Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1045 E. 2022/1193 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1045
KARAR NO: 2022/1193
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2017/534 Esas – 2019/527 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 31/10/2016 tarihli, davalıya ait 2 adet 40 tonluk süt soğutma tankının Antakya Organize Sanayi Bölgesinden Rusya’daki …-… taşınması konusunda anlaşma yapıldığını, taşıma bedelinin 11.000 USD olarak belirlendiğini, davacının bu iş için alt yaşıyıcı … firması ile anlaştığını, 7.500 USD karşılığı işin bu firmaya verildiğini, taşımanın 03/11/2016 tarihinde başlatıldığını, yükseklik sebebi ile köprüye takılan yükün zarar gördüğü ve davacıya fatura edildiğini, 24/11/2016 tarihinde Ukrayna limanına inen yükün limandan çıkışına izin verilmediğini, davacıya 10000 USD navlun farkı fatura edildiğini, toplamda 42511 USD masrafa katlanıldığını, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle, müvekkili şirketin zarara uğradığını beyan ederek, davalıya ait araçlar üzerine tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 20000 USD üzerinden müvekkilinin uğradığı zararın tazminine ve davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Antakya tesisinden 31 Ekim 2016 tarihinde aldığı süt soğutma tanklarını, nakliye süresi 12-16 gün olmasına rağmen kendi kusurundan dolayı 21 Mart 2017 tarihinde alıcıya teslim ettiğini, nakliye bedelinin 11.000 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin hiçbir zaman tankların yüksekliğinin 3,5 metre olduğuna ilişkin bir bildirimde bulunmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre, taşınacak malzemenin özelliklerine uygun vasıta temininin ve sorumluluğunun taşıyana ait olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda, davacı tarafından davalıya karşı üstlenilen taşıma işinin CMR Konvansiyon hükümlerine tabi bir karayolu taşıması olarak akdedilmiş sözleşmeye dayandığı, sözleşmede taşınacak emtianın “1 adet 40 tonluk Süt soğutma tankı ” olarak açıkça belirtildiği, bu hacimde tankların ölçülerinin de III.maddede verildiği, gabari konusunda bilgi verilmediği, ayrı bir talimat bulunmadığı sürece davalının emtiayı teslim alındığı şekliyle taşımayı üstlenmiş sayılacağı , tüm taşıma süreci için 11.000 USD olmak üzere tek bedel olarak anlaşıldığı, olağanüstü/ olağan dışı masraflar hariç olmak üzere davacının davalıdan zarar ve masraf talep edemeyeceği, taşınan “GABARİLİ-STANDART DIŞI ” yükü bilerek ve gabari kaynaklı riskleri üstlenerek sözleşme yapan davacının yeni belge alma ve transit sürecinin yürütümü için gerekli ekstra masrafları davalıya yansıtamayacağı , taşıyıcının yükü taşımak üzere teslim aldığı sırada gabari ve sair riskleri üstlendiği bu nedenle gabariden kaynaklı izin belgelerinin yeniden temini için oluşan masraf ve zararın davalıdan talep edilemeyeceği kanaatine varılmakla davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … Tic. Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında akdedilen 31.10.2016 Tarihli uluslararası taşımacılık işi konulu sözleşme gereği 2 adet süt soğutma tankının Antakya bölgesinden alınıp Moskova Rusya bölgesine taşınması işi hususunda anlaşıldığını, TTKnın 1063. Md’de; “Malın cins veya kıymetinin konişmentoda yanlış gösterilmesine taşıtan veya yükletenin bilerek (kasten) neden olmaları halinde, taşıyan her türlü sorumluluktan kurtulur.” hükmü ile ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmede; Genel Hükümler başlıklı V md.’nin; “gönderici tarafından marka no, muhteviyat, ağırlık, boyut, değer, alıcı ismindeki herhangi bir hata veya sebebi ile yeni gümrük kararı alınması halinde doğacak tüm masraflar, menşei ve mahreç ülkesinde müşteri ye ait olacaktır.” hükmünü içermekte olduğunu, sözleşmeye bu hükmün konuluş amacının; davacının Türkiye’nin her bölgesinden emtia alıp taşıma işini üstlenmekte olup her taşıma işinde emtiayı gidip kontrol etmesi ve ona göre fiyat vermesinin söz konusu olmadığını, bu hususun hayatın ve ticari hayatın olağan akışına da aykırı olup ‘davacı müşteri tarafından kendisine bildirilen ölçüler nezdinde fiyat teklifi verir, öncü araç temini gerekiyorsa da müşteriye bildirir’ denildiğini, sözleşmeye bu maddenin konuluş amacının da bu husustaki eksiklik ya da hataların ya da yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilebilmek olduğunu, Davalı gerçekten daha az boyut bilgisi verdiği için davacı şirketin öncü araç temin etmediğini bu durum uygulanacak bedel de dâhil taşıma bedelini de etkilemiş olup dilekçe ekinde Mahkeme’ye bu şekilde teklif verilen öncü araç kullanılacak ya da kullanılmayacak taşıma işlerine ilişkin evrakların mevcut olup bu evraklardan da görüleceği üzere davacı Müşterinin kendisine bildirdiği bilgilere karşılık taşıma işinin nasıl ve ne kadara yapılacağının tespit etmekte esasında bu pazarda ticari faaliyet de bu şekilde yapılmakta olup, davalının taşınacak malın vasıflarını kasten ya da sehven yanlış bildirmiş olmakla taşıma işinin tabi olacağı mevzuatın kendi bildirdiği vasıflar sebebiyle mevzuatın değişmesine neden olmuş olup taşıma işinin başından sonuna davalının iyi niyetle bağdaşmayan tutum sergilemiş ve Mahkemece davalının iyi niyetle bağdaşmayan bu tutumunun korunduğunu, taşınacak malın vasıf ve mahiyet ve boyutlarının davalının bildiriminden farklı olduğunu araştırma veya tespit etme gibi davacı şirketin herhangi bir yükümlülüğünün olmadığı hem işin mahiyeti hem de ticari örf gereği olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, uluslararası karayolu taşımasına konu yükün alıcısına teslimi için taşıyıcı tarafından yapılan masrafların gönderenden tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının taşımaya konu ürünün boyutlarını doğru şekilde bildirip bildirmediği, bu yüzden zarar oluşup oluşmadığı ve varsa zarardan davalının sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davacı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. İle davalı … Makine A.Ş. arasında, 2 adet 40 tonluk süt soğutma tankının Antakya Organize Sanayi Bölgesindeki imalathaneden karayolu ile önce … (Moskova- Rusya) gümrükleme noktasına devamında …-…(Rusya)’daki …fabrikasına komple (…) taşınması işine ilişkin olarak 31.10.2016 Tarihinde taşımacılık sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı firma ile dava dışı … İnş. Gıda Akary. Hayv. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti arasında söz konusu taşıma işini … tarafından yapılması için 01.11.2016 yükleme tarihli taşıma sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı tarafça, davalının taşınan emtianın boyutlarının gerçeğe uygun bildirmemesi nedeniyle birtakım masraflar çıktığı ve bu masrafların kendilerince karşılandığı iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemiyle eldeki dava açılmıştır. CMR Konvansiyonu’un 1. Maddesinde, sözleşmenin, sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda davaya konu taşımanın CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu hususunda taralar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. CMR’nin 11/1. Maddesi, malların tesliminden önce tamamlanması gereken gümrük ve diğer formalitelerin yerine getirilmesi için, gönderici, lüzumlu belgeleri sevk mektubuna iliştirecek yahut da taşımacıya verecek ve talep ettiği diğer bilgileri kendisine sağlayacaktır, şeklindedir. Maddenin ikinci fıkrasına göre ise, taşımacı bu belgelerle verilen bilgilerin doğruluğunu ve yeterliliğini incelemek zorunda değildir. Gönderici bu gibi belgelerin bulunmaması, yetersiz olması, veya usule aykırı oluşundan doğacak zarar, ziyan ve hasardan, taşımacıya karşı sorumludur. Ancak, taşımacının hatası veya ihmali görülen durumlar bu hüküm dışındadır. Taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin III maddesinde yükün özellikleri yer almakla birlikte taşınacak yükün boyutlarına ilişkin herhangi bir kayıt yer almamaktadır. Ayrıca davacı tarafça, davalı firma tarafından aracın yüksekliği yerden 100 cm ve yük yüksekliği 3.50 olarak bildirildiğini ve bu bilgiler dâhilinde yol izin belgelerinin alındığını ancak yükün yüksekliğinin 4.75 cm olarak ölçülerek limandan çıkışına izin verilmediğini, alınan yol izin belgeleri ile yükün yükseklik sınırının birbirini tutmadığından aracın çıkışının yapılamadığını ve durumun hemen davalı firmaya yansıtıldığını, davalı firma ile şirket içi yazışmalar bulunduğunu beyan edilmiştir. Ancak sunulan mail yazışmalarında davalının yükün boyutlarına ilişkin bir beyanına rastlanmamıştır.Taraflar arasındaki sözleşmenin IV. maddesinde tüm güzergah boyunca yol izinlerinin taşımacı tarafından alınacağı, V. maddede ise gabari dışı ve ithali ve transit geçişi özel izne tabi yüklerde ihracat, transit ve varış ülkesinde alınması gereken özel izinlerin taşımaca tarafından alınacağı düzenlenmiştir.Davacı tarafça, davalının yükün boyutlarının gerçeğe uygun beyan edilmediği iddiasını ispatlayamamış olup, gerekli yol izinleri de taşımacının sorumluluğunda olduğundan davacının, yükün boyutlarından kaynaklanan ve yükün taşınması sırasında oluşan ilave masrafları davalıya yansıtması mümkün değildir.Davacı tarafça, taşıma sözleşmesinin genel hükümler başlıklı V maddesinin 8. Paragrafındaki, “gönderici tarafından marka no, muhteviyat, ağırlık, boyut, değer, alıcı ismindeki herhangi bir hata veya sebebi ile yeni gümrük kararı alınması halinde doğacak tüm masraflar, menşei ve mahreç ülkesinde müşteri ye ait olacaktır” şeklindeki düzenleme nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülmüş ise de yukarıda izah edildiği üzere davalının yükün boyutları konusunda bildirimi ispatlanamadığından yükün boyutunun hatalı ya da eksik bildirildiğinin de kabulü mümkün değildir. Bu haliyle davacı iddia olunan zararının davalının kusuru nedeniyle oluştuğunu ispat edemediğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/11/2022