Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1087 E. 2022/1272 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1087
KARAR NO: 2022/1272
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2019
NUMARASI: 2017/1115 Esas – 2019/953 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/11/2017
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı ile davalı arasında alım-satım ilişkisi nedeni ile ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkili davacı firmanın, davalıya çeşitli elektronik ürünler sattığını, teknik kurulum hizmeti sağlanmış olduğunu, verdiği mal ve hizmetler için faturalar tanzim edildiğini, ancak davalının, müvekkilinden aldığı ürünlere karşılık kendi edimini ifa etmeyerek ödemelerini eksik yaptığını, davalının davacıya bakiye borcu bulunduğunu, müvekkili davacı şirketin davalıdan 43.052,19 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından herhangi bir sebep göstermeksizin takibe itiraz edildiğini beyanla; davacı müvekkilinin 43.052,19 TL tutarında alacağının 26/09/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak olan yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı şirkete davacı tarafın dilekçesinde belirttiği türde herhangi bir mal satmadığı gibi, herhangi bir mal da teslim etmemiş olduğunu, aynı şekilde dilekçe içeriğinde her ne kadar müvekkili şirkete hizmet verdiğini iddia etmiş ise de herhangi bir hizmette vermemiş olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete e-fatura sistemi üzerinden Temel Fatura olarak bir kısım faturalar gönderilmekte olduğunu, temel fatura olarak gönderilen faturalara niteliği itibariyle sistem üzerinden itiraz edilemediğini, temel fatura olarak davacı şirket tarafından sürekli olarak gönderilen faturalara sistem üzerinden itiraz edilme imkanı olmadığından bir kısım faturalar için Noter yoluyla itiraz edilmiş olduğunu, ticari alım satımlarda sadece fatura kesilmiş olmasının yeterli olmadığını, faturaya konu malın da teslim edildiğnin ayrıca ispat edilmesi gerektiğini, mal veya hizmetin davacı tarafça verildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince “Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, taraf ticari defterleri incelendiğinde, ticari defterlerin 6.673,00 TL kadar davalının borçlu olduğu şeklinde kısmen birbirini doğruladığı, tarafların defterlerinin kanunlara uygun şekilde tutulduğu, böylelikle sahibi lehine delil niteliklerinin bulunduğu, her ne kadar davacı, davalıya ürün sattığı ve hizmet sağladığı iddiasında bulunmuş ise de, yargılama aşamasında yapılan incelemede, davacının değil, davalının davacıya satmış olduğu ürünler nedeniyle, davacının 3. Kişilere ayıp nedeniyle yaptığı ödemelerin rücuen istemine ilişkin olduğu, davacının ayıplı mal satın aldıkları iddiasının ispata muhtaç olduğu, tarafların her ikisi tacir olup TTK’nın 23/son maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün içerisinde, açıkça belli değil ise sekiz gün içerisinde karşı tarafa bildirilmesi gerektiği, ayrıca tacirlerin bildirimlerini TTK’nın 18/3 maddesi gereğince yerine getirmeleri gerektiği, davacı taraf satılan malın ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de, yukarıda belirtilen yasa hükümleri gereğince süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, bu sebeple ayıplı ifadan kaynaklanan haklarını kullanamayacağı ancak davalı kendi ticari defterlerine göre davacıya 6.673,00 TL kadar borçlu olduğunun tespit edildiği, bu miktar kadar davanını kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 43.052,19 TL davalıdan olan alacaklarının hüküm altına alınması için ikame ettikleri davalarında Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi davalarını 6.673,00 TL üzerinden kısmen kabul edildiğini, kararın redde ilişkin kısmın hukuka ve hakkaniyete aykırı düştüğünü, delil olarak değerlendirilmeyecek davalı defterlerinde yer alan kayıtların hükme esas alınmasının hukuka kesinlikle aykırı olduğunu, dosyaya sunulan Çankaya İlçe, Afyonkarahisar İl, Yıldırım İlçe, Osmaniye İl, Kırklareli İl Tüketici Hakem Heyeti kararları; gerek faturalar ve gerekse ticari defter ve kayıtlarının davacının ayıplı mal sattığını kanıtlar nitelikte olduğunu, başkaca ispat aramanın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Yerel Mahkemenin aleyhe düşen hükmünün öncelikle icrasının tehirine ve kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava taraflar arasında ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesinde dosyaya alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili dava dilekçesinde davacının davalıya çeşitli elektronik ürünler satıp, teknik kurulum hizmeti sağladığı verdiği mal ve hizmetleriçin için faturalar tanzim edildiği ancak davalının aldığı ürünlerin karşılık kendi edimini ifa etmeyerek ödemelerini eksik yaptığını belirterek davalıdan sattığı malların bedeli ile yaptığı hizmet bedeli için alacak talebinde bulunmuş ve dilekçe ekinde davalı adına düzenlenen Temel E-Fatura’ları sunmuştur.Davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamakla 6100 sayılı HMK 128 maddesi gereği davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.Davacı dava dilekçesinde tarafların ticari defterlerine delil olarak dayanmış olmakla ilk derece mahkemesince ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmış, dosyaya alınan 04/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinin TTK daki düzenlemeler dikkate alınarak usulüne uygun tutulduğu, davacının 2017 yılında e-defter tuttuğu, e-defter sisteminde sadece envanter defteri için noter tasdiki gerektiği, yasal süresi içinde açılış kaydının yapıldığı, davacı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu belirlenmiştir. Her ne kadar bilirkişi raorunun 2. Sayfasıda “sahibi lehine delil niteliğnini bulunmadığı” şeklinde bir cümle bulunsa da defterlerin delil durumunu inceleyen bilirkişinin inceleme gerekçesi ile raporun sonuç kısmında defterlerin sahibi lehine delil niteliğnin bulunduğuna dair nihai görüşü birlikte değerlendirildiğinde 2. Sayfadaki bu kanaatin bir yazım hatası olduğu anlaşılmaktadır. Davacın delil niteliği bulunan kayıtlarına göre her ne kadar bilirkişi raporunda dava tarihi itibarıyla 43.762,18 alacağı bulunduğu görüşü bulunsa da eldeki dava tarihi 24/11/2017 olduğu, bu tarih itibarıyla davacı defterlerine göre bakiye alacağın 43.052,19 TL olduğu, dava tarihinden sonra 27/11/2017 tarihli yevmiye kaydı ile toptan fatura açıklaması ile kayda giren 709,99 TL lik işlemle dava tarihinden soraki bakiye alacağın 43.762,18 TL olarak görüldüğü tespit edilmiştir.Davalının ticari defterlerinin ise mahkemece verilen kesin süre içinde envanter defterinin ibraz edilmemiş olması nedeniyle birbirini doğrulayıp doğrulamadığının denetlenememesi nedeniyle lehine delil teşkil edip etmediği değerlendirilemeyeceği belirlenmiştir. Davalının delil niteliğine sahip olmayan ticari defterlerine göre ise dava tarihi itibarıyla davacıya olan borcu 6.673,00 TL dir.Davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup kendi lehine delil oluşturduğu, davalının ticari defterlerinin envanter defterinin sunulmamış olması nedeniyle kanuna uygun tutulduğunun denetlenememesi karşısında, davalı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki cari hesap uyuşmazlığı hakkında davalı defterlerinde kayıtlar bulunmakta ancak davacı kayıtları ile uyuşmamaktadır. Bu durumda davalı tarafın ticari defterleri kanuna uygun tutulmamış ancak ispat yükü kendisinde olan davacının kanuna uygun tuttuğu ticari defterlerindeki kayıtların tamamı yada bir kısmı yer almış olduğundan, ispat yükü kendisinde olan davacının kanuna uygun ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilmemekle birlikte, davalının kanuna uygun tutulmayan ticari defterleri HMK’nun 222/4 maddesine göre aleyhine delil teşkil edeceği kabul edilmiştir.Bu durumda davacı davasını ticari defterler ile birlikte diğer deliller ile ispatlamak durumundadır.Eldeki davada davacı vekili dava dilekçesi ile davalıya mal sattıklarını cari hesaptan kalan alacaklarının ödenmediğini iddiasıyla davayı açmış olup bilirkişi raporunun tebliği üzerine verdiği beyan dilekçesinde tüketici hakem heyeti kararı gereği ödenen rakamlara göre davalıya fatura kesildiğinden, son kullanıcıdan iade edilen ürünlerden, ürünlerin ayıplı olduğundan, bir kısım ürünlerin kendileri tarafından ayıplarının giderildiğinden bahsetmektedir. Dosyaya sunulan hakem heyeti kararlarında davalı taraf olarak bulunmadığı gibi hakem heyetine konu kararların davalıdan satın alındığına dair bir belge de dosyaya ibraz edilmemiştir. … Ltd. Şti.nin düzenlediği faturaların da davalıdan alınan ürünler ile ilişkili olduğuna dair bir veri dosyada yoktur. Bu durumda davacı sonradan sunduğu deliller ile cari hesap miktarı kadar alacaklı olduğunu ispatlayabilmiş değildir.Ancak davalının usulüne uygun tutulmayan defterlerindeki davacıya dava tarihi itibarıyla. 6.673,00 TL borçlu olduğuna dair kayıtlar 6100 sayılı HMK 222/ 4 maddesi gereği sahibi aleyhine delil olarak kabul edilmesi gerektiğinden davacının davalıdan 6.673,00 TL alacaklı oluğuna dair verilen ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Tüm bu açıklamalara göre, HMK 353/(1)b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı isabetli bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın, alınması gerekli olan 80,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,3‬0-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/11/2022