Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1065 E. 2022/1198 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1065
KARAR NO: 2022/1198
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2018/946 Esas – 2019/820 Karar
DAVA: Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sigortalı Karbel Konfeksiyon tarafından erkek gömleği cinsi konfeksiyon ürünlerinin Fransa’da yerleşik müşterisi … firmasına satıldığını, brüt 22.561,32 kg miktarında 4976 koli şeklinde ambalajlandığını ve 19/01/2018 tarihinde …-… plakalı tıra yüklendiğini, taşıma sürecinde araçtan 24/01/2018 tarihinde Fransa’da 131 koli emtianın hırsızlık suretiyle çalındığını, kayıp emtianın 1316 adet olduğunu, toplam zararın 58.401,30 TL hesaplandığını, 16/03/2018 tarihinde ödendiğini, TTK m.1472 gereği sigortalısına halef olan davacının davalıdan tazmin talep ettiğini, ihtara cevap alınmadığını, SDR/TRY kur hesabı yapılarak sınırlı sorumluluk miktarının 31.754,80 TL’nin tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hırsızlık vuku bulan yerin güvenli bir tır parkı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, CMR m.17/2 gereği müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, hırsızlığı taşıyıcının önlemesine imkan bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğuna hükmedilecek olsa bile bunun CMR m.23/3 kapsamında sınırlı sorumluluk olacağını, ihbar talep edilen sigorta şirketinin, müvekkilinin sorumluluk sigortacısı olduğunu, gerçek kişinin araç sürücüsü olduğunu, davanın … Sigorta A.Ş’ne ve şoför …’e ihbar edilmesini talep ettiğini belirterek davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu, içeriğine göre; davacıya nakliyat emtia poliçesi ile sigortalının gönderen, davalının taşıyıcı olduğu taşımada bir kısım emtianın eksilmek suretiyle zayi olduğu, zararın taşıma sürecinde meydana geldiği CMR konvansiyonu 17/2’e göre taşıyıcı kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebepten ileri geldiğini ispat edemedikçe eşyaya gelen hasarı tazmin borcu altında olup, somut olayda aracın nezaretsiz kaldığı ve içinde hırsızlık olduğu anlaşıldığından davalının olayın önlenemeyecek bir olay olduğu iddiası yerinde görülmemiş, davalı CMR 17/1 gereği sorumlu olup, sorumluluk hesabına dair alının rapora itibar edilmek suretiyle davacının rücuen tazminini talep ettiği tazminat miktarının sınırlı sorumluluk limitleri dahilinde kaldığı anlaşılmakla; davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eski beyanlarını tekrarla, davalı şirketin taşımasını yaptığı tekstil ürünlerinin bir kısmının taşıma aracından çalınması üzerine davacı tarafın kendi sigortalısına ödediği bedeli davalı şirkete rücu ettiğini, CMR Konvansiyonu 17/2 uyarınca “eğer kayıp, hasar veya gecikme; İsten sahibinin ihmalinden, -İstek sahibinin verdiği talimattan, -Yüke has bir kusurdan, -Taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise taşımacı sorumlu tutulamaz” denildiğini, alınan bilirkişi raporunda bilirkişinin tüm kusur ve sorumluluğu davalı şirkete yüklemiş olup oysa CMR 17/2 açık ve davalı aracını güvenli bir tır parkına parketmiş olduğu esnada bu hırsızlık olayı olduğunu, Sunulan fotoğraflarda da bu hususun sabit olduğunu, özellikle TIR araçları için muntazam çizgilerle ayrılmış, herkese ayrı bir park yeri tahsis edilmiş bir TIR park alanı olduğunu, sürücülerin uluslararası karayolu sürüş süreleri yönünden bekleme zamanlarında mecburen böyle güvenli alanlarda beklemek zorunda olduklarını tır parkında meydana gelen hırsızlık olayının, taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş olması nedeniyle CMR Kon. Md. 17/2 düzenlemesine göre taşımacı sorumlu tutulamayacağını, CMR 17/2. maddesi bu dosyada objektif olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalının üzerine düşeni yapmış olup, bilirkişi raporunda bu hususu hiç irdelemeden, “…davalının ve adamlarının önleyemeyeceği bir olay olduğu iddiası yerinde değildir…” diyerek kusur ve sorumluluğun tamamını davalıya yüklemiş ise de; bu tamamen subjektif bir yaklaşım olup, objektif olarak kusur ve sorumluluğun tamamını niye davalıya yüklediğinin açıklaması gerektiğini, davalı kendi üzerine düşen “aracı güvenli bir tır parkında bekletme” sorumluluğunu yerine getirmiş olup bu hususların mahkemece de ayrıntılı incelenmeden, sadece bilirkişinin bu subjektif değerlendirmesi ve hesaplamasına göre yazdığı Raporun kararda esas alınmış olması, eksik inceleme ile karar verilmesine yol açtığını, davalının kendi üzerine düşen “aracı güvenli bir tır parkında bekletme” edimini yerine getirmiş olup, bu hususun hiç tartışılmadan, eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Yerel mahkemenin eksik inceleme ile verilen 17/09/2019 tarihli kararının kaldırılması, davanın esastan reddini saygıyla arz ve talep ederiz. beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: İlk Derece Mahkemesinin kararı CMR Konvansiyonu ve ilgili mevzuata uygun olup kararın 2. Sayfasında belirtildiği üzere davalının taşıyıcı olduğu taşımada bir kısım emtia eksilmek suretiyle zarar gördüğünü, davalı, emtianın gördüğü zararda kusuru bulunmadığından bahsetmişse de CMR Konvansiyonu madde 17/1 uyarınca emtianın gördüğü zarardan davalının sorumlu olduğunu, İlk derece mahkemesi gerçek zararın hesabı ve zarardan sorumluluğun tespiti amacıyla denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu almış olup raporda ve dosyada bulunan diğer delillerden de anlaşılacağı üzere taşımanın yapıldığı aracın nezaretsiz kalmış ve içinde hırsızlık olduğunu, Davalı CMR Konvansiyonu madde 17/1 uyarınca sorumlu olup, ilk derce mahkemesi kararının hukuka uygun olup istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, uluslararası karayolu taşımasına konu yükün hırsızlık olayı sonucu alıcısına eksik teslim edilmesi nedeniyle sigortalısının uğradığı zararı tazmin eden sigorta şirketinin, ödediği zarar tutarını taşıyıcıdan rücuen tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, hırsızlık olayının önlenemeyecek hal kapsamında davalının sorumluluğunu kaldırıp kaldırmadığı noktasındadır. Dava konusu taşımaya ilişkin CMR Hamule Senedi, 19/01/2018 tarihinde, davacının sigortalısı … San. Ve Tic A.Ş.’nin … firmasına ihraç ettiği ürünlerin İstanbul/Türkeye’den Fransaya taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı sıfatıyla … Dış Tic. A.Ş. tarafından düzenlenmiştir. Taşımaya konu ihracata ilişkin satıcı tarafından, alıcıya 19/01/2018 tarihli ve … nolu 475.236,65 Euro bedelli fatura kesilmiştir. Gümrük beyannamesinde de ödeme şekle akreditif kredi olarak belirtilmiştir. Davaya konu taşıma davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olup, hasar ihbarında bulunulması üzerine, ekspertiz raporu alınmış ve tespit edilen hasar bedeli 58.401,31 TL olarak 16/03/2018 tarihinde sigortalıya ödenmiştir. Ayrıca dosyada mübrez ibraname ile davacı sigorta şirketi tarafından hasara ilişkin rücu hakkı sigortalıdan temlik alınmıştır. Davacı tarafça, sigortalısına ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf, hırsızlık olayının CMR’nin 17/2. Maddesi kapsamında taşımacının önlemesine olanak bulunmayan halden ileri geldiğini ileri sürerek hasardan sorumlu olmadığının savunmuştur.CMR Konvansiyonu’un 1. Maddesinde, sözleşmenin, sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda davaya konu taşımanın CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu hususunda taralar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.CMR’nin 17/1. Maddesine göre, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. CMR’nin 17/2. Maddesinde ise, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacının sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Taşıyıcının anılan madde uyarınca sorumluluktan kurtulabilmesi için hasarın önlenmesine imkan bulunmayan bir halden meydana geldiğini kanıtlaması gerekir. Zira, taşıyıcının sorumluluğu ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğudur. Her ne kadar taşıyıcının kusurunun bulunmadığı durumlarda hırsızlık eyleminin varlığı taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarır ise de, taşıyıcının hırsızlık olayının gerçekleşmesinde herhangi bir kusurunun bulunmaması gerekir. Uluslararası taşımalarda hırsızlık olayı her an beklenebilir bir vakıadır. Özellikle tekstil ürünlerine ilişkin taşımalarda yüklerin hafif ve taşınabilir olması nedeniyle, hırsızlık ve gasp riski yoğun olarak bulunmaktadır. Bu durumda taşımacının söz konusu riskleri bertaraf etmek için gerekli önlemleri alması gerekir. Bu kapsamda TTK.nun 20.maddesi uyarınca basiretli bir taşıyıcının göstermesi gereken dikkat ve özeni yerine getirmediği taktirde taşıyıcı, kusurlu sayılacaktır. Taşıyıcının, genel olarak gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini kanıtlaması yeterli değildir. Ziya ve hasara neden olan olayın doğumunda kusurlu olmadığını da kanıtlaması gerekecektir. Her somut olayın özelliğine göre değişmekle birlikte taşıyıcının, taşımayı yapan aracın etrafı çevrili, güvenlik kamerası ile izlenen ve giriş ve çıkışların kontrol edildiği bir alana park edildiğini, böyle bir imkan yok ise olası hırsızlık ve gasp olaylarının önlenmesi için tedbir alındığını ispatlaması gerekir. Somut olayda, hırsızlık olayı TIR parkında meydana gelmiş olmakla birlikte, TIR parkının hırsızlığı önleyecek gerekli güvenlik önlemlerine sahip olduğu hususu ispatlanabilmiş değildir. Aracın TIR parkına park edilmesi üzerine, taşıyıcı tarafından başkaca güvenlik tedbirleri alındığı da iddia ve ispat edilmemiştir. Davalı taşıyıcı aracın TIR parkına park edildiğini ve olayı engellemek için yapılabilecek bir şey olmadığı ileri sürülmüş ise de, açıklanan nedenlerle aracın TIR parkına bırakılması tek başına davalının sorumluluğunu kaldırır nitelikte değildir. Bu nedenle davalı taşıyıcı eksik teslim nedeniyle oluşan zarardan sorumludur. Dolayısıyla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 542,30 TL harcın, alınması gerekli olan 2.169,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.626,87‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi 01/11/2022