Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1084 E. 2022/1353 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1084
KARAR NO: 2022/1353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2018/60 Esas – 2019/979 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/12/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketle arasında (çeşitli inşaat malzemelerinin) toptan satışı şeklinde bir ticari ilişki bulunduğunu, toplam 37.294,01 TL borcu bakiyesi olan 33.083,25 TL ödemenin yapılmadığını, müvekkili tarafından davalı şirkete Sivas … Noterliğin 08.11.2017 tarih ve … yevmiye numaralı borç ihtarı gönderildiğini, bu ihtara cevap verilmediğini, davalının borcunu ödemediğini, temerrüde düştüğünü, bu borca karşılık Bakırköy /İstanbul … icra Dairesinin … E sayılı icra takibine başlanıldığını, davalı firmanın borca itiraz ettiğini, davalının ayıplı ürün iddiasının gerçek dışı olduğunu, ayıp ihbarında bulunmadığını ileri sürerek müvekkili şirketin ileride telafisi olmayan zararlara uğramaması ve müvekkil şirketten seri bir şekilde mal kaçırmakta olan davalı şirketin menkul/gayrimenkul mal varlığını 3. Kişilere satış veya devrini önlemek amacıyla davalı şirketin mal varlığına öncelikle teminatsız olarak bunun mümkün olamaması halinde takdir edilecek teminat mukabili olarak yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasına; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına borçlu şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan borca itirazın iptali ile takibin devamına; Körü niyetle itiraz eden borçlu şirkete: % 20‘den aşağı olmamak üzere İcra İnkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça 37.294,01 TL senetli borcunun olduğunu, fakat bu senet bedellerine ilişkin 33,083,25TL bakiye bulunduğunu belirttiğini, söz konusu bu bedelin taraflarınca kabul edilmemek üzere, davacı taraf Bakırköy … icra Müdürlüğü … E sayılı dosyasından başlattığı takibi 37.294,01 TL asıl alacak üzerinden başlattığını, bu tutarın uyuşmadığını, davacı firmanın üretici firma olmadığını, tedarikçi firma olduğunu, davacı firmanın toplam 33 fatura kestiğini, 28 inin ödenmesinde hiçbir sorun yaşanmadığını, ancak … marka lavabolar wc klozetlerin ayıplı mal olduğunu, bu malın bedelinin 10.000 TL olduğunu, bu durum kendilerine bildirildiğini ve iade faturası kesileceğini söylendiği, davacı firma bunu kabul etmediğini, bu durumu … firmanın ayıplı ürün olduğunu kabul ettiğini ve bu bedeli davacı firmaya ödediğini, davacı firmanın ayıplı ürünlere ilişkin yeni ürün gönderdiğini sandığı ürün kalemlerine ilişkin mükerrer fatura düzenlediğini, ayıplı ürünleri geri almadığını, ayıplı ürünlerin halen şantiyede yer işgal ettiğini, bu sebeplerden dolayı icra takibine itiraz edilmiş olduğunu savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı taraf, davalı tarafın inşaat için bazı tesisat malzemelerini kendilerinden satın alındığını, davalı tarafa 33 adet fatura düzenlendiğini, 5 adet faturanın ödenmemesi sebebiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, icra takip miktarı ve harca esas değer 38.558,97 TL ise de, daha sonra replik dilekçesinde alacak miktarının 33.083,25-TL olduğunu belirterek icra takibine itirazın 33.083,25-TL yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise bazı malzemelerin ayıplı olması nedeniyle kullanılamadığını, imalat firması olan ihbar olunan … Şirketi’nce ayıplı ürünler karşılığında 10.000-TL’nin davacının cari hesabından ödeme yapılırken düşüleceğinin teyit edildiğini savunmuştur. Tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmiş, davacı ticari defterlerinde davacının davalıdan 45.811,89-TL alacağının olduğu görünmüş, davalı taraf davacı ile olan cari hesap hareketini dosyaya ibraz etmemiştir. Gelinen aşamada davacı taraf davalıdan 33.083,25-TL alacaklı olduğu iddiasındadır. Her ne kadar talimat raporunda davacının defterlerine göre davacının 45.811,89-TL alacaklı göründüğü belirtilmişse de gerek davalının defterlerinin incelenmemesi, gerek fatura içeriklerinin teslimine ilişkin bilirkişi raporunda bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle 45.811,89-TL yönünden yapılan tespite itibar edilmemiştir. Bunun yanında davalı taraf davacının icra takibine ve işbu davaya konu ettiği fatura içeriklerinin sevkleri yönünden bir itirazı bulunmayıp, daha çok ürünlerin ayıplı olduğu ve ayıplı ürünler için ihbar olunan tarafından 10.000,00-TL’lik bedelin davacının alacağından mahsup edildiği yönündedir. Teknik bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacı tarafa ayıp ile ilgili süresinde yapılmış ayıp ihtarının bulunmaması, ayıbın kabulü halinde dahi ayıp nedeni ile davalının ne kadarlık zararının oluştuğu hususlarının davalı tarafından somut olarak ortaya konulmamış olduğundan ayıp iddiasının ve varsa ayıptan kaynaklı tenzili gereken tutarın davalının ispatına muhtaç olduğu anlaşılmakla davalının bu yöndeki savunmalarına da itibar edilmemiştir. İhbar olunan vekilinin dosyaya sunuğu 06/05/2019 tarihli dilekçede iddia edildiği şekilde ayıptan kaynaklı bir zararın kendilerince doğrudan ödenmesi veya tarafların cari hesaplarından mahsuplaştırılmasının söz konusu olmadığının bildirildiği nazara alındığında davalının bu yöndeki savunmasının da ispatlanamadığı anlaşılmış, davacının talebine konu 33.083,25-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalının daha önce temerrüde düşüldüğü ispatlamadığından işlemiş faiz talebinin reddine, alacak faturaya dayalı olup likit olduğu” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüyle davalının itirazının 33.083,25 TL asıl alacak yönünden iptaline, kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında 6.616,65 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada ihbar olunan 3. Şahıs üretici firma her ne kadar 06.05.2019 tarihli dilekçesi ile taraflarına ayıba ilişkin herhangi bir bildirimin yapılmadığı ayrıca ayıplı ürünlerin değişim bedeli olarak belirtilen 10.000,00 TL’nin taraflarınca ödenmesinin söz konusu olmadığını belirtse de, 3. Şahsa ait mailden dava konusu ürünlere ilişkin ayıplı imalin kabul edildiği ayrıca buna istinaden distribütör ile davalı müvekkilinin carisinden 10.000,00 TL düşebileceğinin e-mail kayıtları ile sabit olduğunu, dolayısıyla, ayıp üretici tarafından kabul edilmekle birlikte bu vakitten sonra süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususu tartışmaya konu olmadığını, 25.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu hususun açıkça belirtildiğini, buna rağmen hükümde bu hususa hiç değinilmediğini, ayrıca ispat vasıtası sunmadıkları tespitinin de hatalı olduğunu,davalı müvekkilince, davacı nezdindeki cari hesaptan 10.000,00 TL düşülmesi gerektiği yönündeki beyanlar dikkate alınarak, davacı taraf carisi incelendiğinde 10.000,00 TL + KDV tutarındaki ilk ayıplı ürünler ile değişim için gönderilen 2. ürünlere mükerrer fatura kesildiğini, ayrıca üretici firma tarafından cariden düşüleceği belirtilen 10.000,00 TL değişim maliyet bedelinin de cariden düşülmediğini, bu suretle davacı haksız yere 21.800,00 TL alacak oluşturduğunu, davada taraf beyanları karşısında irdelenmesi gereken hususun üretici … firması tarafından davacıya ödenmiş ve davacı tarafın kendi uhdesine geçirdiği zarar bedeli ile bedelsiz değişim yapılan ürünlere mükerrer fatura kesbedilip edilmediği olduğunu, bu hususa ilişkin davacı defterlerinin incelendiği 27.08.2018 tarihli rapora itirazlarında belirttikleri gibi; raporla davalı müvekkiline dair defterlerin incelendiğini, diğer hususlar olan fatura içerikleri ve ayrıntılarının, ayıplı ürünlerin değerinin, … firmasından davacıya ödenen bedelin kayıtlarının bilirkişiler tarafından denetlenmediğini, kararın eksik incelemeye dayalı oduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle:istinaf dilekçesinde ileri sürülen tüm gerekçelerin bilirkişi incelemelerinde ayrıntılı bir şekilde irdelenip araştırıldığını, davalının ayıp iddiasının haksız olduğunu, iddia gerçek olduğu ihtimalinde de davalının üstüne düşen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve ayıp iddiasını ödeme cebri icra yoluyla istendiğinde borca itiraz olarak ileri sürdüğünü beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan cari(açık) hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeye istinaden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalıya teslim edilen bir kısım ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı ve davacının alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223. maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanabilmesi için muayene ve ihbar külfetini yerine getirmesi gerekir. TTK’nın 18/3. Maddesine göre, tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılmalıdır. Elbetteki bu düzenleme bir geçerlilik şartı getirmemekle birlikte bir ispat kuralı getirmektedir. Buna göre ayıp ihbarının yapıldığı hususunun tanıkla ispatı mümkün değildir.Somut olayda taraflar arasında satım ilişkisi bulunduğu ve takibe konu malların davalıya teslim edildiği hususu ihtilafsız olup, davalı teslim edilen … marka klozet ve lavaboların ayıplı olduğu ve değerinin 10.000 TL olduğunu bunun üretici firmanın talimatı uyarınca hesaptan düşülmesi gerektiğinin savunmuş; delil olarak da üretici şirketten gönderildiği iddia olunan e-posta yazışmasına dayanmış ve bu e- posta dışında başka herhangi bir delil sunmamıştır. Satım sözleşmesinin tarafı olmayan üretici firmaya yapılan bildirim davacı satıcı yönünden herhangi bir hukuki sonuçta doğurmayacağı gibi anılan e- posta içeriğine yönelik dava dışı üretici üretici firmanın bir kabulü de bulunmamaktadır.Bu hale göre davalının dosya kapsamındaki deliller ile ayıp ihbarının usule uygun olarak yapıldığı yani süresi içerisinde muayene ve ihbar külfetinin yerine getirildiği hususu ispatlanmamasına göre davalının cari hesaptan ayıp nedeniyle 10.000-TL indirilmesi talebinin yasal koşulları oluşmadığından dosya kapsamına göre davacının 33.081,25-TL alacaklı olduğunun kabulü gerekmiş ve mahkemece bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafça başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 564,98 TL harcın, alınması gerekli olan 2.259,92 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.694,94 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1) a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/12/2022