Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1092 E. 2022/1236 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1092
KARAR NO: 2022/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2017/589 Esas – 2019/864 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı yan arasında simsarlık ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin, bu ilişki kapsamında davalı ile … firmasını bir araya getirdiğini ve bu firmalar arasında ticari ilişkinin başladığnıı, davalı tarafın …’ya mal sattığını, … da bunun karşılığında davalı yana ödemeler yaptığını, müvekkilinin ise … tarafından davalı yana yapılan her ödemenin % 10’u tutarında simsarlık ücretine hak kazandığını, bahsi geçen ilişki kapsamında …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … numaralı fatura bedelleri … firması tarafından davalı yana ödenmiş ise de, davalı tarafın müvekkiline söz konusu faturalardan doğan simsarlık ücretini zamanında ödemediğini, davalının bu süreçte söz konusu bedeli ödeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin iyi niyetli tüm bekleyişlerinin sonuçsuz kaldığını, bedelin tahsili amacıyla Beyoğlu … Noterliği’nin 02.03.2017 Tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide ettiklerini, davalı tarafın, Bakıköy … Noterliği’nin 09.03.2017 Tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinde; … ile ticari ilişkisi olduğunu beyanla, taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki olmadığı iddiasında bulunarak herhangi bir ödeme yapmadığını, o tarihe kadar tüm sözlü görüşmelerde ve e-maillerde simsarlık ücretini kabul eden ve ödeme yapacağını belirten davalı tarafın cevabi ihtarnamesinde, tamamen kötü niyetle ödeme yapmamak için taraflar arasındaki ilişkiyi reddettiğini, müvekkilinin, taraflar arasındaki simsarlık ilişkisi gereği ücrete hak kazandığını, … firması tarafından tanzim edilen 13.04.2017 tarihli beyanda; … ile müvekkili arasında doğrudan ticari bir ilişkinin olmadığını, müvekkilinin davalı şirketin temsilcisi/aracısı gibi hareket ettiğini açık ve net olarak belirttiğini, bu nedenlerle, taraflar arasındaki simsarlık ilişkisinden doğan 125.612,05-EURO (496.293,20TL) simsarlık ücretinin, her bir fatura bedeli için ayrı ayrı temerrüt tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; araflar arasında yazılı bir komisyon sözleşmesi olmadığını, dava dışı … firması ile ticari ilişkinin bulunduğunu, davacının … ile bir iş ilişkisinin mevcut olmadığını ve herhangi bir finansal işlemin oluşmadığını, davacının sahte belge ve faturalar üreterek soyut ve sübuta ermeyen iddialar ile açmış olduğu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davalı şirket ile dava dışı … ile ticari ilişkinin bulunduğu, bu ticari ilişkinin olduğu ve bu ilişkinin davaya konu fatura tarihlerinden önceye dayalı olduğu, çalışanlar tarafından ticari ilişkinin teyit edildiği, davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkinin yazılı sözleşme harici güven ilişkisine dayandığı, tarafların %10’luk bedelin teammül haline geldiği, bunun tanık beyanı ile desteklendiği, aradaki ticari ilişkinin aracılık işi gerçekleştikten sonra neden bozulduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı, fatura tarihleri, ihtarnameler, mahkememizce dinlenen tanık beyanları, … firması tarafından tanzim edilen 13.04.2017 tarihli beyan, taraflar arasındaki yazışmalar karşılaştırıldığında, simsarlık hizmeti gereği davacı tarafından gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 02.03.2017 Tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalı tarafça 06/03/2017 tarihinde tebellüğ edildiği, borcun ödenmesi için 7 günlük süre verildiği, bu haliyle davalının 14/03/2017 tarihinde temerrüte düştüğü, kesilen faturalara itirazın olmadığı, davalı ile … firması arasındaki ticari ilişkinin teyit edildiği, taraflar arasında fatura bedelinin %10’luk kısmı olarak ticari teammülün oluştuğu, bu şekilde dava dışı şirket … firması ile mal satımına ilişkin aracılık yapıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun simsarlık ilişkisi olup olmadığına yönelik olup TBK’nın 520/2 md. Göre simsarlık sözleşmesine vekalete ilişkin hükümlerin uygulandığın bu kapsamda davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, her ne kadar Tüketicinin Korunması hakkındaki kanunun 3. Md’de simsarlık sözleşmesine Tüketici Mahkemeli’nin görevli olduğu düzenlenmişse de taraflardan en az birinin tüketici olmadığı durumlarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olacağını, tarafların ticari bir işe aracılık edip etmemesi önem teşkil etmediği gibi davacının da tacir olmadığını, taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle esasa girilmeden davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında komisyon sözleşmesi bulunmadığı, davacının daha çok dava dışı … Firmasının çalışanı gibi hareket etmekte olup, tanık ifadelerinin de bu durumu doğrular nitelikte olduğunu, davanın esasını oluşturan faturaya süresinde itiraz edildiğini, faturanın sahteliğinin ortada olup bu talebinin mahkemece incelenmediğini, davacı söz konusu faturada … için “müşterim” demiş olup komisyoncu taraflardan biri lehine iş yapamayacağını, simsarlık sözleşmesi kurulmadığını, ikrar ile olayın sabit olduğunu, …’nın davalıya davalıya gönderdiği yazıda davacı ile hiçbir ticari bağlantısının olmadığını belirtmiş olup davacı ise …’nın kendi müşterisi olduğunu faturaya yazdığını, ikrar var ise başka hususta herhangi bir araştırma yapılamayacağını, davacının dava dışı İtalyan firmanın iflas ettiğini parasını alamayacağını bildiğinden davalıdan para koparmaya çalıştığını, davacı yanca ihtarname ekinde gönderilen faturada yer alan fatura bedellerinin hatalı hesaplanarak komisyon tutarının yüksek hesaplandığını, ayrıca davacının faturasında yer verilen çoğu faturayı sunmadığını, faturada mükerrer yazımlar bulunduğunu, davacının ücrete hak kazandığı düşünülse dahi %10 un çok yüksek bir oran olduğunu, davalının halen dava dışı … firmasından alacaklı olduğunu, dava konusu olayın kurmaca olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: dava konusu alacağın taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayandığından yerel mahkemenin görevli olduğunu, her iki tarafın da tacir olup, davacı şirket tarafından kesilen ve konusu simsarlık ücreti olan bir fatura olup bu durumda TTK’nın 4 ve 5. maddeleri gereği yerel mahkemenin görevli olduğunu, taraflar arasında simsarlık anlaşması olduğunu, oysa ki Türk Borçlar Kanunu’nun 520, 521, 522 maddelerinin açık olduğunu, davacı şirketin simsarlık anlaşmasından doğan simsarlık ücretine hak kazandığını, davacı şirket tarafından kesilen faturanın usulüne uygun olup, sahte olmadığını, sahte ise neden savcılığa suç duyurusunda bulunulmadığını, kaldı ki dava konusu alacağın varlığını ispat noktasında faturanın tek delil olmadığını, davalının kötü niyetle faturayı kabul etmediğini, itiraz ettiğini beyan etmiş olsa dahi, alacağın varlığı taraflar arasındaki e-mail yazışmaları ve tanık beyanlarıyla ispat edildiğini, davalının temerrüde düşmüş olduğundan faiz ödemek zorunda olup istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan tellallık ücreti alacağının tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, mahkemenin görevi ve taraflar arasında simsarlık sözleşmesi bulunup bulunmadığı ve davacının tellallık ücreti alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlıklar, davaya konu olduğunda görevli mahkemelerce çözümlenir. Mahkemelerin görevi ise kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c maddesine göre dava şartlarından olan mahkemenin görevli olması, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden(HMK m. 115/1) ve istinaf aşamasında dahi kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen nazara alınır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1. Maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iddia olunan simsarlık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iddia olunan bu sözleşmede simsar sıfatında olup, iddia olunan sözleşme konusu işin davacının varsa ticari işletmesi ile ilgili olduğuna dair dosyada herhangi bir kayıt ve belge bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde davacının şahıs firması olduğu belirtilmiş ise de buna ilişkin herhangi bir belge sunulmamıştır. Davacı tarafça bir fatura sunulmuş ise de, bu fatura tek başına davacının bir ticari işletme işlettiğini ispata elverişli değildir.Asliye ticaret Mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira Türk Ticaret Kanunu ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir(Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas ve 2015/1765 Karar). Somut olaya konu dava, davacının tacir olmaması nedeniyle her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki davada TTK’nın 4/1. maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli değildir. Taraflar arasında her hangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2. maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Bu nedenlerle mahkemece asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi doğru olmamıştır.Buna göre HMK’nın 355. Maddesi uyarınca yalnızca kamu düzenine aykırılık sebebi ile sınırlı olarak bu aşamada davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin yapılan istinaf incelemesi sonunda, istinaf başvurusunun kabulü ile görevsiz mahkemece verilen kararının kaldırılmasına ve dairemizce görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1-Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2-HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin, kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.08/11/2022