Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1033 E. 2022/1130 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1033
KARAR NO: 2022/1130
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/446 Esas – 2019/719 Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Taraflar arasındaki Alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı arasında 18/09/2015 tarihli müvekkil şirketin üretim ve satışını yaptığı temizlik ürünlerinin alım satımına ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 4. maddesinde davalının müvekkil şirketten her yıl 12.000,00 USD değerinde olmak üzere 3 yılda toplam 36.000,00 USD değerinde ürün alması düzenlendiğini ve buna karşılık müvekkil sözleşmenin 6.maddesinde belirlenen %50 iskontolu hali 17.500,00 USD değerindeki makineleri promosyon olarak davalıya verececeğini, müvekkil şirket sözleşmedeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın yeterli ürün siparişi vermeyerek sözleşmeye aykırı davranması üzerine bu aykırılıkların giderilmesi konusunda İzmir … Noterliği’nden 03/01/2018 tarih … yevmiyeli ihtarname ile davalının uyarıldığını fakat aykırılıkların giderilmediğini, ihtarda verilen 7 gün içerisinde aykırılıklar giderilmediğinden, yine ihtarda belirtilen “Ayrıca ihtar çekilmesine ve başkaca bir merasime gerek kalmaksızın akdin feshedilmiş sayılacağını” ifadesi gereği sözleşme tarafımızca feshedildiğini ve tüm bu nedenlerle savalının akde aykırı davranması nedeniyle taraflar arasında akdedilen 18.09.2015 tarihli sözleşmenin feshi hususunun tespitine, sözleşmenin feshinin tespiti ve ”Fesih ve Sonuçları” başlıklı maddesi uyarınca tamamı verilen promosyonlar karşılığı 20.650,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarınca 1 yıl vadeli dolar mevduat hesaplarına uygulanan faiz oranı uygulanarak tahsil günündeki TL karşılığından tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında, 18/09/2015 tarihli, temizlik ürünü alım satımına ilişkin asgari alım taahhüdünü içeren sözleşme imzalandığını, müvekkil şirketin turizm alanında faaliyet gösteren bir işletme olduğunu, son yıllarda turizm sektörünün ülkemizin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle ağır sorunlar yaşadığını ve halen daha yaşamaya devam ettiğini, müvekkil şirketin esas itibariyle kendisi dışında kaynaklanan sebeplerle meydana gelen finansal darboğazı atlatmak ve piyasaların yeni koşullarına uyum sağlamak amacıyla hakkında konkordato ilan edilmesi için Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/378 Esas sayılı dosyasından başvuru yapıldığını ve 18.05.2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, geçici mühlet kararı gereğince davacının müvekkil şirket işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden dava konusu sözleşmeyi feshedemeyeceğini, sözleşmenin feshi mümkün olmadığından davacının cezai şarta ilişkin talebi yönünden de davanın konusuz kaldığını, ödemelerde gecikmelerin yaşanmasından bahisle davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranarak ürün temin ve tedarikini durdurarark müvekkil şirketin siparişlerini karşılanmadığını, kotaların dolmamasına davacı şirketin sipariş almaması ve ürün tedarikini durdurmasının neden olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete tebliğ olunan bir cezai şart faturası bulunmadığını, davacının fatura olmaksızın cezai şart talebinde bulunmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu sözleşmede asgari alım taahhüdünün Yargıtay’ın yerleşik kararlarında sözleşmenin bir unsuru olarak ele alınmakta ve ancak akde vefa, sözleşmeye bağlılık çerçevesinde geçerli olduğunu kabul ile sözleşme şartlarına uyulması gerektiği hüküm altına alındığını, kabul anlamına gelmemekle kararlaştırılan cezai şart miktarının müvekkilinin ekonomik yönden mahvına sebebiyet verecek derecede yüksek olduğunun belirlenmesi halinde mahkemece uygun bir miktarda indirimde bulunabileceği Yargıtay kararları ile kabul edilmekte olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…taraflar arasında sözleşme ekinde bulunan ürünlerin alım satımı konusunda anlaşma bulunduğu, buna göre davalı tarafın üç yıl boyunca her yıl için 12.000 ABD Doları ürün satın almayı taahhüt etmiş, davacı da ürünlerde yüzde elli iskonto yapmayı ve 17.500 ABD doları değerinde … markalı makineleri promosyon olarak vermeyi taahhüt etmiştir. Davacı taahhütlerini yerine getirmiş ancak davalı turizm sektörü kötü gittiğinden bahisle taahhütlerini yerine getiremediğini, ilk dönem için 4.945 ABD Doları, ikinci dönem ise 2.824 ABD doları ürün aldığını kabul etmiştir. Davalının haklı bir gerekçe olmadan ilk dönem için 4.945 ABD Doları ve ikinci dönem için ise 2.824 ABD doları ürün almak suretiyle sözleşmenin 4.1 maddesine aykırı davrandığı, yapılan ihtara rağmen sözleşmeye aykırılığı gidermediği, bu suretle sözleşmenin 10.1 maddesi uyarınca davacı tarafın haklı olarak sözleşmeyi feshettiğinin tespitine, haklı feshin sonucu olarak sözleşmenin 10.3 maddesi uyarınca 20.650 USD cezai şartın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, müvekkili Şirketin, esas itibariyle kendisi dışında kaynaklanan sebeplerle meydana gelen finansal darboğazı atlatmak ve piyasaların yeni koşullarına uyum sağlamak amacıyla basiretli bir tacir gibi hareket etmenin de gereği olarak konkordato ön projesi çerçevesinde şirketlerin sürekliliğini temin etmek için faaliyetine konkordato kurumu koruma şemsiyesi altında devam etme kararı aldığını; hakkında konkordato ilan edilmesi için Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/378 Esas sayılı dosyasından başvuru yapılmış ve 18.05.2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, Geçici mühlet kararı gereğince, davacı, müvekkil şirket işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden dava konusu sözleşmeyi feshedemeyeceğini, bahsi geçen sebeplerden ötürü, ödemelerde gecikmelerin yaşanmasından bahisle, davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranarak ürün temin ve tedarikini durdurduğunu, müvekkili şirketin siparişlerinin karşılanmadığını, kararının ortadan kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi nedeniyle, sözleşmenin 6.1 ve 10.2 maddeleri gereği davalıya verilen promosyon makine bedellerinin davalıdan cezai şart olarak talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, sözleşme gereği davacının edimlerini yerine getirdiği davalının nise ekonomik şartları gerekçe göstererek edimlerini yerine getirmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça yukarıda açıklanan sebepler ile istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.Davalı şirket hakkında Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/378 esas sayılı dosyasından verilen geçici mühlet nedeniyle İİK 288 yollaması ile 296. Maddesi gereği, sözleşmenin feshedilemeyeceği, bu nedenle haklı feshin oluşmadığına ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan değerlendirmede: Bahsi geçen düzenleme “…sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesi ile sona erdirilemez” hükmünü içerdiği, oysa davacının fesih gerekçesinin davalı borçlunun konkordatoya başvurması olmayıp taraflar arasındaki sözleşme gereği edimlerini yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı davranması gerekçesine dayandığı anlaşılmakla davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerine görülmemiştir. Davalının sözleşme gereği taahhüt ettiği alım miktarını ihlal etmesine rağmen davalı şirkete mal verilmeye devam edilmiş olması nedeniyle cezai şart istenemeyeceğini ileri sürmüş ise de sözleşmenin 10.2. Maddesinde cezai şartın dönemlere ilişkin olarak belirlenmediği gibi davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemesinin devamlılık arzettmesi ve haklı nedenle sözleşmenin satıcı tarafından feshi şartına bağlanmış olmasına göre davacının kotanın dolmamasına rağmen davalıya mal vermiş olması nedeniyle “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşturduğundan söz edilemez. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.4 maddesinde alıcının ödeme dahil sözleşmenin herhangi bir maddesine aykırı davranması durumunda siparişlerin gönderilmesinin durdurabileceği yolunda düzenleme mevcut olup , davalı sözleşme şartlarına uygun olarak verdiği siparişlerin gönderilmediği iddiasını dosya kapsamında usuüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Davacı tarafça davalıya İzmir … Noterliğinin 03 ocak 2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin 4. Maddesi gereği ciro kotası taahhüdünün yerine getirilmediği, 7 gün içinde eksik ürün alımını gerçekleştirilmesi ihtar edilmiş olmasına rağmen davalı tarafından ürün alımının gerçekleştirilmediği anlaşılmakla davalının ödemedeki aksaklıklar gerekçe gösterilerek davalıya sevkiyatın durdurulması nedeniyle kotanın dolmasına davacının engel olduğuna yönelik savunması yerinde görülmemiş ve davacının davaya konu sözleşmeyi feshinin haklı olduğunun kabulü gerekmiştir. 6102 sayılı TTK 22. Maddesi ile tacir sıfatına haiz bir borçlu fahiş olduğu iddiasıyla kural olarak cezai şarttan indirim talep edemeyecek ise de; cezai şartın borçlunun ekonomik mahvına sebebiyet verecek derecede yüksek olduğunun belirlenmesi halinde hakimin uygun bir miktarda indirimde bulunabilecektir. Davacı tarafından talep edilen cezai şart davalının 3 yıl boyunca davacıdan yıllık 12.000 USD tutarında ürün satın alacağı beklentisiyle davalıya teslim edilen promosyon makine bedellerine yönelik olmasına göre cezai şarttan tenkis yapılmasını gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği kabul edilerek sözleşmede düzenlenen cezai şartın tahsiline ve cezai şarttan tenkis yapılmamasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.526,2 TL harcın, alınması gerekli olan 6.104,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.578,6 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022