Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1039 E. 2022/1148 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1039
KARAR NO : 2022/1148
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Taraflar arasındaki Ticari Şirket davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; işbu davaya paralel, aynı taraflar arasında ve 2016 yılı hesap dönemine ait Genel Kurul kararlarının iptali davasının yine bu mahkemede 2017/990 esas sayılı dosyada görülmekte olduğunu, bu dosyada alınan bilirkişi raporu suretini dilekçe ekinde sunduklarını, 07/09/2017 tarihli genel kurul toplantısında işbu davaya konu genel kurul toplantısında olduğu gibi davalı şirket yönetim kurulu üyeleri … ve …’un kendi kendilerine aylık net 15.000-TLhuzur hakkı ödenmesine karar verdiklerini, müvekkillerinin bu ücretin fahiş olduğu gerekçesiyle genel kurul kararlarının iptalini talep ettiklerini, alınan bilirkişi raporunda da ücretin fahiş olduğu yönünde kanaate varıldığını, aynı yönetim kurulu üyelerinin 2017 yılına ait 18/06/2018 tarihli genel kurul toplantısında …’a 20.000-TL, …’a 25.000-TL aylık net ücret ödenmesine karar verdiklerini, bu ücretlerin şirketin karlılık oranı ve piyasa koşullarıyla uyuşmadığını açıklayarak 18/06/2018 tarihli genel kurulda alınan 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8.
Maddelerinin) ve genel kurul toplantısının iptaline,karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların karı koca olup müvekkili şirketin aile şirketi olduğunu, özellikle davacı …’nun bugüne kadar yapılan hiçbir genel kurul toplantısına katılmadığını, şirketin kuruluşundan bu yana yapılacak genel kurul toplantılarının iadeli taahhütlü postayla taraflara tebliğ edildiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ve tescil edildiğini, davacı … nun babasının vefatından sonra kendisine ait hisseleri dava dışı diğer hissedarlara sattığını akabinde anneleri …’un vefatından sonra miras yoluyla kendisine geçen hisseler nedeniyle yeniden şirket hissedarı olduğunu, davacı tarafın 18/06/2018 tarihli genel kurul toplantısına müvekkillerinin yokluklarında kendi kendilerine karar verdiklerini, genel kurul kararlarının iptali sebepleri 6102 sayılı TTK m.445’te açıkça düzenlendiğini, kararların iptalini isteyebilecek kişilerin devam eden maddelelerde zikredildiğini, 15/05/2018 tarihli genel kurul toplantısının 18/06/2018 tarihine ertelendiğini, 18/06/2018 tarihli ertelenen genel kurul toplantısında itirazların reddedilerek genel kurul kararların alındığını, toplantıda alınan kararların nisaplarının yasaya uygun olmadığını, her iki toplantıda da şirketin esas sermayesinin 1/4’nün üzerinde oran sağlanmış olup, kararların toplantıya katılanların oy çokluğuyla alındığını, davacıların tüm toplantılara davet edildiklerini, davacının tedbir talebinin dayanaksız olduğunu, şirketin işleyişini engelleme gayesi taşıdığını, müvekkili şirketin ticari itibarı olan saygın bir şirket olduğunu, 18/06/2018 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyelerinden …’a şirketteki fiili çalışmalarının karşılığında 20.000,00-TL …’a ise 25.000,00-TL ücret ödenmesine karar verildiğini, söz konusu ücretlerin huzur hakkı ikamesi olmadığını, davacılar dışındaki yönetim kurlu üyelerinin tüm emek ve mesailerini şirket için harcadığını, başkaca bir işleri bulunmadığını, huzur hakkı bakımından ana sözleşmeye ve kanuna aykırı bir durum söz konusu olmadığını, tedbir talebinin haksız olduğunu belirterek haksız ve yersiz davanın ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı şirket yönetim kurulu üyesi … 30/11/2018 havale tarihli yazılı beyanında; davacıların her iki senenin de genel kurullarından haberdar olduklarını ve kendilerine usulüne uygun şekilde gerek gazete ilanı gerekse iadeli taahhütlü posta yoluyla genel kurul çağrı tutanaklarının tebliğ edildiğini ve genel kurullarda da temsil edildiklerini, genel kurul toplantılarının usule aykırı yapıldığı ve yönetim kurulunun yine usule aykırı seçilmiş olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini, genel kurul konulu davaların esas amacının kâr payı dağıtımı veya şirketin bekasını sağlamak dışında olup şirketi işleyemez hale getirdiğini, şirket kârının 2016-2018 yılı döneminde arttığını, şirketin dönem net kârlarının yükselmekle birlikte şirketin halihazırdaki yatırımları, zorunlu ekipman giderleri ile kredi borçları nedeniyle kâr payı dağıtmasının uygun olmadığını, genel kurulda da bu yönde karar alındığını, ilerleyen dönemlerde şirket ortaklarının tümüne kâr payı dağıtılacağını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…18/06/2018 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 4,5,6 nolu kararların TTK 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali ve yokuluğu koşullarının oluşan oluşmadığı bakımından yapılan yargılamaya göre öncelikle Davalı şirketin 15.05.2018 tarihinde yapılacak Genel Kurul Toplantısına davet şirket ortaklarından …, …, …, Durmuş vc …’na 27.04.2018 tarihinde ana sözleşmede öngörüldüğü gibi ve gündemi de ihtiva edecek şekilde iadeli taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi suretiyle süresi içinde yapıldığı tespit edilmiştir. 05.05.2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısının 3. maddesinde genel kurulun 1 ay ertelenmesine karar verilmiştir.18.06.2018 tarihli Genel Kurul Toplantısındaki 1 vc 2 numaralı kararların oybirliği ile 4,5 ve 6 numaralı kararların ise “24,790 adet olumlu” oya karşılık 5.210 adet olumsuz” oy ile ov çokluğu ile kabul edildiğinin yazıldığı görülmüştür.Gündemin 5 nolu kararı yönünden; Yönetim Kurulu üyelerinin ibra edilmelerine dair kararın yönetim kurulu üyelerini 24.790 adet olumlu oya karşılık 5.210 adet olumsuz oy ile ayn ayn ibra edildiği görülmüş olup TTK m. 408’de belirtildiği üzere genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında yer alan yönetim kurulunun ibraları hakkında karar verilmesi hususunda, TTK m. 436/2 uyarınca şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin kendilerine ait paylardan doğan oy haklarım kullanamayacakları ifade edilmiştir, Bir diğer söylemle yönetim kurulu üyeleri, genel kurulda kendilerinin ibralarına ilişkin karar alınırken oydan yoksun olacaklardır.Ayrıca, yönetim kurulu üyelerinin yalnızca kendi ibra oylamalarında değil, diğer YK üyelerinin ibrasında da ovdan yoksun oldukları konusunda görüş birliği mevcuttur.
Oydan yoksunluk ise, belirli bir gündem maddesine ilişkin olup (bkz. TTK. 436, ScrPK. 17/3 ve 29/6), toplantıya katılmayı, yoksunluğa yol açmayan gündem maddelerinde oy ve diğer pay sahipliği haklarını kullanmayı engellemez. Bu nedenle, toplantı nisabında ovdan yoksun navlar dikkate alınır: vani bunlar toplantı nisabından düşülmez: yalnızca, bu kişilere ait olan oylar, yoksunluğa dair gündemin oylanmasında karar nisabından düşülür.Somut olaydaki gibi şirketteki oy oranlan dikkate alındığında yönetim kumlu üyelerinin gerçeklen kendi ibralarında oy kullanmamalan durumunda bu kararın alınabilmesi için karar nisabının oluşması mümkün değildir. Bu bakımdan oydan yoksun pay sahiplerinin kullandığı oylar doğrudan sonuca etkili olmuştur. Oydan yoksunluk sonucu karar nisabı 5,212 oyun çoğunluğu olan 2607 iken; 5210 adet olumsuz oy bulunduğuna göre bu kararın alınabilmesi de söz konusu değildir.TTK’da “yokluk” müeyyidesinin hangi hallerde ve neye göre söz konusu olacağına dair hiçbir hüküm yer almamaktadır.TTK 447 maddenin üst başlığında “butlan” olarak ifade edilen genel kurul kararlarının, maddenin sonunda bu terime uygun olarak “batıl”olduğu belirtilmektedir. Ancak “butlan” ve “yokluk” ile malûl GK kararları, sonuçta hukuken aynı anlamı, yani hükümsüzlüğü, geçersizliği ifade eder.Bir genel kurul kararının yokluğu (Nicht- oder Scheinbeschlüsse), başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder. Bir işlemin ve bu arada genel kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması halinde, hukukî işlemin veya genel kurul kararının yokluğu, eski deyimle “keenlemyekûn” veya mutlak butlan ile malûl olduğundan bahsedilmektedir.Anılan yaptırımlardan en ağırı olan yokluk bakımından, bir hukuki işlemin hukuka uygun olarak doğabilmesi için öngörülen kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık, işlemin kurucu unsurlarında eksikliğe yol açmakta ise işlemi yokluk ile sakatlayacaktır. Yok sayılan bir hukuki işlem şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluğun tespiti her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilir ve yokluk kararı yalnızca açıklayıcı niteliktedir. Bu çerçevede, bir genel kurul kararının varlığından bahsedebilmek için iki unsur gerekir. Bunlardan ilki toplantı yapılması ve ikincisi toplantıda yeterli irade beyanları ile karar alınmasıdır. Bunlardan birisindeki eksiklik halinde hukuki işlem yani genel kurul kararı hiç doğmamış sayılır (Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdoğan MOROGLU, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2014, s. 25 vd.) Uygulama ve öğretide sayılan ve genel kurul kararının yokluğuna yol açan başlıca örnekler şöyledir; genel kurula davet, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış veya TTK’daki istisna dışında davet yapılmaksızın toplantı yapılmış ve karar alınmışsa, ya da oylama yapılmaksızın karar alınmışsa, genel kurul toplantısı yapılmaksızın karar alınmışsa yokluk yaptırımı uygulanır. Hükümet komiserinin bulunmadığı bir toplantıda alınan kararlar, komiserce imzalanmamış bir tutanakta yer alan karar yine yoklukla maluldür. Nisap bakımından aykırılıklar da genel kabule göre yokluğa sebebiyet vermektedir. Mevcut olmayan pay adedince mevcut oy nisap bakımından alınan kararların geçerliliğine etki ediyor ise, diğer bir ifade ile söz konusu oylar mevcut olmadan yeter sayı sağlanamıyorsa bu hâlde kanunda öngörülen yeter sayıda irade beyanı bulunmadığı için işlem yoklukla malul olacaktır.Somut olayda da, şirket defterleri ve diğer sair evrak incelendiğinde 5 ortaklı şirketin %82,63 hissesine sahip 2 ortağının aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olup oydan yoksun olduğu, diğer 3 ortaktan % 17,36 hisseye sahip 2 ortağının olumsuz yönde oy kullandığı, bu gtlndcm maddesi bakımından oy kullanmaya yetkili olup da olumlu yönde oy kullanan ortağın İse yalnızca %0,01 hisseye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan kararın alınmasına ilişkin nisabın oluşmadığı, dolayısıyla yoklukla malul ollduğu anlaşılmıştır.Gündemin 4. Maddesi , Kar dağıtımı İle ilgili teklifin reddedilmesine e kar dağıtımının yapılmamasına dair 24. 790 adet olumlu oya karşılık 5.210 adet olumsuz oy ile alınan karar yönünden ise kural olarak her pay sahibi, kanun vc esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması yararlaştırılmış olan net dönem kârına, payı oranında katılma hakkına sahiptir (TTK m, 507/1).TTK. 408/2,d ve 409/1 uyarınca kâr dağıtılıp dağıtılmayacağı ve miktarı konusunda karar etkisi genel kurulda olmakla birlikte, dağıtım yapılması ve miktarı konusunda kanun ve ana iözleşmenin öngördüğü bazı şartlara uymak zorunludur. Kâr dağılabilmesinin temel şartı, ortaklığın net dönem kân veya önceki yıllar kârlarından bu amaçla yedek akçe ayrılmış bulunmasıdır (TTK m. 509/2). Ortaklığın kazanç sağlayıp ağlamadığı, yıllık bilançoya göre saptanır (TTK m. 508/2). Genel kurul tarafından kâr dağıtım yararı verilmeli vc dağıtım miktarı saptanmalıdır (TTK m. 408/2,d).Somut olay bakımından Olağan genel kurul olması itibarıyla, gündemde TTK m. 409’da belirtilen zorunlu asgari gündem maddelerinin yer alması gerektiği halde, kar payı dağıtılmamasına karar alınmış olmakla birlikte oluşan net dönem karının ne şekilde kullanılacağının müzakere edilip karara bağlanmış olmaması ve kar payı dağıülmaması kararına ilişkin olarak, mevzuatta dağıtıma ilişkin kural olarak bir zorunluluk bulunmamakla birlikt şirketin fınansal verileri değerlendirildiğinde kar dağıtımına engel bir durumun bulunmadığı dikkate alındığında bu bakımdan kar dağıtmama kararının dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle iptaline karar vermek gerekmiştir.
Gündemin 6, Maddesine göre Yönetim Kumlu üyelerinin huzur hakkı, prim, ikramiye ve ücretlerinin tespiti” ve gündemin aynı numaralı maddesine ilişkin tutanakta yer alan “Yönetim Kurulu üyelerinden …’a şirketteki fiili çalışmalarının karşılığı olarak aylık net 20.000,00 TL (YİrmibinTürklirası) ve …’a, şirketteki fiili çalışmalarının karşılığı olarak aylık net 25,000,00 TL (YirmiBeşbınTürklİrası) TTK m.408 gereğince ücret ödenmesine oy çokluğuyla karar verilmiş olup TTK m, 394’e göre, Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği düzenlenmiştir.Mahkememizce yönetim kurulu Üyesi pay sahiplerinin genel kurulda kendi mali haklarının miktarının tespitinde oydan yoksun olmadıkları anlaşıldığından belirlenen ücretin fahiş olup olmadığı, bu anlamda genel kurul kararının bu yönden iptalinin gerekip gerekmediği dikkate alındığında kural olarak verilen ücret huzur hakkına ilişkin olup şirket kar etmese şirketin zarar halinde olması kendilerine huzur hakkı ya da ücret hakkı tanınmasının önüne geçmez. Ne var ki, şirketin karlılık durumu, yöneticilere sağlanacak bu mali hakların miktarının ve bu miktarın fahiş olup olmadığının tespitinde büyük önem arz etmektedir. Yapılan mali incelemeler ve emsal ücretler dikkate alınarak alınan karara göre yönetim kurulu ücretlerinin şirketin finansal gücü açısından olumsuzluk teşkil edeceği kanaati hasıl olmuş olup, yönetim kurulu üyelerine verilmesi karara bağlanan 45.000 TL’nin pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını dai ihlal etmeyecek şekilde yüksek olduğu vc şirketin faaliyetinde olumsuzluklara neden olabileceği, hakkaniyete uygun olmadığı, fahiş bir ücret olduğu, örtülü kar dağıtımı tupsammda değerlendirilebileceği. Vergi, TTK. vc diğer mevzuatlarda “örtülü kar lağıtımı” olarak doğrudan bir düzenleme bulunmamakta beraber bu hususun eşitlik lkesine ve dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu dikkate alınarak iptaline karar vermek gerekmiştir.Tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile davalı şirketin… Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 18/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 5 nolu kararın yoklukla malul olduğunun tespitine, davalı şirketin… Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 18/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 4 ve 6 nolu kararların iptaline …” davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 15/05/2018 ve 18/06/2018 tarihlerinde yapılan genel kurullarda alınan kararların iptali ya da yokluğu şartları oluşmadığından ve alınan karaların Yargıtay uygulaması doğrultusunda ana sözleşmeye, kanuna ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olmadığından beyanları doğrultusunda mahkeme kararının kaldırılmasını, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/738 Esas, 2019/830 Karar sayılı 18/07/2019 tarihli kararının istinaf incelemesine tabi tutularak ilgili kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; davalı Anonim Şirketin erteleme üzerine yapılan 18/06/2018 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 1,2,3,4,5,6,7 ve 8 nolu kararların TTK 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulü ile 5 nolu kararın yoklukla malul olduğunun tespitine, 4 ve 6 numaralı kararların iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı şirket 1.125.000,-TL sermayeli, 30.000 paya ayrılmış ve 5 ortaklı bir şirket olup, şirketin ortağı ve aynı zamanda YK üyesi olan …’ın %41,32 ve …%41,31 olmak üzere toplam şirketin %82,63 pay oranına (24.788 adet pay )sahip olduğu kalan diğer ortaklar …nun %17,33 …nun %0,03 ve …’un %0,01 olmak üzere toplam % 17,36 pay oranına (5212 adet pay ) sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya ibraz edilen 15/05/2018 tarihli genel kurul tutanağının 3. Maddenin ise davacılar vekilinin talebi üzerine TTK 420. Maddesi gereği genel kurulun 1 ay süre ile ertelenmesine karar verilmesi üzerine 18/06/2018 tarihli davaya konu genel kurul toplantısını yah-pıldığı görülmüştür.6102 sayılı TTK’nın 445 ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir.Anonim şirketi genel kurul kararlarının yokluğu müessesesi TTK’da düzenlenmemekle birlikte yokluk bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık işlemin unsurlarından eksikliğe yol açar ve işlemi yokluk ile sakat hale getirir. Yoksayılan işlem şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk mahkeme tarafından resen dikkate alınır.5. Madde ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşülüp oylandığı, 5210 olumsuz oya karşılık 24.790 olumlu oyla yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiği, karara herhangi bir muhalefet şerhinin konulmadığı tespit edilmiştir.İbra kararı yönünden TTK 446/1 maddesi uyarınca dava açmak için gerekli muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesine zorunlululuğu bulunmamaktadır.Genel kurul kararlarının alınmasında oydan yoksunluk hallerini düzenleyen TTK 436/2 madde fıkrası; “(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” düzenlemesini içermektedir.. TTK 436 . madde hükmü emredici niteliktedir.Bu şekilde alınan genel kurul kararına karşı ortaklar, muhalefet şerhlerini tutanağa yazdırmamış olsalar bile ibraya ilişkin genel kurul kararmın iptalini talep edilebilir.TTK 436/2 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin kendisi veya diğer yönetim kurulu üyesi ayırımı yapılmadan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamayacağı emredici bir şekilde düzenlenmiştir. Salt oydan yoksun payların oy kullanması alınan ibra kararını geçersiz kılmayıp,kulanılan oyların sonuca ve karar nisabını sağlanmasında etkili olması halinde karar geçersiz hale gelecektir. Oydan yoksun payların kullandığı oylar düşüldükten sonra ibra için yeterli nisabın sağlanamaması halinde alınan alınan bu genel kurul kararın yokluğundan bahsedilecektir. Bura göre şirket ortağı ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan … 12.396 paya ve … 12.392 paya sahip olup YK üyelerinin ibrası için bu paylardan doğan oydan yoksundur. Şirket 30.00 adet payı olup YK üyelerinin oydan yoksun 24.788 paya isabet eden oyun karar nisabından düşüldüğünde kalan oylar ibra için yeterli değildir. Bu durumda yasada karar alınması için belirtilen nisap oluşmadığından ibraya ilişkin bu kararın geçersiz olduğundan kararın yoklukla malul olduğu kabul gerekmiştir. oluştuğunun kabulü gerekir.(Y11.H.D’nin 22.10.2020 tarh ve E: 2019/1366 -K: 2020/4391 )6. Madde ile yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin kararlaştırıldığı, yönetim kurulu üyesi …’a aylık 20.000 TL, …’a ise aylık 25.000 TL net ücret ödenmesine karar verildiği, kararın yine 5210 olumsuz oya karşılık 24.790 olumlu oyla alındığı, karara karşı davacılar vekilinni belirlenen ücretin fahiş olduğu ve verilen ücretin huzur hakkı ikamesi olduğu gerekçesi ile itiraz ettiği ve itirazın toplantı tutanağına şerh edildiği tespit edilmiştir.Genel kurulda belirlenen ücret toplamının şirketin bir önceki yıllık gelirlerinden ve 2018 yılı gelirlerinden yüksek olduğu bilirkişi raporu ile sabit olup , bu derece yüksek belirlenen ücretlerin firmanın finansal gücü açısından olumsuzluk yaratabileceği, diğer ortakların kâr payı alma haklarının ihlal eder nitelikte olduğu bir bakıma hakim ortaklara örtülü kâr aktarımı mahiyetinde olduğu, eşitlik ve dürüstlük kurallarına da aykırı olduğu anlaşılmakla bu maddenin iptal koşulları oluştuğunun kabulü gerekmiştir.4. Madde ile bilanço ve kar zarar hesabının okunup müzakere edilmesi ve tasdikine ve kar dağıtımına ilişkin kararın madde metninde bilanço ve kalemlerine itiraz edilmediği kaydı bulunmakla birlikte kâr dağıtımın reddine ilişkin kararın oy çokluğu ile alındığı ancak karara muhalefet şerhinin konulmadığı tespit edilmiştir.Genel kurul toplantısında 4 numara ile alınan kâr dağıtımına ilişkin karar oy çokluğu ile alınmış olmasına rağmen karara karşı tutanağa geçirilen bir muhalefet bulunmadığı, karar içeriğinden muhalefetin sadece “bilanço kalemlerine itiraz edilerek” alındığı kâr zarar dağıtımına ilişkin bir itirazın kayıtlara geçmediği, karar alınmadan önce karşı çıkma şeklinde yapılan itirazların müzakere aşamasında kaldığı, karara karşı peşin muhalefetin öneriye karşı çıkma mahiyetinde olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın, muhalefetin bulunmadığı, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği anlaşılmıştır. ( emsal Y. 11 HD. 2015/6729 E. – 2016/3366 K., 2019/2841 E. – 6994 K., 2018/2156 E.- 2019/4580 K., 2010/5250 E. – 2012/4756 K. sayılı ilamları) bu durumda bu madde yönünden davacıların dava açma hakkının bulunmadığı tespit edilmiştir. Buna göre mahkemece 4.numara ile alınan karar yönünden davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
1-Davanın kısmen KABULÜNE, Kısmen REDDİNE,
1-Davalı … Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 18/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan (5) nolu kararın yoklukla malul olduğunun tespitine,
2-Davalı … Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 18/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan (6) nolu kararların İPTALİNE,
3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL karar ve ilam harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6- Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 176 TL, bilirkişi ücreti 2.000 TL, olmak üzere toplam 2.176,00 TL yargılama masrafının, kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 1.088TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacılar yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama sırasında kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının davalı tarafa iadesine,
10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;
a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,
b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 52,40-TL olmak üzere toplam 173,70-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022