Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1047 E. 2020/485 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1047
KARAR NO: 2020/485
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2017/826 Esas – 2019/738 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24.12.2020
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davalı tarafından müvekkil şirket ve diğer borçlu dava dışı … aleyhine iki adet bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, icra takibine iki adet bononun düzenleyeni dava dışı … olup, lehdarı ise davalı … (…) olduğunu, bonolarda müvekkili şirket kaşesinin bulunduğunu, kaşe üzerindeki imzaların dava dışı …’e ait olduğunu, bonolarda malen kaydının bulunduğunu, dava konusu bonoların müvekkili şirketin eski ortakları ve müdürleri olan dava dışı … ile davalı … arasında düzenlendiğini, müvekkili şirketin kayıtlarında, hangi borcundan dolayı bono verildiğinin anlaşılamadığını, 26.01.2017 tarihinde, müvekkili şirket ortaklığından ayrılan davalı …’ın şirketteki payını dava dışı …’e sattığını, aynı tarihte de şirket müdürlüğünden ve ortaklığından ayrılan davalıya, aynı gün şirket ortağı ve müdürü olan dava dışı … tarafından şahsı adına dava konusu bonoların düzenlendiğini, bonolarda müvekkili şirketinin de borçlulandırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili şirketin eski ortağı ve müdürü olan davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirket kaşesini kullanan dava dışı …’in kendi borcun karşılık müvekkili şirketi muvazaalı olarak borç altına soktuğunu ileri sürerek icra takibinden ve icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı şirketin diğer ortağı ile müvekkili arasında anlaşmazlık olduğunu, bu nedenle müvekkilinin davacı şirketin %50 pay sahibi kurucu ortağı iken, 26.01.2017 tarihinde davacı şirkette bulunan hissesini, noterde düzenlenen hisse devir ve temlik sözleşmesi ile dava dışı …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, dava dışı …’in de müvekkiline hisse devrinin karşılığı olarak dava konusu iki adet bonoyu düzenleyip verdiğini, bu bonoların vadesinde ödenmemesi nedeniyle alınan ihtiyati haciz kararının infaz edildiğini, bu esnada, davacı şirket müdürünün dava konusu borcu ikrar ederek borcuna karşılık teminat bonosu verdiğini, müvekkilinin dava dışı …’e devrettiği hissenin kısa bir süre içerisinde davacı şirketin yetkilisi …’nin kız kardeşi …’e devredildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava dışı …’in, davacı şirket hissedarlarından davalının şirkette mevcut hissesini 26.01.2017 tarihli noter hisse devir sözleşmesi devraldığı ve aynı tarihte davacı şirket müdürlüğüne atandığı, yine aynı tarihte düzenlediği ve davalının lehtarı olduğu 11.000-TL ve 20.000-TL miktarlı bonolarda davacı şirketi borçlandırdığı, dava dışı …’in kendi borcu olan hisse payına karşılık düzenlediği bonolarda davacı şirketi borç altına sokmasının muvazaalı işlem niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının dava konusu icra takibinden ve icra takibine konu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları bulunmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar veriliştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: A-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketteki hissesini dava dışı …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, hisse devir bedelinin karşılığı olarak bonoların düzenlediğini, bonolarda davacı şirketin avalist olarak yer aldığını, bonolardan dolayı sorumlu olduğunu, bonolara dayalı alınan ihtiyati haciz kararının infazında, davacı şirket yetkilisince borcun ikrar edildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; koşulları oluştuğu halde, kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden düzeltilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibinden ve icra takibine konu edilen bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, şirketin eski ortağı ve müdürü olan davalının şirketteki hissesini dava dışı …’e devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını, şirket müdürlüğünden de istifa ettiğini, aynı tarihte, dava dışı … tarafından davalı lehine düzenlenmiş iki adet bonoda davacı şirketin de borçlu olarak gösterildiğini iddia ederek davalı tarafından icra takibine konu edilen bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespitini istemiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı süresi içerisinde taraflar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava konusu ve takip dayanağı, 26.01.20017 tanzim ve 05.02.2017 vadeli, 11.000 TL bedelli ve 26.01.2017 tanzim ve 30.05.2017 vade tarihli 20.000 TL bedelli iki adet bononun keşidecisi …, aval vereni … Ltd Şti ve lehtarı … olduğu ihtilafsız olup, davacı şirketin bonolarda avalist olarak yer aldığı tarafların da kabulündedir. Bakırköy … Noterliğinin 26/01/2017 tarih ve … yevmiye nolu “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi”nde, davalı …’ın davacı … Ltd Şti’ndeki 40 adet payını 40.000 TL bedel karşılığında dava dışı …’e devrettiği ve devir bedelinin nakden ve tamamen alındığı belirtilmiş olduğu, sözkonusu hisse devrinin de, 26.01.2017 tarihli ortaklar kurulunda onaylanarak aynı zamanda, şirket müdürü olan davalının müdürlük görevinden istifasının kabul edildiği, şirket müdürlüğüne de dava dışı …’in atanmasına ve şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ilzama yetkili olduğuna karar verildiği, bu kararın ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği görülmüştür. Uyuşmazlık, dava konusu bonoların tanzim tarihinde, davacı şirketin yetkilisi olan dava dışı …’in davalıya hisse devrinden kaynaklı şahsi borcuna karşılık olarak kendi lehine tanzim ettiği bonolarda, yetkilisi olduğu davacı şirketi de avalist olarak göstermesinin hukuka uygun olup olmadığı ve dolayısıyla bonolardan dolayı davacı şirketin sorumlu olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. Somut olaya uygulanması gereken TTK’nın 395. maddesinde “(1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi halde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf, böyle bir iddiada bulunamaz. ” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda davaya konu bonoların düzenlendiği tarihte dava dışı …’in davacı şirket müdürü olduğu, dava dışı …’in keşideci, davalının lehtarı olduğu bonolarda davacı şirketi avalist yaptıkları, temsilcinin temsil yetkisini kötüye kullanması nedeniyle bu aval işleminin batıl olduğu ve bu nedenle davacı şirketin dava konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığı anlaşılmaktadır. Zira temsilcinin kendisiyle işlem yapması kural olarak yasaktır. Temsilcinin izinsiz olarak kendisiyle yaptığı işlem sakat bir işlemdir. Bu işlem temsil olunanı bağlamaz. Özenli bir temsilci, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlem kural olarak temsil görevinin dışında kalır ( Doç. Dr. Erol Ulusoy, Anonim Şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil, Ankara, 2005, S: 67-78-228-230; Yargıtay 19 HD 2017/2711 E., 2018/52 K. ve Yargıtay 11 HD. 2012/7791 E., 2014/427 K. sayılı kararları da benzer niteliktedir ). Dava konusu bonoların şirket müdürü dava dışı …’in şahsi borcu için davalı adına düzenlendiği, bonoların dayanağı olan borç ilişkisinin davacı şirketin işletme konusu dışında olduğu, davacı şirketin diğer ortağı …’nin işleme katılmadığı da gözetildiğinde TTK 395. maddesi gereğince söz konusu bonolardaki aval şerhi geçerli olmayıp, davacı şirketi borç altına sokmayacaktır. Diğer taraftan imzaların istiklali prensibi gereğince dava dışı …’in bonolardan dolayı keşideci sıfatıyla sorumluluğu bulunmaktadır. Diğer taraftan, dava konusu bonolara dayalı alınan ihtiyati haciz kararının infazında, alınnan beyanların, ihtiyati haciz baskısı ve manevi cebir altında yapıldığının kabulü gerektiğinden, tüm bu gerekçeler doğrultusunda, davalının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin istinafı kötü niyet tazminatına yöneliktir. Davalının dava konusu bonoların lehtarı ve aynı zamanda bonolarda aval veren davacı şirketin eski ortağı ve yetkilisi olduğu, dava dışı …’e yapılan hisse devir bedeli karşılığında bonoların düzenlendiği, düzenlenme tarihinde davacı şirketin müdürü olan dava dışı …’in şahsi borcuna karşılık bonoların alındığının davalının bilgisi dahilinde olduğu, bonoların aval veren şirket yönünden geçerli olmadığını bilebilecek durumda olan davalının dava konusu bonoları davacı şirket aleyhine icra takibine konu etmesinde kötü niyetli olduğunun kabulü gerektiğinden, davacı lehine %20 tazminata hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddi doğru olmamıştır. Açıklanan bu hukuki gerekçelerle, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca, esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kötü niyet tazminatı yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN KABULÜ İLE, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takibe konu olan 26/01/2017 tanzim tarihli ve 05/02/2017 vadeli 11.000,00-TL ve 26/01/2017 tarihli ve 30/05/2017 vadeli 20.000,00-TL miktarlı bonolardan ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 4-Davalı takip alacaklısı icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan, İİK 72/IV. maddesi gereğince, davacı borçlu lehine icra takip konusu 32.079,89 TL alacağın %20’si oranında hesaplanan 6.415,97 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- Alınması gerekli 2.191,38- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 547,85- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.643,53-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 6- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40- TL. başvurma harcı, 547,85- TL peşin harcın toplamı olan 579,25- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.480,00-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 8- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine, 9- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.849,59- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a)Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, b)Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, c)Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı, dosyanın posta masrafı 31,50 TL olmak üzere toplam 152,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı 548,00-TL’nin alınması gerekli olan 2.191,38-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.643,38-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, e-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi