Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/108 E. 2020/319 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/108
KARAR NO : 2020/319
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI : 2014/513 Esas – 2017/447
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 05/06/2012 tarihli sözleşme kapsamında 11/06/2012 ile 15/03/2012 tarihleri arasında düzenlenen toplam 4.533,44 TL bedelli faturalar karşılığında sadece 500 TL ödeme yaparak sözleşmeye aykırı davrandığı, bu nedenle 14/09/2012 tarihinde tutanakla ekipmanların teslim alındığı ve sözleşmenin 7. maddesine göre 726 TL vade farkı alacağı, 10. maddesine göre bulaşık makinesi değer kaybı bedeli 1000 TL ve KDV si, bulaşık makinesinin söküm ve taşıma bedeli 250 TL ve KDV si, geri alınmayan kimyasal seyreltme aparat bedeli 111 Euro ve KDV si ile 11 maddeye göre, başka firma ürünlerinin kullanılması nedeniyle sözleşme bedeli, davalıya 6 aylık sürede düzenlenen faturaların toplam bedeli 4.533,44 TL olarak kabul edilip, aylık alımın 755 TL hesabıyla sözleşme süresi olan 2.5 yıl için hesaplanan 22.650,00 TL cezai şart ki toplam 25.352,06 TL alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacıdan iki fatura ile alım yapıldığı ve bedelini ödediği, davacıya borcunun bulunmadığı ve sözleşmeye aykırı davranılmadığı, başka firma ürünlerinin de kullanılmadığı belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen 08/09/2015 tarihli kök ve 29/07/2016 tarihli ek raporlara göre, vade farkı alacağının mahkemenin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile hüküm altına alındığı yeniden dava konusu yapılamayacağı, davacı tarafından sözleşmenin feshe ilişkin 12. madde düzenlemesine uyulmaksızın bulaşık makinesinin davalı işyerinden sökülerek alınması ile feshedildiği, davalının başka firma ürünü kullandığı hususunun davacı tarafından kanıtlamadığı, bu nedenle söküm ve taşıma bedeli ile cezai şart alacağının istenemeyeceği ancak davacı tarafından davalıya teslim edilen ve geri alınmadığı sabit olan seyreltme aparatı bedelinin istenebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının sadece müvekkiline ait temizlik ürünlerini kullanmayı taahhüt etmesine rağmen 15/03/2103 tarihinden itibaren ürün alımı yapmadığı ve 4.533,44 TL alacağın 500 TL sini ödediği buna göre sözleşmeye aykırı davrandığının sabit olduğu ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sonlandığı, müvekkilinin alacağının, sözleşmenin feshine değil, davalının müvekkiline ait ürünleri kullanmaması ve fatura bedellerini ödemeyerek sözleşmeye aykırı davranmasından kaynaklandığı, TBK 112 maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, alacaklının bundan doğan zararını kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe gidermekle yükümlü olduğu bu sebeple cezai şart ve söküm ve nakliye masraflarını isteyebileceği, mahkemenin, sözleşmenin karşılıklı olarak son bulduğunu belirtilmesine rağmen haklı nedenle feshedilmediği gerekçesinin birbiri ile çeliştiği, şekle tabi olmayan sözleşmelerin feshinin şekle bağlı olmadığı , buna ilişkin HGK nin 2010/19-38 E 2010/69 K sayılı 10/02/2010 tarihli kararı bulunduğu, sözleşmenin şekil şartlarına uyulmak suretiyle feshedilmediği kabul edilse bile davalının akde aykırı eylemi nedeniyle müvekkilince makinenin sökülüp alınmasının dahi fesih anlamına geldiği, davalının lokanta işlettiği ve faaliyetine devam edebilmesi için temizlik ürünü kullanmak zorunda olduğu, müvekkilinden temizlik ürünü alınmadığına göre başka bir firmadan ürün aldığının açık olduğu, davalının başka firmanın ürününü kullandığı noktasında tanık dinletme ve davalı işyerinde keşif yapılması istemlerinin reddedildiği, yerel mahkemece deliller toplanmadan karar verildiği, dava konusu taleplerinin sözleşmenin 5, 7,10, 11 maddelerine uygun olduğu ayrıca TBK 179 ve 180 maddelerine göre de cezai şartın hüküm altına alınması gerektiği, vade farkı alacağı daha önce başka dosyada hüküm altına alınan alacak olmayıp, bu davada istenilen vade farkının ilerleyen aylara ilişkin olduğu, davanın kısmen kabul edilmiş olmasına göre müvekkili yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmediği ileri sürülerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, sözleşmeye aykırı davranıldığı iddiasıyla cezai şart, vade farkı, iade alınmayan aparat bedeli ve iade alınan makinenin söküm ve nakliye bedeli ile değer kaybından kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı taraf, taraflar arasında imzalanan 05/06/2012 tarihli sözleşmeye göre davalının aldığı ürünlerin bedelini zamanında ve tam olarak ödemediği gibi bir süre sonra taahhüdüne aykırı olarak ürün alımı yapmadığı başka firmanın ürünlerini kullandığı, sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle 7. madde kapsamında vade farkı, 11. maddeye göre cezai şart alacağının doğduğu, 10. madde ye göre davalıdan geri alınan makinenin söküm ve nakliye masrafı ile değer kaybı bedeli ve kimyasal seyreltme aparat bedelinin tahsilini istemiş, davalı ise davacıdan aldığı ürün bedelini ödediği gibi başka firmadan ürün almadığı makinenin davacı tarafından sökülerek götürüldüğü davacı taleplerinin haksız olduğunu savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır.Taraflar arasında 05/06/2012 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin konusu, davacının, sözleşmede belirtilen cihazları davalı işyerine ücretsiz olarak monte etmesi ve karşılığında davalı tarafından yine sözleşmede belirlenen temizlik ürünlerinin davacıdan satın alınmasıdır. Sözleşme kapsamında davalının 11/06/2012, 26/07/2012 ve 14/09/2102 tarihli toplam 3.991,97 TL bedelli faturalarla temizlik ürünü aldığı ve 11/08/2012 tarihinde 500 TL ödeme yaptığı, ödemenin tenzili ile davacının ürün bedeline ilişkin faturalardan alacağının 3.491,97 TL olup, sözleşmenin 7 maddesinin, alınan ürün bedelinin fatura tarihinden itibaren 45 gün valörlü çek, 15 gün içinde tahsil edilir, geciken ödemelerde aylık %2.5 vade farkı uygulanır hükmü gereği, davacı tarafından 15/03/2013 tarihli 541,47 TL bedelli vade farkı faturasının düzenlendiği böylece toplam 4.033,44 TL alacağının tahsili için yaptığı itirazın iptali istemiyle İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 E sayılı dosyasında açtığı davanın kabul edildiği ve davacının ürün bedeline ilişkin alacağı ve geciken ödemelerden kaynaklanan vade farkı alacağının hüküm altına alındığı anlaşıldığından iş bu davaya konu edilen 726.52 TL vade farkı alacağının dayanağının bulunmadığı kabul edilmelidir. Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında temizlik ürün alımına ilişkin sadece üç fatura düzenlendiği ve bu fatura bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle davacının vade farkı alacağının mahkeme kararı ile hüküm altına alındığı açık olup, ilerleyen aylarda ürün alımı yapılmadığından, vade farkı alacağının da olamayacağı anlaşılmakla davacı vekilinin vade farkı alacağının ilerleyen aylara ilişkin olduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı işyerinde kurulu makinelerin, 14/09/2012 tarihinde davacı tarafından sökülerek alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin anılan tarihte davacı tarafından feshedildiği açık olup, esasen bu konu taraflar arasında ihtilaflı da değildir. Sözleşmenin 05/06/2012 tarihinde imzalandığı gözönüne alındığında sadece üç ay süreyle ayakta olduğu görülmektedir. Davacı taraf, davalının alım yapmadığını ve başka firmadan ürün alarak sözleşmeyi ihlal ettiğini ileri sürmekteyse de, davalının en son 14/09/2012 tarihli fatura ile alım yaptığı, aynı gün davacı tarafından makinenin sökülerek götürüldüğü ve sözleşmenin bu şekilde feshedildiği, fesihten sonra davalının alım yapması beklenemeyeceği gibi esasında mümkün de bulunmadığı bunun dışında sözleşmede asgari alım taahhüdünün de olmadığı, davalının üç aylık sözleşme süresi içinde başka firmadan alım yaptığına ilişkin bir delilin de ibraz edilmediği, tarafların tacir olması, davanın niteliği ve miktarı dikkate alındığında bu iddianın tanıkla kanıtlamayacağı ve fesih tarihinin 2012 olup, davanın, fesihten 2 yıl sonra 30-01-2014 tarihinde açıldığına nazaran davalı işyerinde keşif yapılmasının da anılan dönemde başka firmadan ürün alımı yapıldığının ispatı zımnında neticeye etki etmeyeceği açık olduğundan davacı vekilinin buna ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Davacının başka firmadan alım yaptığı kanıtlamadığına göre, cezai şart alacağının istenmesi de mümkün değildir. Diğer taraftan sözleşmenin 12. maddesinin feshi düzenlediği ve anılan maddede, tarafların sadece bir mücbir sebebe dayalı olarak sözleşmeyi feshedebilecekleri veya mevcut iş ya da birlikte çalışmaktan memnun olmadıkları takdirde aynı sebepten üç kez yazılı olarak ve noter onaylı ihtarın gönderilmesi sonrasında fesih hakkının kullanılabileceği belirtilmiştir. Somut olayda ileri sürülen fesih sebebi mücbir sebep niteliğinde olmamasına göre davacının öncelikle üç ayrı uyarı ihtarnamesi göndererek halen sözleşmeye aykırılığın giderilmemesi durumunda sözleşmeyi feshetmesi gerekirken sözleşme hükmüne aykırı olarak hiç yazılı bildirim yapılmaksızın davalı işyerinde kurulu makinelerin sökülüp alınması ile tek taraflı olarak fiilen sona erdirildiği ve feshin haksız olduğu anlaşılmaktadır. Zira davalının başka bir firmadan ürün aldığı kanıtlamadığı gibi feshin, tarafların yasası niteliğinde sözleşme hükmüne uygun olarak yapılmadığı da tartışmasızdır. Bu durumda davacının, TBK 112 maddesine dayalı olarak cezai şart, bulaşık makinesi değer kaybı ile söküm ve nakliye bedelini isteyebilmesi mümkün değildir. TBK’nın 112. ve devamı maddesine göre, alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması ve borçlunun kusurlu olması gerekir. Taraflar arasındaki sözleşme, davacının, sözleşmedeki fesih düzenlemesine aykırı olarak fiili eylemi ile sonlandırıldığına ve davalının başka firmadan alım yaparak kusurlu olduğu kanıtlamadığına göre, ilk derece mahkemesinin, davacı tarafça, sözleşmeye dayanarak cezai şart, değer kaybı, söküm ve nakliye masraflarının istenemeyeceğine ilişkin tespit ve kabulünde hukuka aykırılığın bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlere göre, davacı vekilinin davanın esasına yönelik hiçbir istinaf nedeni yerinde görülmemiş Ancak ilk derece mahkemesince dava kısmen kabul edilip hüküm kısmının yazılış şekline göre 4 nolu bendinde davacı yararına vekalet ücreti takdir edildiği halde hataen nisbi harçın davacıya ödenmesini karar verilmesi kabul edilen kısım yönünden vekalet ücretinde ilk derece mahkemesince HMK 304 maddesi düzeltilebilecek nitelikte maddi hata olduğundan , davacı vekilinin buna yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiş ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90TL harcın mahsubuyla bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 98,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irat kaydına,4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK 353(1)-a maddesi uyarınca oy birliği ile KESİN olarak karar verildi. 20/11/2020