Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1080 E. 2022/1121 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1080
KARAR NO: 2022/1121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI: 2018/247 Esas – 2019/876 Karar
DAVA: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişki kapsamında davalı tarafından dilekçede belirtilen toplam 227.800-EURO’luk 4 adet çekin keşide edilmek suretiyle müvekkiline verildiğini, çeklerin ibraz süresinden sonra muhatap bankaya ibraz edilmesi nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığını, karşılığı ödenmeyen çek miktarı kadar davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, ihtarnameye rağmen tahakkuk eden alacağın ödenmediğini, bu nedenlerle toplam 227.800-EURO alacağın temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, ibraz süresi geçen çekler yönünden davacı tarafın alacağın varlığını ispatlaması gerektiğini, ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “…davacı şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişki kapsamında; davacı şirketin yurt dışından gönderilip, davalı şirket tarafından, gümrük mevzuatı kapsamında bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 17.06/2019 tarihli raporda ayrıntısıyla belirtildiği üzere ithal edilen toplam 479.523,77-EURO tutarındaki emtianın teslim alındığı, davacı tarafın alacağına dayanak yapmış olduğu toplam 227.800-EURO bedelli 4 adet çekin ibraz süresi geçmiş olması nedeniyle davacı tarafından tahsil edilemediği, ibraz süresi geçen çekler yönünden davacının lehtar, davalının da keşideci olduğu dikkate alınarak söz konusu çeklerin alacak yönünden yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu bağlamda davacı tarafın alacağını her türlü delille ispatlayacağı, bu kapsamda toplanan delillere göre davacı tarafından gönderilip davalı tarafından gümrük mevzuatı kapsamında teslim alınan malların bedelinin toplam 479.523,77-EURO olduğu dikkate alındığında davacı tarafın talep etmiş olduğu ve çeke bağlı alacağının 227.800-EURO olduğu, söz konusu borcun ödendiğine ilişkin davalı tarafından dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, davalı tarafın dava açılmadan önce çekmiş olduğu ihtarname ile davalı tarafı 21/12/2017 tarihi itibariyle temerrüde düşürdüğü kabul edilerek, hükmedilen alacağa 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanması gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak sabit görülen davacının davasının KABULÜNE, 227.800-EURO’nun temerrüt tarihi olan 21/12/2017 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince uygulanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; lehtarın kambiyo senetlerine mahsus sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak dava açamayacağını, müvekkili şirketin davacı yana borçlu olduğu bir an için kabul edilse dahi davacı şirketin dava konusu çeklerde lehtar sıfatını , müvekkili şirketinde keşideci sıfatını haiz olduğunu, tarafların müvekkilinin faal olduğu dönemde ticari ilişkilerini yürüttüklerini, müvekkilinin tüm borçlarını ifa ederek ödemeleri yaptığını, dolayısıyla dava konusu çeklere ilişkin borcu bulunmadığını, 17.06.2019 tarihli bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, buna ilişkin itirazlarının da dikkate alınmadığını, somut olayda gümrük beyannamelerinin alacağın varlığını ispatlamaya elverişli olmadığını, dolayısıyla sadece gümrük beyannameleri üzerinde inceleme yaparak davacının alacaklı olduğuna karar verilemeyeceğini, dış ticarette kullanılan mal mukabili ödeme yönteminde ihracatçının mal bedelinin ödemesini henüz almaksızın mala alıcıya gönderdiğini, alıcının teslim aldığı malların bedelini teslimden sonra kararlaştırılan vadede ödediğini, dolayısıyla gümrük beyannamelerinden malın teslim edildiğinin anlaşılabileceğinin fakat alıcının bedeli ödeyip ödemediğinin anlaşılamayacağını, tarafların ticari defterleri incelenmeden düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceğini, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olmasına rağmen müvekkilinin ticari defterlerinin hiç incelemediğini, davacı şirket İtalya merkezi olduğundan davacının da ticari defterlerinin incelenmediğini, davacı tarafından sunulan faturaların müvekkiline tebliğ edilmemiş olması sebebiyle bu faturaların ispat aracı olarak kullanılamayacağını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, zamanaşımına uğramış dört adet çekten kaynaklı olarak sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca, kararı istinaf eden davalı vekilinin istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 09.01.2019 tarihli SMM Bilirkişisi raporunun incelenmesinde; davacı şirket İtalya merkezli olup, dava konusu ticari ilişkiyi gösterir nitelikteki cari hesap ekstresi, satış faturaları ve bunların karşılaştırmasına imkan veren kayıtları apostil onaylı şerhli olarak dava dosyasına sunduğunu, bu belgeler üzerinde inceleme yapıldığını, davacının 26.06.2015 tarihinden 14.06.2016 tarihine kadar 11 adet fatura içeriği olan 813.763,10 EURO tutarında ticari emtia satışı yaptığını, dava dosyasına ibraz edilen satış faturası içeriğini davalı … sipariş formlarının içeriğine uygun olduğunu, davacının muhasebe kayıtlarında davalıdan yapmış olduğu herhangi bir tahsilat kaydına rastlanmadığını, davalı tarafından verilen çeklerin davacının İstanbul’daki yetkili acentası tarafından bankaya ibrazı ile tahsili takiben merkezi İtalya’da olan davacı şirkete tahsil edilen tutarın transferi amaçlandığından davalıdan alınan çeklerin, alınma anında tahsilatı gerçekleşmediğinden hesaptan düşülmediği, bu sebeple davacı şirket muhasebe kayıtlarında bu çeklerin görülmediği, bahsi geçen uygulama kapsamında davacı tarafından dava konusu toplam 227.800,00 EURO çekin tahsilat amacıyla davalıdan alındığı, bahsi geçen bu 4 adet çekin keşidecilerin … , çek tarihlerinin sırasıyla 06.03.2017 31.03.2017, 03.04.2017 ve 30.04.2017 olduğu, çeklerin lehtarının davacı olduğu, lehtarın kaşesi üzerine imza tatbiki ile birinci cironun yapıldığı, …’ın çekler üzerindeki ikinci ciranta olduğu,… cirosu ile … bank Seyrantepe Şubesine sunulan çeklerin bu banka şubesi tarafından 12.06.2017 tarih ve 17:00 saatlerinde ibraz sürelerinin geçmiş olması nedeniyle ödenmediğinin çeklerin arkasına yazıldığı, mal satış faturalarının ve satış muhesebe kayıtlarına ilişkin tercümeli dökümlerinin içeriğini oluşturan emtianın Türkiye’ye girişi ile ilgili ithalat gümrük giriş beyannamelerinin ve antrepoda davalıya teslimine ilişkin kayıtların belge ile kanıtlanması gerektiği hususları tespit edilmiştir. Zaman aşımına uğrayan çek yönünden taraflar arasında temel ilişki varsa alacaklı bu çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanabileceği, alacağını her türlü delille kanıtlayabileceği, temel ilişki bulunmaması halinde ise; hamil 6102 Sayılı TTK 732 maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanarak keşideci hakkında alacak talebinde bulunması mümkündür. Bu durumda keşideci, sebepsiz zenginleşmediğini, davacı hamil de kendisine çeki ciro eden kişiden, aralarındaki temel ilişkiden kaynaklı olarak alacaklı olduğunu ispatla mükelleftir. Yine TTK’nın 818/1-m maddesi yollaması ile çekler hakkında uygulanacak olan TTK’nın 732/1. Maddesinde zaman aşımı veya çekin süresinde bankaya ibraz edilmemesi nedeniyle çekten doğan yükümlülükleri düşmüş olsa bile keşidecinin hamile karşı sebepsiz zenginleşme nedeniyle borçlu kalacağı, 3. Fıkrasında poliçeden (çekten) doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak istemde bulunulamayacağı düzenlenmiştir. Bono ciro edilmedikçe,bono lehdarı hamil olarak kalmaya devam edeceğinden lehdar yani hamil olan davacının,keşideci ile arasında temel ilişki bulunsa dahi sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciden talepte bulunabilir. (Yargıtay 11 HD, T:25.12.2020, 2019/459 E,2020/6034 K sayılı ilamı ) . Somut olayda, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile TTK 732 maddesi kapsamında davanın kabulüne karar verilmişse de eldeki davada davacı çeki ciro eden lehdar davalı ise keşidecidir. Ancak lehdar tarafından çeklerin üçüncü bir kişiye ciro edildiği anlaşılmaktadır. Davacı lehdar bu durumda ancak temel ilişkiye dayanarak keşideciden alacak isteminde bulunabilir. Ancak TTK’nın (644) 732. maddesinde öngörülen sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılamaz. Davacı dava dilekçesinde de, açıkca temel ilişkiye değil sebepsiz zenginleşmeye dayandığından mahkemece davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kabulüyle HMK 353(1)b/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın REDDİNE, 3-Alınması gereken 80,70-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 18.290,04-TL karar ve ilam harcından mahsubu ile fazla alınan 18.209,34‬‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine, 4-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 133.680,14-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,4-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; davalının yatırdığı avanstan artan kısmın kendisine iadesine, 5-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak;a-Davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 52,70 TL olmak üzere toplam 174‬,00 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/10/2022