Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1067 E. 2023/861 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1067
KARAR NO: 2023/861
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2015/1260 Esas – 2019/118 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafın sipariş üzerine fabrika ve atölyelere makine imalatı ve satışı yaptğını, davalı taraf ile yapılan şifahi sözleşme ile peçete üretiminde kullanılmak üzere belirlenen özellik ve koşullara uygun olarak imal edilen bir adet … PEÇETE MAKİNESİNİN 11/09/2009 tarihinde teslim edildiği, makinenin teslimine karşılık 11/09/2009 tarihli … seri no.lu 41.300,00-TL bedelli faturanın düzenlendiği davalı tarafından ödeme yapılmasının talep edildiği, ödemenin yapılmaması üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından davalı tarafa dava konusu olmayan makilerinde satıldığı ve sorun yaşanmadığı, bedellerin tahsil edildiği, aradan geçen süreye rağmen dava konusu fatura bedelinin ise ödenmediğini, beyan ederek 11/09/2009 tarihli … seri no.lu faturada belirtilen 41.300,00-TL alacağın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak koşuluyla icra emrinin tebliğ tarihinden itibaren uygulanacak ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı şirkete davaya konu edilen fatura ile ilgili hiçbir borcu olmadığı gibi dava konusu faturanın tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinde iddia edilen bir makine siparişi olmadığı gibi davalı tarafından teslim alınmış bir makinede bulunmadığı, davacı tarafından davalı şirkete daha önce aynı iddia ile yapmış olduğu icra takibine itiraz edildiği ve davacı tarafından itirazın iptal davasının açılmadığı, huzurdaki davanın | itirazın iptal davası olmayıp itiraz ile duran ve süresinde dava açılmadığından hükümsüz hale gelen icra takibinin davada temerrüdün başlangıcı olamayacağını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir. Fatura tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamaz.Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2001/1, K:2003/1, T:27.06.2003.) Normal şartlarda alacaklı faturaya konu mal ve hizmeti davalı borçluya teslim ettiğine dair borçlunun imzasını kabul ettiği irsaliye veya teslime dair yazılı belge ile ispat edebilir.Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir. Yargıtay 15. HD. 1994/1088 Esas -1994/2327 Karar sayılı ilamında “Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur.” şeklindedir. Bu haliyle davacı faturaların davalıya teslim edildiğini, fatura içeriği mal veya hizmeti davalıya vermiş olduğunu ispata yarar bir delil sunamamıştır. Bu nedenle dava tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olmadığı kanaatiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından davalı firmaya daha başka bir makinenin satışı sonrasında yaşanan anlaşmazlık sebebiyle konunun yine yargıya taşındığını, davalı tarafın işbu dava konusu makinenin satın alındığını kabul ettiğini, ancak ödemeyi ilk makinede ki sorunların giderilmesi şartına bağladığını, gerek her iki firma arasında karşılıklı gönderilen ihtarnamelerde gerekse dava sürecindeki dilekçelerinde kabul ettiğini, yerel mahkemenin İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/143/ Esas – 2013/225 Karar sayılı dosyasını ve dosya içeriğini dikkate almamasının eksik inceleme sonucu isabetsiz bir karar vermesine neden olduğunu, neticeten müvekkilinin mağduriyetine sebep olan, hakkaniyetten uzak bir karar verildiğini, dava konusu makineyi davalı firmaya teslim eden vinç işletmecisi ve çalışanının da dinlenilmesini talep etmelerine rağmen bu talebin de bir karşılık bulamadığını, davanın seyrini değiştirecek ve hükme esas teşkil edecek nitelikteki delillerin toplanmadan, bu hususta ciddi tereddütler giderilmeden sadece davalı tarafın usule uygun tutulmamış olduğunun bilirkişi raporunca da teyit edilen ve bu sebeple delil olamayacağı açık olan defterlerine istinaden hüküm tesis edilmesinin Yasaya ve usule aykırılık teşkil ettiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı tarafa dava konusu bir makine siparişinin bulunmadığını, davacı tarafın siparişi ispat edemediğini, dava konusu edilen fatura konusu ürünün müvekkili şirkete teslim ettiği iddiasının da ispat edilmediğini, davacı tarafın bu iddiasına delil olarak SGK kayıtlarının celbinin talep edildiğini, davacı tarafın makineyi teslim aldığını iddia ettiği … adında bir çalışanın müvekkili şirkette bulunmadığını, davacı vekilinin müvekkili şirket defterlerine istinaden hüküm kurulduğu yolundaki istinaf sebebinin de yerinde olmadığını, davacının iddiasını kendi defterleri ile ispatlaması gerektiğini, davacı tarafın kendi defterlerinde müvekkili şirketten alacaklı olduğunu da ispat edemediğini, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafın ileri sürmüş olduğu istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; alacağa dayanak gösterilen fatura içeriği malın davalıya teslim edilip edilmediği ve davacının alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı alacaklı tarafından, davalı hakkında, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile (Kapatılan Kartal … İcra Müdürlüğünün) davaya dayanak faturaya dayalı takip yapıldığı itiraz üzerine takibin durduğu, süreside itirazın iptaline ilişkin dava açılmayıp eldeki alacak davasınını açıldığı, faizin başlangıç tarihinin icra dosyasındaki ödeme emrinin tebliği tarihinden talep edildiği görülmüştür. Davacı taraf, davalı adına düzenlenen 11/09/2009 tarihli faturaya dayanarak alacak istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf, fatura konusu malın kendilerince sipariş edilmediğini, kendilerinin böyle bir mal teslim almadıklarını, takip konusu malın kendilerine teslim edilmediğini, bu faturaya dayalı borçları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, dayanağı kanıtlanamayan faturaların düzenleyenin defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Başka bir ifadeyle dava konusu faturaya konu sözleşmesel ilişkinin varlığı ile edimin ifa edildiğinin HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gereklidir. Zira fatura, sözleşmenin infaz aşamasına ilişkin vesikalardan olup sözleşmesel ilişkinin ve edimin ifasının ispatında başkaca delillerle desteklenmediği sürece delil niteliğini haiz olmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır. Eldeki uyuşmazlıkta; davacı taraf “işletme defteri” tutmakta olup kendi kayıtlarında bahsi geçen faturanın gelir olarak kayıtlı olduğu, işletme defterinin gelir ve gider esasına göre tutulması nedeniyle sadece davacı tarafça düzenlenen faturanın gelir olarak kaydedildiği, alınan malların ise gider olarak kaydedildiği, alınan ve yapılan ödemelerin kaydedilmediği, bu sebeple bu defterde davacının borç alacak bakiyesinin görülmediği bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Davalı tarafın kapanış kayıtları bulunmadığından usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerinde ise davaya dayanak faturanın kayıtlı olmadığı, 2009 ve 2010 yıllarına ait kapanış kayıtlarında da davacı yana ait hesap kayıtlarının bulunmadığı aynı rapor ile tespit edilmiştir. Yine davaya dayanak irsaliyeli fatura üzeride “teslim eden” olarak ismi yazılı olan …’in aslında malı teslim alan olduğu ve davalının çalışanı olduğu iddiası üzerine davalı bu şahsın kendi firmalarında çalışmadığını savunmuş ve SGK’dan gelen kayıtlarda bu isimde bir kişinin davalı çalışanı olamadığı bildirilmiştir. Ayrıca davacı tarafça deliller hasredilip bildirildikten ve ön inceleme duruşmasından sonra 07/12/2016 tarihli dilekçe ile taraflar arasıda görülen İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/143 E. 2013/225 K. sayılı dosyasında “makinenin alındığı kabul edilmekte sadece bedelinin ödenmediği hususundaki itirazlarımıza itiraz edilmektedir.” şeklinde beyanda bulunulmuş ve dilekçe ekine bahsi geçen beyan dilekçesi eklenmiştir. Bahsi geçen dilekçenin ilgili bölümü “… Mahkemeniz huzurundaki davanın müvekkilim şirketin davalıdan satın aldığı başka bir makine ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. (ki bu makinenin bedelinin ödenmediği yolundaki iddiaları da kabul etmiyoruz) şeklindedir. Beyandan bahsi geçen satın alındığı iddia edilen makinenin eldeki faturaya konu makine olduğuna dair en küçük bir belirleme bulunmadığı, davalının da bu beyanı kabul etmemesi karşısında davacı tarafça faturaya konu makineyi davalı tarafa teslim olgusunun ispatlanmadığı, bahsi geçen dosyanın celbinin davaya bir katkı sunmayacağı anlaşılmakla usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesine yönelik istinaf istemleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 269,85 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 225,45‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.21/09/2023