Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1103 E. 2022/1220 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1103
KARAR NO: 2022/1220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2019
NUMARASI: 2016/841 Esas – 2019/592 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/07/2016
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, davalı aleyhine müvekkilene olan borcundan dolayı Beykoz İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, davalının itirazında; konu borcun varlığına ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını, borcun varlığını kabul ettiğini, söz konusu borcun kendilerine ödendiğini beyan ettiğini, ancak davalının ödeme itirazında bulunmasına rağmen borcu ödediğine dair herhangi bir yazılı delil sunmadığını, soyut şekilde yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğunu, takibi gereksiz yere uzatmak maksadı taşıdığının açık olduğunu beyan ederk davalı şirketin icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, davalı taraf itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının cari hesap alacaklısı olduğu iddiasıyla müvekkili tarafından devralınan … A.Ş. aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, şirketin böyle bir borcu olmadığından takibe itiraz edildiğini, davanın haksız ve yasal dayanaktan uzak olduğunu, müvekkili tarafından devralınan … A.Ş’nin davacının piyasada bulunmayan özel bir ürün sipariş etmesi için kaparo mahiyetinde bakiye avans talep ettiğini, davacının sipariş ettiği bu ürünlerin ithalat işlemlerinin gerçekleştirilmesi suretiyle getirildiğini, sonrasında ise davacının siparişini iptal ettiğini ve bu ürünü almadığını, müvekkili şirketin … aleyhine başlatılan ilamsız takiple davacının siparişinin iptal olmasına bağlı olarak ödediği tutarın iade edilmesini talep ettiğini, ancak işin yapısı gereği bunun mümkün olmadığını, davacının siparişi üzerine ithalat işlemlerini gerçekleştiren, vergi ödeyen ve bu siparişin beraberinde getirdiği tüm külfetlere katlanan müvekkili şirket olduğunu, davacının kaparo mahiyetinde ödediği bakiyeyi talep etmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu beyan ederek haksız talep ve davanın reddine, haksız takip nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesine, masraf ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Usulüne uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil olma niteliğini taşıyan ticari defter kayıtlarının aksi, ancak aynı nitelikte yazılı delille kanıtlanabileceği, dava konusu faturaların davalı ticari defterlerine işlendiği, davalının malı aldığına ilişkin ticari kayıt ve defterlerinde kayıt oluşturulduğu, davalının dava konusu bedeli ödediği yada başka şekilde borcun daha sonra sona erdiğine ilişkin delil ibraz etmediği anlaşılmıştır.Bu açıklamalar ışığında davacı tarafın davasının kabulü ile, davalının Beykoz İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı taraftan, … A.Ş.’den piyasada bulunmayan özel bir ürün sipariş etmesi üzerine kaparo mahiyetinde bakiye avans talep edildiğini, sipariş konusu ürünlerin, müvekkili şirket tarafından ithalat işlemleri gerçekleştirilmek suretiyle getirtildiğini, davacı taraf için temin edildiğini, sonraki süreçte davacı tarafın siparişini iptal ettiğini ve bu ürünü almadığını, davacı tarafın “cari hesap” çerçevesindeki talebi esasen, kaparo mahiyetinde ödenen bu bedel olduğunu, Mahkemece karara dayanak alınan bilirkişi raporunda sadece tarafların defter ve kayıtlarındaki mevcut tablo incelenmiş ancak ihtilafın esasına ilişkin bir tespit ve değerlendirme yapılmadığını, Bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere taraflar arasında geçmişe dayanan bir cari hesap ilişkisinin olduğunu, davacı şirket, işbu ihtilafa konu siparişlerden önce her zaman stoklarda bulunan ürünleri aldığı için daha önce kendileri ile hiç ön ödemeli çalışılmadığını, ancak son olarak sipariş edilen ürünler, davacı … yetkililerinin de bildiği üzere, kendilerine özel ve piyasada başka firmalara satılma olanağı olmayan ürünler olduğundan ön ödeme-kaporalı olarak anlaşma sağlandığını, davacının kapora mahiyetindeki bakiyeyi talep etmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, ayrıca TTK hükümleri doğrultusunda taraflar arasında bir cari hesap mutabakatı yapılmış olmadığından, dönem sonu itibariyle cari hesabın kat edildiğinden de bahsedilemeyeceğini, davacı tarafın dosyaya sunduğu bir cari hesap mutabakatı da olmadığını, bu hususun göz ardı edildiğini, açıklanan nedenlerle öncelikle yürütmenin durdurulması taleplerinin kabulüne, istinaf başvurularının kabulü ile hukuka aykırı, haksız ve hatalı bulunduğundan işbu kararın ortadan kaldırılması ve nihai olarak davanın reddine karar verilmesini, masraf ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME: Dava cari hesap alacağına dayalı yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır 6098 sayılı TBK 177.maddesinde “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar paranın, cayma parası olarak değil, sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.Aksine sözleşme olmadıkça bağlanma parası esas alacaktan düşülür.”şeklinde düeznlenmiştir Davacı taraf, davalı ile ticari alışverişleri bulunduğu, kendilerine yapılan ödemelerden gönderilen malların bedeli düşüldükten sonra kalan kısım kadar alacaklı olduklarını belirterek icra takibinde bulunmuş davalı taraf ise davacının özel bir ürün için verdiği sipariş için kaparo mahiyetinde avans gönderdiğini, ürünün ithalinden sonra siparişten vazgeçtiğini, belirtip kaparonun iadesinin gerekmediğini savunmuştur. Davacı taraf ise müvekkili şirket yetkililerinin/çalışanlarının davalının kastettiği şeklide verilmiş herhangi sipariş iptalinin bulunmadığını, davalı tarafın belge sunacağını belirtmiş olmasına rağmen belge sunmadığını, müvekkilinin aldığı ürünlerin bedelini avans olarak sipariş esnasında fazlasıyla ödediğini, davalını artan tutarı iade etmediğini iddia etmektedir. Davalı tarafça cevap dilekçesinde bahsedilmiş olmasına rağmen, ürün sipariş edilip dava konusu olan 6.398,54 TL kaparo alındığı, bilahare siparişin iptal edildiğine dair yazılı bir sözleşme / delil dosyaya ibraz edilmemiştir. Bilakis tarafların birbirlerini doğrulayan ticari defterlerine göre davacı tarafça davalı şirkete gönderilen avanslardan, davacıya gönderilen malların bedeli düşüldükten sora takip talebine konu 6.398,54 TL alacağın olduğu bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır. Yine davalının ticari defterlerinde sipariş alınıp karşılığında kaparo alındığına ve siparişin iptal edildiğine dair bir kayıt ta bilirkişi tarafından tespit edilmemiştir. Davalı tarafça dosyaya delil bildirme süresi geçtikten sonra 30/05/2017 tarihli hakim havalesini taşıyan bir kısım mail çıktısı ile üretim için revize edilmiş adetler başlıklı bir çıktı sunulmuş ise de bu evrakların içeriğinde de davalı savunmasını doğrular mahiyette bir delil bulunmamaktadır. Davalı tarafça sipariş edilen mal nedeniyle kaparo alındığı davacı tarafça siparişin iptal edilmesi nedeniyle zarara uğradıklarını savunmuş ise de sipariş iptaline ilişkin uğradığı zarar yönünden süresinde açılmış bir karşı dava olmadığı gibi usulüne uygun bir takas- mahsup defi de bulunmamaktadır.Kaldı ki kaparo malın satışının gerçekleşmesi haline mal bedelinden düşülmesi, satışın gerçekleşmemesi halinde ise cezai şart niteliği ispatlanmadığı müddetçe sahibine iadesi gerekmektedir. Buna göre mahkemece dosya içeriğine uygun ve delillerin takdirinde herhangi bir yanılgıya düşülmeden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yukarıda anlatılanlar ışığında istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-(b)/1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 437,08 TL nisbi istinaf karar harcından peşin alınan 109,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 327,81‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.03/11/2022