanço ile gelir tablosundan oluştuğu düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın dürüst resim başlıklı 515. maddesi, Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır, şeklindedirTTK’nun 68/3. Maddesinde, yıl sonu finansal tabloların, bilanço ile gelir tablosundan oluştuğu düzenlenmiştir. Davacı genel kurulda gerek faaliyet raporlarına ilişkin gerekse bilanço-kar- zarar hesapları yönünden çok fazla soru sormuş,şirket yönetim kurulu başkanı vekili finansal tablolarda gizlenen bir husus olmadığını yasaya uygun olduğunu belirterek sorulan sorular ayrıntılı bilgi gerektirdiğinden daha sonra yazılı olarak cevaplandırılacağını beyan etmiştir. Bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defterleri ,ödenmemiş sermaye hesabı,ortaklardan alacaklar hesabı ,gider tahakkuk hesabı,sermaye ve iştirakler hesabı incelenmiş ve davacının iddialarını delillerle somutlaştıramadığı gerekçesiyle iptal koşullarını oluşmadığını belirtmekle yetinmiş, davacının yöneltmiş olduğu sorulara ilişkin ve finansal tabloların şirket kayıtlarına ve dürüst resim ilkesine uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır. Buna göre bilirkişi raporu finansal tabloların usulüne uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin ayrıntılı incelemeye dayalı olmayıp bu bakımdan hüküm kurmaya elverişli değildir. Uyuşmazlığın çözümü için finansal tabloların usulüne uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığının tespiti gerekir. Bu halde finansal tabloların TTK’nın 515. Maddesine uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığının incelenmesi için bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Bu nedenle Mahkemece eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.6.maddesinde kar payı : 2017 yılı ve geçmiş yıllar karının dağıtımına ilişkindir. Yapılan oylamada geçmiş yıl zararları ve ödenmemiş sermaye tutarları düşünülerek kar dağıtımı yapılmamasına davacı …’ nun 134.931 payının olumsuz oyuna karşılık kalan oyların olumlu oyu ile oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı vekilince, şirketin kar dağıtılmasına elverişli özkaynak seviyesine ulaştığını, faaliyet raporunda da ileriye yönelik karşılanması muhtemel bir risk bulunmadığının bildirildiği gibi şirkette olağanüstü yedek akçenin bulunduğu ve karın dağıtılmaması için kanuni şartların bulunmadığı iddiasıyla 7 nolu genel kurul kararının iptali talep edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 408/2-d maddesine göre ise, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması şirket genel kurulunun münhasır yetkileri arasında sayılmıştır. Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 507/1. Maddesine göre, her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına, payı oranında katılma hakkını haizdir. Kâr payının dağıtılıp dağıtılmaması hususu genel kurulun yetkisinde olmakla birlikte bu yetkinin Kanundaki sınırlara uygun olarak kullanılması gerekir. Zira ticaret şirketlerinin asıl amacı kar edip, ortaklarına dağıtmaktır. Bu halde, kanuni ve ihtiyari yedek akçeler dağıtıldıktan sonra, kar payı dağıtılmamasına karar verilebilmesi için TTK’nın 523/2. Maddesinde düzenlendiği şekliyle şirket aktiflerinin yeniden sağlanabilmesi için gereklilik bulunması veya bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı(istikrarlı) kâr payı dağıtımama yönünden haklılık bulunması şarttır. Bilirkişi raporu şirket kar payı dağıtmama kararına gerekçe olarak gösterilen ekonomik sebeplerinin makul sebepler olduğu ve şirketin menfaati için gerekli olduğu düşünüldüğü belirtilmiş olup, kar payı dağıtılıp dağıtılmayacağı hususunda TTK’nın 523. Maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılmamıştır.Bu haliyle kar payına ilişkin olarak, bilirkişi raporu hüküm vermeye elverişli değildir. Bu nedenle Mahkemece eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. 7. Maddesi huzur hakkı :ödenmesine ilişkin olup davalı şirketin yönetim kurulu üyesi …’na aylık net 13.000-TL, …’a aylık net 12.000-TL ve ..A,Ş ‘ye aylık net 12.000-TL yıllar huzur hakkı ödenmesine davacı …’ nun 134.931 payının olumsuz oyuna karşılık kalan oyların olumlu oyu ile oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı vekilince, yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin fahiş ve ortakların kar payı hakkını ihlal eder nitelikte olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiştir. TTK’nın 408/2-b maddesine göre de, yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları genel kurulun münhasır yetkilerindendir. TTK’nın 394/1. Maddesinde, yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretin miktarı şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Bilirkişi raporu davalı şirketin büyüklüğü ve Türkiye’deki benzer şirketlerde ödenen meblağlara göre ödenmesine karar verilen huzur hakkının makul olduğunu belirtmekle yetinmiş olup, şirketin mali yapısı usulüne uygun şekilde incelenmediği gibi dağıtılacak bir kar miktarı bulunup bulunmadığı da tespit edilmemiştir.Şirketin mali yapısına göre kar miktarı usulüne uygun şekilde incelenmediği gibi şirketin karın anılan gerekçe ile dağıtılmamasına karar verildiği de gözetildiğinde bu haliyle bilirkişi raporu yönetim kurulu üyeleri için belirlenen huzur hakkının yönetim kurulu üyeleri bakımından fahiş ve örtülü kar dağıtımı niteliğinde olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmaya elverişli olmadığından eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. 8. Maddesinde : TTK’nın 395 ve 396. Maddeleri gereğince yönetim kurulu üyelerine gerekli iznin verilmesi görüşülmüş ve yapılan oylamada davacı ortağın 134.931 olumsuz oyuna karşılık 435.069 olumlu oyu ile oy çokluğu ile TTK’nın 395 ve 396. Maddeleri gereğince yönetim kurulu üyelerine gerekli iznin verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilince, oydan yoksunluk nedeniyle yeterli nisap ile alınmayan 8 nolu genel kurul kararının iptali talep edilmiştir.Davalı şirketin yönetim kurulu …, … ve … A,Ş ‘den oluşmaktadır. Yönetici …, aynı zamanda şirkette pay sahibidir. Şirketin toplam payı 570.000 adet olup, bunlardan 134.982 adedi yönetim kurulu üyesi … ‘a aittir. TTK’nın 436/1. Maddesinde, pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacakları düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. Maddeleri gereğince gerekli iznin verilmesi kararında yönetim kurulu üyeleri hakkında tek tek karar alınmamış olup tek bir oylama ile karar alınmıştır. Yapılan oylamada toplam 570.000 payda davacı …’ nun 134.931 payın olumsuz oyuna karşılık kalan oyların olumlu oyu ile oy çokluğuyla; yönetim kurulu üyelerine izin verilmiştir. Şirketin toplam payı 570.000 adet olup, bunlardan 134.982 adedi yönetim kurulu üyesi … ‘a, 300.870- adedi yöneticinn aynı zamanda babası olan ortak …’na ait olup ,ortak olan yönetici ve babası diğer ortak, yöneticinin kendi şahsi işi niteliğindeki kararda oy kullandıkları anlaşılmaktadır. TTK 395-396 maddesi uyarınca alınacak kararlarda yönetim kurulu üyesi ve ortak olan … ve bu yönetici ortağın babası olan … paylardan doğan oy haklarından yoksun dur. Ayrıca yönetim kurulu üyesi olan …AŞ davalı şirketinin grup şirketi olup bu şirketin ortalık yapısı incelenmemiştir . Bu halde mahkemece yönetim kurulu üyesi olun bu şirketin ortalık yapısı da incelenerek davalı şirket ortaklarının bu şirket yönünden oy haklarının bulunup bulunmadığı değerlendirerek ve oylamada oy hakkından yoksun olduğu belirtilen oylar düşülerek sonucuna göre nisabın sağlanıp sağlanmadığı denetlenip bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1) g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/02/2023