Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1063 E. 2022/1068 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1063
KARAR NO: 2022/1068
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2018/338 Esas – 2019/968 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili firmanın davalıdan 113.998,05-TL alacaklı olduğunu, cari hesap bakiyesinin kapatılması için davalıya 04/07/2017 tarihinde mutabakat gönderildiğini, ancak dönüş alınamadığını, bunun üzerine Gebze … Noterliğinin 25/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, gönderilen mutabakat ve ihtarnameye karşın davalı tarafından borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu olan fatura ve diğer belgelerin içeriğinde yer alan malların, davacı tarafından hiçbir zaman müvekkiline teslim edilmediğini, teslim alınmayan mallara ilişkin böyle bir fatura vs. belgelerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, her ne kadar söz konusu faturalar müvekkili firma kayıtlarında gözükse de müvekkili firma ile davacı firma arasında uzun yıllardır devam eden ticari ilişkiye istinaden arada oluşan güven ortamından dolayı faturaların ticari emtia teslim edilmeden kayıtlara işlendiğini, ancak belli bir süre geçtikten sonra ticari emtiaların teslim edilmemesi üzerine davacı firmaya emtiaların akıbeti sorulduğunda tatminkar cevap alınamadığını ve daha sonrasında ise davacı firmaya ulaşılamadığı, bu nedenle de söz konusu faturalann bedelinin ödenmediğini beyanla neticeten davacının ispatlanamayan davasının reddine, davacının işbu huzurda usul ve yasaya aykırı olarak kötüniyetle derdest etmiş olduğu dava nedeniyle dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ,Faturalara ait sevk irsaliyelerine bakıldığında teslim alan kısımlannda çeşitli ad,soyadı ve araç plakaları ile imzaların mevcut olduğu görülmekte olup, bu tespitlere nazaran davacının teslim edimini yerine getirdiği kanaatine varıldığı, davacının düzenlediği ilk fatura 27/10/2015 tarihli 142.722,47-TL, ikinci fatura 26/01/2016 tarihli 151.997,74-TL ve son üçüncü fatura ise 23/06/2016 tarihli 153.060,56-TL lik olup, bu faturalara istinaden davalının 31/03/2016 da 302.485,75-TL lik virman kaydını davacı hesabına borç kaydettiği, akabinde takipten önce davacıya 01/04/2017 tarihinde 31.276,97-TL ödeme yapması ve ayrıca takipten sonra yine davacıya 11.608,80-TL lik ödeme yaptığı,davacı tarafından davalıya gönderilen mutabakat mektubu ile şirket hesaplarının 31/12/2016 tarihi itibariyle 145.275,02-TL alacak bakiyesi verdiği, davalıya bu tutardan mutabık olup olmadıklarını bildirmelerini talep etmiş oldukları, ancak davalı tarafından 31/12/2016 tarihi itibariyle 150.389,54-USD borç bakiyesinde mutabık olmadıklarının davacıya bildirilmiş olduğu , “31/03.2016 tarihli virman bilgimiz dahilinde değildir” şeklinde not düşülmüş olup, diğer yandan davalı defterlerine bakıldığında ise 31/12/2016 tarihli davacı bakiyesinin 145.275,02-TL olduğu, yani davacı ile mutabık olduğu buna göre ihtarnamenin temerrüt tarihi 28/07/2017 tarihi olup, Asıl Alacak 113.998,05-TL, Temerrüt Tarihi 28/07/2017 olup Takip Tarihi olan 07/09/2017 tarihine kadar davalıdan talep edebileceği faiz tutan 2.272,93-TL olduğu gerekçesiyle itirazın kısmen iptali ile takibin 116.270,98-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan 113.998,05-TL ye Avans faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine ,takibe konu alacak likit olduğundan İK 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 23.254.-Tl nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinde derdest edilen davada harca esas değerin, davacı tarafından 116.304,55 TL olarak gösterildiğini, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda, takip sonrası ve dava öncesi dönemde müvekkili firma tarafından davacı hesabına 3.158,60 USD yatırıldığını, davacı yanın, dava derdest ederken müvekkilinin dava öncesi ödediği 3.158,60 USD’yi görmezden gelerek, sanki bu ödeme yokmuş gibi davayı derdest ettiğini, yargılama aşamasında bu hususa taraflarınca açıkça itiraz edildiğini, dava öncesi ödenen miktarın harca esas değerinden düşülmesi ve ortaya çıkacak rakam üzerinden davanın açılması gerektiği itirazen bildirildiğini ancak ilk derece mahkemesinin bu itirazı dikkate almadığını ve dava öncesi müvekkili firma tarafından yapılan 3.158,60 USD’yi mahsup etmeden sanki dava öncesi bu ödeme yokmuş gibi takip miktarı oranında davayı kabul etmiş ve müvekkilinin daha fazla ödemesine sebebiyet verdiğini, müvekkili firma aleyhine başlatılan icra takibine karşı sundukları itiraz dilekçesinde, faize ve faiz oranınada itiraz edildiğini, Yargılama sonunda mahkemenin gerek icra takibine karşı itirazlarında, gerekse yargılama aşamasındaki faize yönelik itirazlarını dikkate almayarak % 17,75 üzerinden faiz talebini kabul ettiğini, kabul edilen temerrüt faiz oranını fahiş olup, uygulanması gereken faiz oranının TTK’nun 1530. maddesinin 7. fıkrası uyarınca mal ve hizmet tedarikinde geç ödemelerde uygulanacak temerrüt faiz oranı ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarı 01.01.2017 – 01.01.2018 tarihleri arasında % 10.75 olduğunu, bu sebeple, ilk derece mahkemesinin kabul ettiği faiz oranının hatalı olduğu, mahkemenin takip sonrası ancak dava öncesi müvekkili firma tarafından yapılan 3.158,60 USD miktarlı ödemesinin dikkate alınmayarak yok kabul edilmesi ve takip çıkış miktarı üzerinden davanın kabul edilerek müvekkili firmanın 3.158,60 USD ve fer’ileri oranında daha fazla ödemesine sebebiyet vermesi ile TTK 1530. maddesi gereği faiz oranının %10,75 olması gerekirken 17,75 olarak kabul edilmesi sebeplerinden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava taraflar arasında ticari satıma dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz(Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Davada ispat külfeti faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davacının üzerindedir. Davacının faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı). Davalı faturaya konu malları teslim edilmediği savunmasında bulunmuş ise de , takibe konu faturalar davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup, faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin imzalı olması ve mal bedellerinden bir kısmının takip tarihinden önce ve bir kısmınında takip tarihinden sonra ödenmiş olması karşısında davacı tarafından icra takibine konu faturadaki malların davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır, İtiraza uğrayan icra dosyasının takip tarihi 07/09/2017, eldeki davanın dava tarihi ise 16/04/2018 ‘dir. Davalı tarafça takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce 12/10/2017 tarihinde 3.158,60 USD lik ödeme yapılmıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre davacı ticari defter kayıtlarında 01/06/2017 itibarıyla ve takip tarihi olan 07/09/2017 itibarıyla 113.998,05 TL alacak kaydı bulunmakta iken 12/10/2017 tarihli gelen havale açıklaması ile 11.608,80 TL’nin mahsubu ile bakiye alacak tutarı 102.389,25 TL olarak kaydedilmiştir. Davalı ticari defterlerinde de davacı ticari defterleri ile birebir uyumlu olarak 01/04/2017 itibarıyla 113.998,05 TL borç bakiyesi kaydı bulunmakta olup bu kayıt takip başlatıldığı tarihte de aynen bu miktar olarak kalmıştır. Yine davacın defterlerindeki 12/10/2017 tarihli kayıtla birebir örtüşen 11.608.80 TL ödeme kaydı ile 12/10/2017 tarihinden sonra borç miktarı 102.389,25 Tl olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda takip tarihinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce davalı tarafından davacıya ödenen 3.158,60 USD karşılığı’nin eldeki takibe konu borç ile ilgili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davacı tarafça davalıya takip konusu borcun ödenmesi için gönderilen ihtarnamenin 26/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 28/07/2017 tarihine kadar ödemenin yapılmasının ihtar edildiği anlaşılmakla davalının 28/07/2017 tarihinde temerrüde düştüğü sonucuna ulaşılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki satım sözleşmesi olup,TTK 1530 maddesi anlamında bir tedarik ilişkisi bulunmadığından somut olayda TTK 1530/7 maddesinde öngörülen faiz düzenlemesinin uygulanmayacağından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Buna göre mahkemece davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece davalı tarafından takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce yapılan 11.608.80 TL ödemenin TBK 100 maddesi gereği öncelikle faiz ve masraflara mahsubu bakiye kalması halinde asıl alacaktan mahsup edilerek dava tarihi itibariyle davacının asıl alacak ve işlemiş faiz alacağının belirlenmesi, belirlenen bu miktar esas alınarak hüküm kurulması, icra inkâr tazminatının da bu miktar üzerinden belirlenmesi gerektiği husu göz ardı edilerek karar verilmesi doğru bulunmamıştır. (emsal yargıtay 23.hd 2014/2255 e. 2014/7493 k. sayılı ilamı). Yargıtay 19 HD’nin 06/11/2018 tarih, 2017/2059 esas ve 2018/5532 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere temerrüt tarihi olan 28/07/2017 ile takipten sonra yapılan ilk ödeme tarihi 12/10/2017 tarihine kadar asıl alacağa %10,75 oranında avans faizi işletip yapılan ödeme önce faizden, geriye kalanı da asıl alacaktan düşüp sonra eğer varsa ilk ödeme tarihinden ikinci ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletilmesi şeklinde hesaplama yapılması gerekir. Bu şekilde tüm ödemeler için hesap yapıldıktan sonra son ödeme tarihindeki borç durumuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı şeklide davanın tümden kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip dosyada toplanan deliller ile karar verilmesinin mümkün olduğundan dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmiştir. Davalının temerrüt tarihi 28/07/2017 ile takip tarihi 07/09/2017 arasında geçen 41 günlük süre için dairemizce takibe konu asıl alacağa 113.998,05 TL X 41 gün X 10,75/36.500 =1.376,56 TL faiz hesaplanmıştır. Davacı takip talebinder 2.304,50 -TL işlemiş faiz talep etmiş olup,bu talebinin ( 2.304,50TL-1.376,56TL) 927,94 TL lik kısmı yönünden haklı değildir. Bu miktar yönünden davanın reddi gerekmektedir. Bir başka anlatımla takip tarihi itibarıyla davacının alacağı 113.998,05 TL asıl alacak ve 1.376,56 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.374,61 TL dir. Takip tarihi ile kısmi ödemenin yapıldığı 12/10/2017 tarihleri arasında geçene 36 günlük dönem için dairemizce 113.998,05 TL X 36 gün X 10,75/36.500 = 1.208,69 TL faiz hesaplanmıştır. Yapılan 11.608.80 TL ödemenin öncelikle takip öncesi ve sonrası hesaplanan toplam(1376,56+1208,69=) 2.585,25 TL faiz alacağından mahsubu gerekmiş bakiye 9.023,54 TL nin 113.998,05TL asıl alacaktan mahsubu ile 12/10/2017 tarihi itibarıyla 104.974,51TL asıl alacak hesaplanmıştır.Takipten sonra yapılan 11.608,80 TL tahsilatın müddeabihe dahil olan asıl alacaktan mahsup edilen 9.023,54 TL ve takip tarihine kadar işlemiş faizden mahsup edilen 1.376,56 TL toplamı 10.400,11 TL kısmı yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Takip tarihinden sonra işleyen faizden mahsup edilen kısım yönünden ise bu kısım müddeabihe dahil olmadığından hesaplamada mahsup işlemi yapmakla yetinilmiştir. Davacının yaptığı tahsilatı faiz ve asıl alacaktan düşerek eldeki itirazın iptali davasını açması gerekirken mahsup işlemi yapmadan itirazın iptali davası açması nedeniyle, reddedilen faize ilişkin 927,94 TL miktar ile hukuki yararı bulunmayan 10.400,11 TL toplamı 11.328.05 TL esas alınarak yargılama giderleri dağıtılmış ve davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmiştir. Reddedilen ve hukuki yarar bulunmayan kısım yönünden davacının kötü niyeti ispat edilmediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebin reddine karar vermek gerekmiş istinafa gelen tarafın davalı olması dikkate alınarak kazanılmış haklara dikkat edilerek vekalet ücreti takdir edilmiş ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/338 E.. 2019/968 K. sayılı kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın kısmen kabulü ; davalının Gaziosmanpaşa … İcra müdürlüğünün … Esas dosyasına yaptığı itirazın 104.974,51TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davalının kabulü ile bağlı kalınarak 104.974,51 asıl alacağa son ödeme tarihi olan 12/10/2017 tarihinden itibaren % 10,75 oranından aşağı olmamak üzere 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, 2-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine , 3-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si olan 20.994,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödemesine,4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 7.170,80 TL. harçtan peşin alınan 1.404,69TL harcın mahsubu ile bakiye 5.766,11 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5-Davacı tarafça 1.445,79 TL peşin ve başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,6-Davacı tarafından yapılan toplamda 952,70 TL. yargılama giderinden red/kabul oranına göre 859 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 12.051,68TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 1.812,50 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30-TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.