Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1088 E. 2022/1202 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1088
KARAR NO: 2022/1202
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2018/268 Esas – 2019/893 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıyla müvekkili arasında direk satış noktası sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmeye aykırı davranarak düzenli ve sürekli ürün alımını gerçekleştirmediğini, en son 24/03/2017 tarihinde ürün aldığını, bu nedenle Kadıköy … Noterliğinin 31/01/2018 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmeye aykırılıktan dolayı davalıya bedelsiz olarak verilen ürünlerin kıstelyevm usulü kalan bakiyesi ve ihtarname masrafının tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap vermemek suretiyle davayı inkar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporları ile davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca davalının davacıya ait ürünleri satma taahhüdünde ancak sözleşmeye aykırı davrandığı, bu nedenle davacı tarafından davalıya gönderilen Kadıköy … Noterliği 31/01/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği, aynı zamanda bedelsiz olarak teslim edilen ürün alacağının da talep edildiği davacının gönderdiği ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği, davalının cevap veya itirazına ilişkin dosyaya delil sunmadığı, söz konusu ihtarname için davacının 142,31 TL noter masrafı ödediği ve takipte bu tutarın davalıdan tahsilini istediği, davacının talebinin yerinde olduğu, dayanak sözleşme hükümleri nedeniyle davacının davalıya verdiği bedelsiz ürünler nedeniyle sözleşmenin sonlanmasından ötürü alacak talebinde bulunabileceği, talep edebileceği tutarın bilirkişi tarafından gerekçeli ve denetlenebilir şekilde hesaplanmış olup esasen davacının talebinden fazla olduğu görülmüş taleple bağlı kalındığı” gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında itirazının iptali ile takibin aynen devamına hükmedilen tutarın %20.si oranında 3.356,05 TL. inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra dairesinin yetkili olmadığını, müvekkili aleyhine açılacak takiplerin aksine hüküm bulunmaması nedeniyle İstanbul (Çağlayan) İcra Müdürlüklerinde açılması gerekirken İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinde açılmış olması öncelikle yetki yönünden hukuka aykırı olduğunu, Müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, müvekkili şirkette tebligat almaya yetkili tek kişinin, şirket müdürü olmasına rağmen, tebligatın usulsüz olarak çalışana tebliğ edildiğini, tebligatların usulüne uygun yapılmaması sebebiyle müvekkilinin süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış olmasının dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kabul ettiği anlamına gelmediği gibi, hukuki dinlenilme hakkını da ortadan kaldırmayacağını, Aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya dayanak sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davacının da bu sözleşmeye taraf olmadığını, Davacı ile sözleşmeye taraf olan dava dışı … Ltd. Şti arasında bir bayilik sözleşmesi veya yetki devri sözleşmesinin de dosyada mevcut olmadığını, Müvekkili … Şti ile davacı … Şti. arasında hiç bir sözleşme imzalanmadığı gibi birbirlerinden mal ve hizmet aldıklarına dair iddianın da gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından müvekkiline teslim edilmiş herhangi bir mal olmadığı gibi tarafından faturalandırılmış bir kaydın da dosyaya delil olarak sunulmadığını, dosyaya delil olarak yalnızca dava dışı … Şti. ile müvekkili arasında imzalandığı iddia edilen bir direkt satış sözleşmesi sunulduğunu, bu sözleşmedeki imzaların taraflara ait olup olmadığı konusunda mahkemece resen araştırma yapılması gerekirken yapılmadığını ve sözleşmenin taraflarının farklı olmasının dahi görmezden gelindiğini, sözleşmedeki imzanın kesinlikle müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını, bir an için sözleşmenin hukuka uygun olduğu ve gerçeği yansıttığı düşünülse dahi, dava dışı … Şti.’nin, alacaklarının tahsili amacıyla davacı … Şti.’ye vermiş olduğu bir yetki devri belgesinin de bulunmadığını,Bayilik sözleşmesinin, üretici firmaya bayinin alacaklarının tahsili yetkisi vermediğini,Mahkemenin işin esasına girerek yargılama yapması (sözleşmedeki imzanın, müvekkil şirketin yetkilisince İTO’ya sunulmuş imza sirkülerinden çıplak gözle dahi olsa kolaylıkla karşılaştırması) gerektiğini, ancak mahkemece davacının delil olarak sunduğu ve tarafları dahi aynı olmayan (imzası da tasdik edilmemiş) bir sözleşmeye dayanarak, hem delillerin hukuka uygunluğu değerlendirmesini yapmadığını hem de hukuka aykırı delilleri hükme esas aldığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bedelsiz ürün alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalıya yapılan tebligatların usule uygun olup olmadığı noktasındadır. Tüzel kişilere tebligatın ise ne şekilde yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve tüzükte düzenlenmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13.maddeleri ile mülga Tebligat Tüzüğü’nün 17 ve 18.maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı öngörülmüştür. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K.; 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E. 2009/600 K. ile 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E. 2009/187 K. sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır. Somut olay değerlendirildiğinde; dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde 05.03.2018 tarihinde “aynı adreste birlikte çalışan” …’e tebliğ edildiği, tebligatın usule uygun olmaması nedeniyle yeniden tebliğe çıkarıldığı ve 22.05.2018 tarihinde “şirket yetkilisi iş takibinde olduğundan devamlı çalışan …’a tebliğ edildi” şerhi ile tebliğin yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında davalıya çıkarılan bilirkişi raporu, isticvap davetiyesi gibi diğer tebligatların birlikte çalışana tebliğ edilmiştir. Dava dilekçesinin tebliğinde birlikte çalışana tebliğ edildiği belirtilip başkaca herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi, davacı şirketin yetkili temsilcisinin veya ondan sonraki yetkili kişinin adreste olup olmadığının araştırılıp araştırılmadığı ve nedenleri de şerh edilmemiştir. Yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere, davacı şirkete yapılan tebligatta tebliğ memurunun bu tebligatı şirketin yetkili temsilcisine; onun herhangi bir nedenle tebliği alacak durumda olmaması halinde de usulüne uygun şekilde yetkili kılınan kişiye; şayet bunlar yoksa veya tebligatı alamayacak durumda iseler bu durumu tebliğ evrakına şerh ederek o yerde hazır bulunan tebliğe yetkili memur ve müstahdemlerinden birine o da yoksa herhangi bir memur veya müstahdeme yapması; tebligat evrakında da sırasıyla tebliğe yetkili kişilerin durumunu ve onlara tebliğ edilememe nedenini şerh etmesi gerekirken, hiçbir açıklamaya yer vermeden doğrudan davacının işçisine tebliğ etmiştir. Tebligat bu haliyle, açıklanan yasal düzenlemelere ve yargı kararlarına aykırı olup, usulsüzdür. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27.maddesi hükmüne göre, davanın taraflarını dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm verilemeyeceği aksi durumun, davalının savunma hakkının ihlal edilmesine yol açacağı gözetilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve taraf teşkilinin yasaya uygun şekilde sağlanarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2022