Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1074 E. 2023/367 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1074
KARAR NO: 2023/367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2018/279 Esas – 2019/907 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından sigortalanan … Fab. T.A.Ş.’ne ait seramik emtiaların nakliyesi işleminin davalı şirket tarafından parsiyel şeklinde gerçekleştirildiğini, emtiaların alıcı depoya hasarlı olarak teslim edildiğini, davalıya ana yüklenici sıfatıyla tüzel kişilik olarak dava açıldığını, fatura ibraname ve yapılan tespitler gereğince 26.120,00 USD sigortalı zararının müvekkili tarafından tazmin edilmiş olup, TTK ve poliçe hükümleri ile ibraname ve temlikname gereğince halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralan müvekkilinin TTK ve TBK ilgili hükümleri gereğince davalıya rücu hakkının doğduğunu, müvekkilinin davalıya başvurmuş ancak bir sonuç alamamış olduğunu belirtmişler ve de istek ve sonuç olarak da müvekkilinin davalıdan olan 26.120,00 USD alacağına yönelik davalı hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, takibe itiraz edildiğini belirterek icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, davasına dayanak ettiği ekspertiz raporunun denetime elverişsiz ve somut veriler içermemekte olduğunu, emtiada bir hasar bulunmadığını, emtianın tam ve hasarsız olarak dava dışı sigortalıya teslim edildiğini, ortada bir hasar bulunmadığından davacının ödediği bedelin kendi aralarında bir lütuf ödemesi olup, rücu edilemeyeceğini, eksper raporunun tek taraflı olarak düzenlendiğini, davacı tarafın rücu talebinin fahiş olduğunu belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı ile dava dışı …Fabrikası TAŞ. arasında nakliyat emtia sigorta sözleşmesi yapıldığı ve … plaka sayılı araç ile TAŞINAN 5 kap seramik niteliğindeki emtianın hasarlandığı, hasar sebebi ile oluşan tazminat tutarının 23.130,39 USD olduğunun ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporu ile belirlendiği, alınan raporun denetime elverişli olduğu, aynı raporda hasarın, aktarma ve eşyanın doğal niteliğinden kaynaklanması nedeniyle % 50 oranında davacıya kusur izafe edilebileceğinin belirtildiği, bu durumda kusur tenzilatı ile davacının talep edebileceği hasar bedelinin 11.565,19 USD olduğu, davacı sigorta şirketinin davadan önce hasar bedeli ödemesi yaparak taşıtanın haklarına halef olduğu, CMR’ nin 17 ve 18 hükümleri gereği davalı tarafça sorumluluktan kurtulma hallerinin iddia ve ispat edilemediği, CMR’ nin 17. maddesi gereği davalı taşıyıcının yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu, zira hasarın da taşıma sürecinde gerçekleştiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış olup davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan her ne kadar icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de, alacak miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği ve bu nedenle likit olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki talebin reddine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının aktif husumet ehliyeti varlığının yanı sıra, TBK 183 hükümlerine göre sigortalı ayrıca hak ve alacaklarını davacıya temlik etmiş durumda olduğunu, davacının sigorta şirketinin sigorta ilişkisi dışında temlik (tbk m. 183 vd.) hükümleri uyarınca üçüncü kişilere karşı kazanmış olduğu dava ve icra haklarına bağlı olarak talep hakkı bulunduğunu, sigortalıya yapılan ödeme poliçe teminat kapsamında olmakla birlikte, taraflar arasında ayrıca temlik ilişkisi bulunduğunu, davacının hem sigorta hukukundan doğan halefiyet hükümleri hem de borçlar kanunu temlik hükümleri uyarınca rücuen tazminat talep hakkı olduğunu, bilirkişilerin %10’luk muafiyet bedelini hasar hesabından mahsup etmesine itiraz etmekle davacının ödediği hasarın tümünü rücu hakkı bulunduğunu, bilirkişilerin hasarın taşıyıcının sorumluluğunda meydana geldiğini tespit ettiğini bunu kabul ettiğini ancak; bilirkişi raporunda davalı tarafın ispat etmesi gereken hususlar sanki davacı tarafın ispatlaması gerekirmiş gibi bir ifade kullanıldığını ve zararın taşıma esnasında meydana geldiğini, oysa; “taşıyıcının sorumluluğu, ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğudur. Taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edildiği tarihe kadar geçen sürede uğradığı ziya ve hasardan sorumlu olup, bu mesuliyetten ancak kendisinin kusuru olmadığını ispatladığı takdirde kurtulabilir.” denildiğini, Sigortacılık Kanunu’nun 22. Maddesinin 17. fıkrasında; aynı maddenin 13. fıkrası uyarınca tarafsız olmak zorunda olan eksperlerin düzenlediği raporun “delil” niteliğinde olduğu belirtildiğini, bu rapor sonucunda rücu muhatabı olarak davalı ….’nın tespit edildiğini, aksi yönde herhangi bir davalı delili bulunmadığını, hasarın davalı sorumluluğunda meydana geldiği deliller arasında yer alan ‘Tutanak’ ve ‘Ekspertiz Raporu’ ile sabit olduğunu, bilirkişi heyetinin, Sigortacılık kanunu 22/17 ve 13 fıkralarındaki Eksper raporunun delil niteliğini göz ardı etmemesi gerektiğini, davalı tarafın ispat etmesi gereken hususlar sanki davacı tarafın ispatlaması gerekirmiş gibi bir ifade kullanıldığını, oysa ki zararın davalıların sorumluluğunda meydana geldiğini, nedenle emtianın davalı sorumluluğunda gerçekleştirilen taşıma esnasında hasara uğradığını, bilirkişilerce belirlenen kusur oranları hakkaniyete uygun olmadığını, somut olayda davalının emtianın yükleme ve istifi hususunda gerekli uyarıyı önceden yapmadığını, davalı tarafından böyle bir uyarının önceden yapılmamış olması sorumluluğunu ve kusur oranını doğrudan etkilediğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan ve hasara uğradığı bildirilen malların taşıması CMR konvansiyonuna tabi olduğunu, bu nedenle dava konusu taşımaya CMR konvansiyonu uygulanması gerektiğini ve davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, mahkemenin hükmü oluştururken “ adil yargılanma hakkına aykırı “ bir şekilde davalı tarafın iddiaları ile bağlı kalmış; “ silahların eşitliği prensibini” hiçe sayarak , eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanarak hüküm teşkil ettiğini, davacının sigortalısının İsviçre’den ithal ettiği seramik nozul ve ara tüp cinsi emtea davalı şirkete ait … plakalı araçla Ereğli/Zonguldak’a kadar taşındığını, davacının davasına dayanak olarak kabul ettiği 15.12.2016 tarihli ekspertiz raporu denetime elverişsiz, zararın boyutunu belirlemeden uzak ve somut veriler içermediğini, Davacı tarafın iddia etttiği gibi emteada herhangi bir hasar bulunmadığını, emteaların tam ve hasarsız olarak dava dışı sigortalıya teslim edildiğini, ortada herhangi bir hasar bulunmadığından davacı sigortacının ödediği tazminat da sigorta poliçesi teminatında olmayıp tamamen kendi aralarındaki ticari ilişki gereği ödenmiş bir lütuf ödemesi olduğunu, rücu edilemeyeceğini, dosyada mübrez emsal nitelikte aynı tip ürünlerin hasarlandığı iddiası ile açılan benzer nitelikli bir davada hem davacı tarafın hem de davalı şirketin yaptırmış olduğu ekspertiz incelemelerinde emteanın ambalajının gayet uygun bir şekilde yapıldığı , araçla nakliye esnasında mutad olarak yaşanan sarsılmalar sebebiyle emteaların içinde bulunduğu kasanın kırılmasına sebep olabilecek darbelerin emteada herhangi bir hasar meydana getirmeyeceği tespitlerine yer verildiğini ancak mahkemece emsal nitelikteki raporların hiç dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, emteanın ambalajı uygun bir biçimde yapılmış olup sandıklardaki kırık veya çatlaklara neden olabilecek darbelerin darbenin emteaya herhangi bir olumsuz etkisi bulunmadığını bu durumda sandıklar içerisindeki malzemelerin tamamının etkilenmesinin, özellikle sandığın iç yapısı yani karton seperatör ve strafor levhalar sayesinde, darbeye maruz kalmamış malzemelerin hasarlanmasının mümkün olmadığını, dava dışı sigortalının basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek taşınan yük konusundan gerekli bilgilendirme ve taşıma talimatlarını vermemesi sebebiyle emteada hasar meydana geldiğinden davalı şirkete herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, uluslararası karayolu taşımasına konu yükün alıcısına hasarlı teslim edilmesi nedeniyle sigortalısının uğradığı zararı tazmin eden sigorta şirketi tarafından, ödediği zarar tutarını taşıyıcıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının taşıyıcı olup olmadığı, zararın ispatlanıp ispatlanmadığı ve davacının sigortalısının kusuru bulunup bulunmadığı noktasındadır. Dava dışı …Fabrikaları Tic. A.Ş.’nin … /İsviçre firmasından ithal ettiği emtianın FCA Czech Repuplic teslim kaydı nedeniyle Çek Cumhuriyeti-Zonguldak/Türkiye taşıması davalının … plakalı araç ile yapılmıştır. Gümrük müşaviri, antrepo sorumlusu ve … plakalı araç sürücüsünün katılımı ile düzenlenen 28/12/2015 tarihli tutanak ile 22 kap eşyanın 5 kap’ının hasarlı olduğu belirtilmiştir. Dava dışı …Fabrikaları T.A.Ş.’nin ithal edeceği veya yurt içinden temin edeceği malzemeleren taşınmasına ilişkin olarak davacı sigorta şirketi tarafından 01/10/2015-01/04/2017 tarihleri arasında geçerli Blok Emtia Abonman Sigorta Poliçesi düzenlenmiş olup, hasar ihbarında bulunulması üzerine, ekspertiz raporu alınmış ve tespit edilen hasar bedelinin 25.443,43 USD olarak ödendiğine ilişkin ibraname düzenlenmiş ve sigortalı tarafından imzalanmıştır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “…Fabrikaları T.A.Ş.’ye ait emtianın İsviçreden Türkiye’ye nakli sırasında hasara uğraması sebebiyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücusu” sebebine dayalı olarak 25.443,43 USD asıl alacağın 677,56 TL işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 16/11/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine davalı yönünden takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf diğer savunmalarının yanı sıra zamanaşımı define dayanmıştır. CMR Konvansiyonu’un 1. Maddesinde, sözleşmenin, sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda davaya konu taşımanın CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. CMR’nin 32/1. maddesine göre; bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır. Zamanaşımı başlangıcı ise; teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihi, tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra, kararlaştırılmış zaman limiti yoksa yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60. gündür. Somut olayda, emtianın hasarı taşıyıcının bilerek kötü hareket olarak kabul edilebilecek bir nedenden meydana geldiği ispat edilmediği gibi bu yönde bir iddiada ileri sürülmediğine göre, 1 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Bu kapsamda emtianın 28/12/2015 tarihinde hasarlı olarak teslim edilmiş olup, davayı konu icra takibi de 16.11.2016 tarihinde başlatıldığına göre bir yıllık zamanaşımı süresi dolmadan takibe geçilmiştir. İcra takibinde yapılan her usuli işlemle kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresi gözetildiğinde davalı vekilinin zamanaşımı savunması yerinde değildir. CMR’nin 17/1. Maddesine göre, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. CMR’nin 17/2. Maddesi ise, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz, şeklindedir. Davacı sigorta şirketi tarafından alınan eksper raporunda, 4 palet seramik, 1 paket iç nozul olarak 2 tip hasarlı ürün olduğu, iç nozula ait paletin alt kısımlarında forklift bıçak yarası olduğu izlenimini veren yaralanmalar olduğu, B07790 nolu iç nozul paletinin alt kısmındaki bloğun kırıldığı ve içeri doğru girmiş olduğu, 4 seramik paletinin üzerine konan ağır başka malzemeler nedeniyle üst çıtalarının kırılmış olduğu hususları tespit edilmiştir. Sigortalı firmanın ekspere verdiği beyanda, hasara konu malzemenin geçiş tüpleri olup yüksek sıcaklıktaki sıvı çeliğin dış ortam koşullarından etkilenmeden akışının sağlanması için kullanıldığı ve iç nozullarda hasar nedeniyle oluşabilecek mikro çatlakların sıvı çelik geçişi sırasında makro çatlaklara dönüşerek kontrolsüz sıvı çelik akışı, sızma ve takınma problemine yol açacağı ifade edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise, hasara uğrayan malzemelerin 1600 derecede sıvı çelik ile ilgili işlemlerde hayati öneme sahip malzemeler olduğu, hasar sadece malzemelerin etrafında bulunan ahşap palet ve sandıklarda oluşmuş gibi görünse de, konu olan malzemelerin üretim aşamasında ağır ve büyük risk oluşturmasından korkularak bu malzemeler komple hasarlı sayılarak kullanılmamasının, eritme çelik üretiminde kullanılacak olması da gözetildiğinde niteliği gereği emtianın tamamen hasarlı sayılmasının somut olaya uygun düştüğü, yine bu malzemelerin x-ray ile kontrolü çok pahalı olduğundan ve %100 sonuç vermediğinden malzemelerin gerçekten hasarlı olup olmadığı ile ilgili bir test de yapılmamış olmasının taşınan emtianın niteliği ve kullanım alanı düşünüldüğünde yerinde olduğu belirtilmiştir. Bu halde söz konusu eşyanın kullanılması ileride daha fazla zarara yol açabileceğinden bu aşamada tamamen hasar gördüğünün kabulü gerekir. Gerek eksper raporu gerekse bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde taşımaya konu emtianın tam hasarlı olarak kabul edilmesinin sebebi hem taşıma sırasında oluşan hasar hemde kullanım yeri ve amacına göre eşyanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. Küçük hasarlarda dahi eşyanın tamamen kullanımının mümkün olmadığı da nazara alındığında, yükün taşınması grupaj/parsiyel olarak taşıttırılması ve CMR’nin 17/2. Maddesi uyarınca eşyanın tam hasarlı kabul edilmesinin yüke has bir durumdan kaynaklanması nedeniyle yüke has kusura denk gelen kısımdan taşıyıcı sorumlu olmayacaktır. Bilirkişi raporunda, meydana gelen hasarın asıl sebebi aktarmalar olmakla birlikte eşyanın doğal niteliğinden kaynaklı hasar da bulunduğundan aktarmalara %50, eşyanın doğal niteliğine %50 kusur oranı izafe edilmiştir. Bilirkişi raporunun somut olaya uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece bu kusur oranlarına itibar edilmesinde ve davanın 11.565,19 USD itibariyle kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Poliçede belirtilen %10 ilave bedel davacı ile dava dışı sigortalı bakımından geçerli olup, davacının bunu poliçenin tarafı olmayan ve poliçeye göre üçüncü kişi sayılan davalıya yansıtma olanağı bulunmamaktadır. Ayrıca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu tazminat alacağı bilirkişi raporuyla belirlenmiş olup likit değildir. Bu haliyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları somut olayda bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 648,25 TL harcın, işin hitamında alınması gerekli olan 2.593,00 TL harçtan mahsubuile bakiye 1.944,75‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 06/04/2023