Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1085 E. 2022/1199 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1085
KARAR NO: 2022/1199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2018/199 Esas – 2019/978 Karar
DAVA: Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesi kapsamında, davalı banka müvekkile kredi kartı verdiği, davalı banka kredi kartından özel limit ücreti adı altında haksız olarak para tahsil ettiği, davalı banka ile yapılan iade girişimleri sonuç vermeyince Bakırköy … … Md. … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı banka haksız olarak takip ve fer’ilerine itirazda bulunduğu ve takibin durduğu, sözleşmede müvekkilden herhangi bir ücret alınmayacağının yazılı olduğu, işte bu nedenle tahsil edilen ücretin sözleşmeye aykırı olduğu belirtilerek, 6.111,76 TL alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmediimesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın davacıdan tahsil ettiği “özel limit ücreti“ yasa ve sözleşmelere uygun olduğu, davacıya tahsis edilen vade kredi kartına 300.000,00-TL limit imkanı sunulduğunu, davacı bu yüksek limitli kredi kartı ile ticari mal alışverişi ile nakit kredi kullanma olanağı sağlandığı, dolayısıyla hem mal alışverişi ve hem de kredi kullanma imkanı sunulduğu, müvekkil bankanın üstlendiği risk ve katlandığı maliyet karşısında olağan olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi imzalamak suretiyle, davacı yana ticari nitelikli kredi kartı kullandırıldığı, iki tacir arasındaki ilişkiden dolayı özel limit ücreti talep edilmesinin haksız şart olarak değerlendirilemeyeceği, olayın TBK 20 m. göre genel işlem şartları dahilinde irdelenemeyeceğini, öte yandan TTK 18 m. basiretli tacir bir iş adamı gibi hareket edilmesi gerektiği, TTK 22 m. tacirlerin fahişlik iddiası ile ücret indirimi isteyemeyecekleri, 5411 sayılı Bank. K. 144 m. göre bankanın ücret tahsil etme yetkisinin bulunduğunu, Hesap ekstreleri ve dekontların 243 sıra no.lu VUK Genel Tebliğine göre fatura yerine geçtiği bunlara TTK 21/2 m. göre 8 gün içinde itiraz edilmediğini, davacı yanın bir tacir olarak imzaladığı sözleşmelerin içeriğini bilmediği iddiasını kabul etmenin mümkün olmadığını, kredi kullandırılmadan önce davacı imzaladığı sözleşme ve diğer belgelerin içeriğini tetkik edip anladıktan sonra işlem yapması gerektiği, bu hususlar basiretli tacir ilkesinin belirgin sonuçları olduğu, belirtilen sebeplerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Davacı taraf, davalı bankanın 4 ay boyunca 1.500-TL’den tahsil ettiği toplam 6.000,00-TL’nin geri iadesi amaçlı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf ise sözleşmeye uygun olarak özel limit ücretinin tahsil edildiğini, davacının 8 gün içinde itiraz etmediğini, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir. Taraflar arasında 750.000,00-TL tutarında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında davacı şirkete 300.000,00-TL vade kart limiti tahsis edilmiştir. İmzalanan Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde, vade kart uygulamasına yönelik olarak açık bir düzenleme bulunmadığı gibi, emsal bankalara yazılan müzekkere cevaplarına göre, özel limit ücretinin tahsil edilebileceğini dair emsal bankalarca yürütülen bir uygulama da bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı bankanın tahsil edilen ücret ve komisyonların haksız şart niteliğindedir. Buna göre, davalı bankanın kendine münhasır olarak tahsil etmiş olduğu ücretin sektörde yeri bulunmadığı, davacıdan tahsil edilen ücretin haksız ve yersiz olduğu, iade edilmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu ücretlerin masraf ve komisyon listelerinde ilan edilerek, sözleşmeler kapsamında tahsil edildiğini, davalı bankanın tacir olup verdiği hizmet karşılığında yasal düzenlemeler kapsamında ücret talep etme hakkında sahip olduğunu, davalı tarafından davacıya ticari işlerinin devamı için 300.000,00.-tl limitli vade kredi kart tahsis edildiğini, davalı tarafından davacının her zaman kullanıma 300.000,00.tl kredi tahsis edilmekte olup dava konusu ücretlerin davalı bankanın müşterisi için sürekli olarak hazır tuttuğu vade kredi kart limitinin bankaya olan maliyeti nedeni ile alındığını, yerel mahkemenin adeta tüketici bireysel kredi kartı gibi karar vermesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tarafların tacir olup, ticari ve mesleki faaliyeti sebebi ile kredi kullanan tacir davacının özel limit ücretinin iadesini talep etmesinin haksız olduğunu, dava konusu ücretin davacı tarafından imzalanan sözleşmenin 20. maddesi kapsamında usul ve kanunlara, bankacılık teammüllerine uygun olduğunu, yine, bilirkişi tarafından raporda yer verilmeyen sözleşmenin 16. maddesinde de masraf alınacağı düzenlendiğini, davacının sözleşme hükümleri ile mutabık olduğunu, tüm bu sözleşme hükümlerine rağmen ve bilirkişi raporuna itirazlarını karşılar ek rapor alınmaksızın davanın kabulünün hatalı olup kararın kaldırılması gerekmekle kıyas yoluna gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, diğer bankaların aldıkları ücretlere ilişkin kıyas yoluna gidilerek, davalı bankanın tahsil etmiş olduğu ücretleri değerlendirmenin hakka ve hukuka aykırı olduğunu, bu yöntem ticaret hukukundaki sözleşme serbestisi ilkesıne tamamen aykırı olmakla taraflar arasında akdedilen sözleşme ve türk ticaret kanunu ve bankacılık kanunu ilgili hükümlerı gereğince böyle bır kıyas yoluna gidilmesıne gerek olmadığını, gerekçeli kararda yer alan genel kredi sözleşmesinde vade kart uygulamasına ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığı ibaresi hatalı olup mahkemece eksik incelemeye dayalı hüküm tesis edildiğini, davacı tarafça kabul edilen sözleşme hükümleri doğrultusunda tahsil edilen ücret ve komisyonların haksız şart niteliğinde olduğundan bahsedilemeyeceğini, davalının belirli koşullarla usul ve hukuka, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun bir hizmet sunduğunu davacının da bu hizmeti belirtilen ve anlaşılan koşullarla satın aldığını, davalının belirli koşullarla usul ve hukuka, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun bir hizmet sunmuş davacı da bu hizmeti belirtilen ve anlaşılan koşullarla satın aldığını, yerel mahkemece alacağın likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatına hükmedilmişse de yukarıda detaylı olarak açıklanan nedenlerle, davalı bankaca tahsil edilen tutarların sözleşmelere uygun olmakla birlikte kabul anlamına gelmemek üzere şayet tahsile dilen tutarların sözleşmeye uygunluğu sayın mahkemece tartışılacak ise bu hususun ve alacağın yargılamayı gerektirdiği açık olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında verilen ticari kredi nedeniyle alınan kredi kartı limit tahsis ücretinin iadesi istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı bankanın kredi kartına tahsis edilen limit nedeniyle kart hamilinden ücret alıp alamayacağı noktasındadır. Taraflar arasında, 24/03/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Bu kapsamda davacıya kredi kartı tahsis edilmiş ve Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim 2016 dönemlerinde davacının hesap ekstresine özel limit ücretleri açıklamasıyla aylık 1500,00’er TL yansıtılmış ve tahsil edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “kredi kartından özel limit ücreti olarak tahsil edilen tutarların tahsili” sebebine dayalı olarak 6.000,00 TL asıl alacak ve 111,76 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 01/11/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf, davacının kredi kartına 300.000,00 TL limit tahsis edildiğini, davacının kredi kartının vade kart olduğunu ve vade kartlarda %0,5 özel limit ücreti alınacağının merkez bankasına bildirildiği savunulmuştur. Davalı banka vekili ayrıca sözleşmenin 16. maddesindeki; “Banka’nın, masraf ve komisyon listelerinde ilan edeceği tutar ve aralıklarda Müşteri’nin mevduat hesaplarından “Hesap İşletim Ücreti”, “Kredi Limiti Tahsis Ücreti”, “Dönemsel Hizmet Komisyonu” ve sair adlar altında ücretler tahsil etmeye hakkı vardır. Bu ücret aylık, üç aylık, yıllık veya belirlenecek süreler dâhilinde alınabileceği gibi, birden fazla hesap ve/veya Ek Hesabının varlığına göre de farklılık gösterebilir.” şeklindeki düzenleme kapsamında dava konusu ücretin tahsil edilmesinin mümkün olduğunu ileri sürmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 20. maddesinde, tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin, uygun bir ücret isteyebileceği düzenlenmiştir. 5464 sayılı Banka Kartları Ve Kredi Kartları Kanunu’nun 24/3. Maddesine göre ise, kart hamilinin yaptığı işlemler nedeniyle, sözleşmede yer almayan faiz, komisyon veya masraf gibi adlar altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilemez ve kart hamilinin hesabından kesinti yapılamaz. Sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez. Somut olayda, mahkemece müzekkere yazılan bankalar tarafından özel limit ücreti adı altında bir ücret alınmadığı bildirilmiştir. Dolayısıyla davalının tahsil ettiği özel limit ücretinin işin özelliğine yabancı olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da özel limit ücretinin sektörde yeri bulunmadığı belirtilmiştir. Bu halde, özel limit ücreti alınabileceğine ilişkin sözleşmesel düzenlemelerin 5464 sayılı Yasa kapsamında davacı kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şart niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Bu halde davalı bankanın, davacı kart hamilinden yüksek limit tahsis edildiği gerekçesiyle özel limit ücreti alması mümkün değildir. Özel limit ücreti alınacağının merkez bankasına bildirilmiş olması da sonuca etkili değildir. Bu nedenle özel limit ücreti adı altında tahsil edilen ücretlerin davacıya iadesi gerekir. Dolayısıyla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Bunun yanı sıra icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Dava, İİK 67. maddeye dayalı itirazın iptali davası olup, bu davada davalının tahsil ettiği ücretin iadesi talep edildiğinden alacak likitdir. Bu nedenle davacı yararına icra inkar tazminatının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 104,38‬ TL harcın, alınması gerekli olan 417,49 TL harçtan mahsubu ile bakiye 313,11‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2022