Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/110 E. 2020/191 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/110
KARAR NO: 2020/191
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI: 2014/926 Esas – 2018/549 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından dava dışı … AŞ aleyhine girişilen icra takibinde borçlu şirketin mal varlığının bulunmaması nedeniyle bir tahsilat yapılamadığını, ayrıca şirket yetkilileri hakkında icra ceza mahkemesinde ticareti terk nedenine dayalı olarak açılan davanın derdest olduğunu, davalıların borçlu şirketin yönetim kurulu üyeleri olup, yükümlülüklerini yerine getirmeyerek müvekkili şirketin zararına sebebiyet verdiklerini, davalıların kurulduğu tarihten itibaren hiçbir genel kurul toplantısını yapmadıklarını, kötü bir yönetim sergilediklerini, şirketin borca batıklığı konusunda hiçbir önlem almadıklarını, bu nedenle davalıların müvekkili şirketin tahsil edemediği alacağından sorumlu olduklarını, davalıların sorumluluktan kurtulmalarının yolunun kusursuz olduklarının ispatı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan zararın tespiti ile şimdilik 5.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, tazminat talep edilmesi için bir haksız fiilin bulunması gerektiğini, oysa haksız fiil bulunmadığı gibi genel kurul yapılmaması nedeniyle davacının zararı arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının iddialarına ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, TTK’nun 553. maddesinde de kusurlu olma durumunun arandığını, müvekkilinin kusurlu olmayıp ihmalinin bulunduğunu, ihmalinde kötü niyetli olmadığını, bu nedenle sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, davacı şirketin davalıların yönetim kurulu başkan ve üyeleri olduğu, dava dışı borçlu şirketten olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 25/04/2012 tarihinde icra takibi yaptığı, alacağını tahsil edemediği, davalıların icra takip tarihinde ve öncesinde dava dışı borçlu şirketin yönetim kurulu üyeleri oldukları, dava dışı borçlu şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalı yönetim kurulu üyelerinin davacı şirketin alacağını tahsil edememesi nedeniyle uğradığı zararda kusurlu bir eylem ve kararlarına rastlanmadığı, borçlu şirketin 05/06/2014 tarihli kararı ile tasfiyesine karar verildiği ve 13/01/2016 tarihinde tasfiyesinin sona erdiğinin 13/01/2016 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği, davacı tarafın borçlu şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığı ve bu durumun zararına neden olduğu iddiasının başlı başına zarar nedeni olarak değerlendirilemeyeceği, davalıların şirketi iyi yönetmediğine ilişkin davacı iddialarının incelenen ticari defter ve kayıtlara göre kanatlanamadığı, davacı tarafın iddialarına ilişkin olarak bir delil de sunmadığı dikkate alınarak kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu şirketin genel kurul toplantılarının yapmayan gerekse de şirketin borca batıklığı noktasında bir önlem almayan borçlu şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların kanundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davranarak müvekkilinin zararına, başka bir deyişle müvekkilinin borçlu şirketten alacaklarını tahsil edememesine sebebiyet verdiklerini, davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, yönetim kurulu üyeleri ve müdürün sorumluluğuna ilişkin tazminat davasıdır. Davacı tarafça, davalıların yetkilisi oldukları dava dışı şirketten olan alacağın tahsil edilememesinden kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açılan işbu davada, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim ve denetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yöneticiler ve denetçiler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, zarar gören alacaklıların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Yöneticinin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Yani, şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle şirketin zarara uğratılması nedenine dayalı tazminat davasında, şirket yöneticisinin eylemleri nedeniyle uğranılan zarar, şirket açısından doğrudan, davacı alacaklı açısından ise dolaylı zarardır. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğuracağından alacaklı dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Somut uyuşmazlıkta, davalı yöneticilerin kusurlu davranışları nedeniyle alacağın dava dışı şirketten tahsil edilememesi sureti ile davacı şirketi zarara uğrattıkları ileri sürüldüğüne göre, dava konusu edilen zararın davacı yönünden dolaylı zarar niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, ilk derece mahkemesince, davanın dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 555. (6762 sayılı TTK’nm 309.) maddesi kapsamında açılan bir dava olup, böyle bir davanın ancak hükmedilecek tazminatın dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açılabileceği, davacı tarafça tazminatın bizzat kendisine ödenmesinin talep edilmesi karşısında işbu davanın dinlenemeyeceği nazara alınarak davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir (Emsal bkz. Yargıtay 11 HD, 20/12/2018 tarih ve 2017/337-2018/8127 EK; 23/10/2018 tarih ve 2016/13409 -2018/6594 E.K sayılı ilamları). Açıklanan bu nedenlerle, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılarak yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/926 Esas – 2018/549 Karar sayılı ve 30/05/2018 tarihli kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA; 1-Davanın reddine, 2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 54,40 TL harcın peşin yatırılan 85,40 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 31,00 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davalı … yararına takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine 6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, istinaf peşin karar harcının istek halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(3) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2( iki) haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.