Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1064 E. 2022/1087 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1064
KARAR NO: 2022/1087
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2016/684 Esas – 2019/618 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davalı arasındaki ticari ilişki neticesi oluşan cari hesap borcunun süresinde ödenmemesi üzerine, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, Davalı/borçlu tarafından takibe konu borcun tamamına itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin defter ve kayıtları incelendiğinde borcun varlığı ve miktarı açıkça tespit edilebileceğini, davalının müvekkili şirketten Lojistik ve taşıma hizmeti aldığını, ancak soyut beyanlarla müvekkilinin hak etmiş olduğu bedeli ödemediğini, icra takibine konu faturaya itiraz ettiğini, kayıtlarına almadığını, ancak faturaya konu hizmeti aldığını, Davalı tarafın her ne kadar borcun ferilerine itiraz etmiş olsa da itiraza konu icra takibinde, ticari işlerdeki reeskont avans faizi istendiğini beyan etmiş, itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir dönem ticari ilişki bulunmakla birlikte davacının müvekkili davalı şirketten cari hesaba dayanak herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacının, müvekkili şirketten cari hesaba dayalı 46.504,81-TL tutarında alacağının bulunduğundan bahisle 13/05/2015 tarihinde davalı müvekkili şirket aleyhine başlattığı icra takibine vaki itirazda da belirtildiği üzere, takibe dayanak faturalardan biri olan 31.651,67-TL bedelli fatura bedeline müvekkili şirketçe herhangi bir itiraz edilmediğini, bu alacak miktarının tüm ferileri ile birlikte ödendiğini, üstelik, dosyaya mübrez mail yazışmalarından görüleceği üzere davacının fatura ödeme süresi fatura kesim tarihinden itibaren 45 gün olarak belirlenmiş iken, davacının takibe dayanak her iki fatura için de bu sürenin geçmesini beklemeksizin 13.05.2016 tarihinde faturaları takibe koyduğunu, buna rağmen, davalı müvekkili şirketin 31.03.2016 tarihli ve KDV dahil toplam 31.651,67 TL bedelli faturayı kabul ettiğinden bu yönde bir itirazda bulunmaksızın ödemeyi tüm ferileri ile birlikte gerçekleştirdiğini, davacının kusuru ve gerekli ihtimamı göstermemesi sebebiyle başlangıçta belirtilen sözleşme koşullarını yerine getirmediğinden davalının 30.04.2015 tarihli KDV dahil toplam 14.754,19 -TL bedelli faturaya ve fatura içeriğine tüm ferileri ile birlikte davaya konu icra takibinden önce 8 Mayıs 2015 tarihli Beyoğlu … Noterliğimin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz ederek iade ettiğini, dolayısıyla, davacının davalı şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, ayrıca, davacı taşıma/lojistik hizmetleri veren bir firma olup, taşımanın süresi içerisinde olduğunu ve hiçbir kusuru bulunmadığını Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak ispatla mükellef olduğunu beyanla, davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine, karar verilmesinin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasında akdedilen davaya konu iş bu anlaşma kapsamında yapılan taşımaların bazılarında gecikmeler olduğu Nisan 2015 maillerinden anlaşılabilmededir. Ancak, dosyadaki bilgi ve belgelerden iş bu gecikmeler sebebiyle, davalının bir zararının doğup doğmadığı, doğmuş ise miktarını tespit etmek mümkün olmamaktadır. Taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin şartlan arasında gecikmeden kaynaklı cezai şart vb. bir hükmün varlığı da söz konusu olmadığından, geç de olsa ifa edilen edim sebebiyle, davacının ücret alacağının doğduğu ve bu miktarın da dosyada mevcut rapor uyarınca 14.754,14-TL’lik asıl alacak bulunduğunun belirlendiği” gerekçeleriyle davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının itirazının 14.754,14-Tl üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına karar verilmiş, davacı lehine alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde önceki savunmalarını tekrarla birlikte özet olarak; bilirkişi raporlarına itirazlarının yeteri derece değerlendirilmediğini, hatalı ve eksik değerlendirmeler ile hüküm oluşturulduğunu, hükme dayanak bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacının süresi içerisinde edimini yerine getirmediğinin ve teslim sürelerinde gecikmeler yaşandığının sabit olduğunu, davalı müvekkili şirketin de herhangi bir kusuru bulunmadığı halde, davacının sanki edimini gereği gibi/süresinde yerine getirmişcesine davacı/taşıyıcının kusurlu olmasının tek başına taşıyıcının ücret hakkını ortadan kaldıran bir sebep olmadığı yönündeki kanaatin genel hukuk kaidelerine, kanunlara ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu somut olayda bizzat davacının kendi kusuru ile dava konusu eşyanın geç teslimine sebebiyet verdiğini, bu halde de kusurundan kaynaklı geç teslim sebebiyle ayrıca ücret talebinde bulunmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, bir an için davacının bu yönde ücret talep edebileceği düşünülse dahi bu ücretin tamamına hak kazanamayacağını, T.T.Knın 875. Maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/11-307 E. 2007/292 K. 23.5.2007 T. sayılı kararları gereğince davacının müvekkilinin zararını karşılaması gerektiğini, davacının geç teslimi sebebiyle müvekkilinin itibarının da zedelendiğini, dava dışı 3. kişilerle arasındaki ticari ilişkide kendi taahhüdündeki sürelere uymaması sebebiyle, bu durumun müvekkili şirketin kendi hizmet kalitesinde düşme ve müşteri memnuniyetinde zayıflama yaratacağını, – Hükme dayanak raporda, taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin mevcut olduğu haklı olarak tespit edilmiş olmakla birlikte “Teslim sürelerinin açık bir şekilde kararlaştırılmadığı, ancak Ocak 2014 tarihli mailde bu sürelerin belirlendiği, bununla birlikte bu mailin dava konusu taşıma sözleşmesi ile ilgili olmadığı” şeklindeki tespit ve değerlendirmenin eksik ve hatalı olduğunu, dosyada mübrez 29 Haziran 2014 tarihli davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı müvekkil şirket yetkilisi … gönderilen e-posta yazışmasında termin süresine yer verilmiş olduğunu, – Taraflar arasında teslim süresi bakımından bir anlaşma olmadığı farzedilse dahi, taraflar arasında süregelen uygulamadan taraflar arasında bir teslim süresinin uygulama olarak yerleştiğini, sunulan evrak ve e-posta yazışmalarından davalı müvekkili şirketin sürekli bir şekilde gecikme olması halinde davacıyı uyardığını ve gecikme olduğunu ifade ettiğini ve bu konudaki bilgileri, raporları acil şekilde talep etmiş olduğunu, teslim süresi bakımından bir uygulamanın taraflar arasında yerleştiğini, -Bir an için taraflar arasında teslim süreleri ile ilgili hiçbir anlaşma, yazışma vs. olmadığı farzedilse dahi, bu halde de “Taşıyıcı, eşyayı, kararlaştırılan sürede, bir süre kararlaştırılmamışsa şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıya tanınabilecek makul bir süre içinde, teslim etmekle yükümlüdür.” şeklindeki TTK. 873. maddesi ve yerleşik içtihatlar gereği taşımanın taşıyıcı tarafından makul bir süre içinde yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi ve buna göre hüküm kurulması gerektiğini, – Mahkemece dava konusu talebine dair bilgi ve belgeleri sunması için davacıya müteakip kereler süre verildiğini, ancak davacının süresi içerisinde talep edilen evrakı sunmadığını, ara karardan rücu taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, 05.06.2018 tarihli celsenin (1) numaralı ara kararı ile davacıya kesin süre verildiğini, ancak daha önce 03.01.2018 tarihli celsede HMK’nın 140/5.maddesi gereğince 2 hafta kesin süre verilmiş olduğunu, 3 nolu arar karar ile de “Davacı vekiline itiraza konu faturada belirtilen hizmetin davalı yana ifa edildiğine dair tüm delillerini sunmak” üzere kesin süre verilmiş olduğunu, mahkemece usul ve yasaya aykırı şekilde 2 kez üst üste davacı vekiline kesin süre verilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, sunulan beyan ve belgelere itirazlarının da değerlendirilmediğini, – Hizmetin süresinde verildiğini ispat yükünün davacı üzerinde olduğu halde dosya kapsamından, davacının bu yöndeki yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava taşıma sözleşmesi uyarınca düzenlenen fatura alacağının tahsili için başlatıılan icra takibina vaki itirazın iptalı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taşımaya konu emtianın geç teslim edilip edilmediği ve varsa geç teslim nedeniyle uğranılan zararın alacaktan düşülüp düşülmeyeceği noktasındadır. takibe dayanak 30.04.2015 tarihli … nolu. 14.754.19-TL tutarlı faturanın davalı aleyhine borç doğuran fatura iceriği hizmetin davalıya süresinde ve eksiksiz verilip verilmediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası ile 46.504,81-Tl asıl alacağa avans faizi ile birlikte tahsili için takip yapıldığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 21.07.2016 tarihinde borca kısmi itiraz ettiği, 31.651,67-TL bedelli faturayı ise takipten sonra ödemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ise taşımaya konu emtianın geç teslim edildiğini ve bu nedenle zarara uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu ve takibin dayanağı faturaya konu taşımanın hizmetinin verildiği ve emtianın teslim edildiği hususu ihtilafsızdır.Davalı vekili faturaya konu taşımanın gecikmesi nedeniyle taşıma ücretini ödeme sorumluluğu bulunmadığını savunmaktadır. Taşıyıcı TTK 875 maddesi uyarınca eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. TTK Madde 883. maddesi uyarınca taşımaya konu emtianın hasar ve ziyaa halinde meydana gelen hasardan taşıyıcının sorumlu olduğu hallerde taşıyıcı ödemesi gereken tazminattan başka ayrıca ödenen taşıma ücretinin iadesi ile de yükümlüdür. Ancak bu iade yükümülüğünün taşımanın geçikmesi halinde uygulama yeri bulunmamaktadır. Taşımanın geçikmesi halinde TTK889 /3 maddesi uyarınca gönderilen, taşıyıcıya, teslim süresinin aşıldığını, teslimden itibaren yirmibir gün içinde bildirmesi şartıyla gecikme nedeniyle zarar oluşması halinde TTK 875/3 maddesi uyarınca taşıma ücretinin gecikme süresi ile orantılı olarak indirilmesi talep edilebilir.Budurumda taşıyıcı her türlü özeni gösterdiğini ispat etmedikce sorumluluktan kurtulamaz. Taraflar arasında yükün alıcısına teslim edilmesi için bir zaman limiti belirlendiği iddia ve ispat edilmemiştir. Bu taşımanın niteliğine göre, yükün makul bir süre içerisinde teslimi gerekir. Somut olayda davalı takip dayanağı faturaya konu taşımanın gecikmesi konusunda davacı usulüne uygun bir bildirimde bulunmadığı gibi somut olarak hangi taşımada ne kadar süre ile gecikme olduğu ve gecikme nedeniyle de zarar oluştuğu hususunun dosya kapsamındaki delilleri ile ispat edilmemesine göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlere göre; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 296,36 TL harcın, alınması gerekli olan 1.007,85TL harçtan mahsubu ile bakiye 711,49 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2022