Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1021 E. 2023/824 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1021
KARAR NO: 2023/824
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI: 2016/147 Esas – 2019/384 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya yapmış olduğu hizmetlere karşılık faturalarını kestiğini kayıt ve defterlerini istemiş vergi dairesine beyanlarda bulunduklarını ve bu hizmetlerin vergisini ödediğini, ancak daha sonra davalı yandan alacağını tahsil edemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibine başladıklarını, davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu, alacağın tahsili amacı ile huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Mahkememizce netice olarak yapılan değerlendirmede; İstanbul … icra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile davacı şirket tarafından davalı şirketten cari hesap alacağı açıklaması ile talep edilen 135.480,00 TL tutann, iki her iki taraf şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelemeye ibraz edilmemesinden dolayı tespit yapılamadığı, takip talebinde 135.480,00 TL cari hesap bakiyesinin hangi yıl/yıllara ait olduğunun vc içeriğinin bilgi/belge verilmediğinden anlaşılamadığı, dava dilekçesinde de cari hesap alacağının ayrıntısına ait bilginin verilmediği, cari hesap hareketlerinin sunulmadığı, davacının talebi üzerine ilgili Vergi Daireleri ile yapılan yazışmalardan olumlu sonuç alınamadığı, davacının da davasını ispatlamaya yönelik bir çaba ve tutum içerisinde olmadığı ve alacak talebinin kanıtlanamadığı kanaatine varılmış olmakla davanın reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının eksik soruşturma neticesinde verildiğini, kararın usule, Yasaya ve Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına aykırı olduğunu, gerekçeli kararda alacak taleplerinin kanıtlanmadığı belirtilmiş ise de alacaklarının dosya kapsamına göre kanıtlandığını, ancak yerel mahkemece gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadan karar verildiğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu hizmetlere karşılık faturalarını kestiğini, resmi kayıt ve defterlerine işlendiğini, vergi dairesine beyanlarda bulunulduğunu, hizmetlerinin vergisinin ödendiğini, müvekkili şirketin borçludan alacaklarını tahsil edemediğini, ihtar çekildiğini, buna rağmen borçlunun yine ödemesini yapmadığını, müvekkili şirketin her türlü resmi belgelere dayanarak yapmış olduğu hizmet bedelini alamadığını ve mağdur olduğunu, fakat davalının kötü niyetli olarak sırf aleyhinde açılmış olan icra takibini sürüncemede bırakmak için ve daha fazla zaman kazanmak için borca ve faizlerine itiraz ettiğini, ancak yerel mahkemece iddialarıyla ilgili gerekli tahkikatın yapılmadığını, eksik inceleme sonucu isabetsiz bir karar verildiğini, bu nedenle yerel mahkemenin red gerekçelerinin yerinde olmadığını, dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu isabetsiz olarak davanın kabulüne karar verilmesi kararı bozmayı gerektireceğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığı ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafın süresinde borca ve ferilerine yaptığı itiraz ile takip durmuş ve eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. İlk derece mahkemesinde dosyaya davacı tarafın davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; davacının davasını usulünce ispat edip edemediği noktasındadır.Dosyadaki veriler incelendiğinde; davacının cari hesap bakiyesi alacağı açıklaması ile takip başlattığı, takibe hiçbir dayanak belge eklemediği, dava dilekçesine de hiçbir belge eklemediği, mahkemece ticari defterlerin incelenmesi için davacı vekilinin bulunduğu duruşmada verilen süreye rağmen davacı vekilince inceleme gün ve saatinde davacı vekilinin hazır bulunmadığı gibi defterlerin hazır edilmediği, ve bilirkişi raporundaki tespite göre de davacı vekilince yapılan görüşmeler sonucu da ticari defterler ibraz edilmemiş, bilahare de ticari defterlerin ibarz edilmek istendiğine dair yargılama aşamasında davacı vekilince bir talepte bulunulmamıştır. Her iki tarafın ticari defterlerini sunmamaları üzerine bilirkişi ticari defterler üzeride bir inceleme yapılamadığı yönünde rapor ibraz etmiştir. Davacı tarafın bir kısım fatura ve belgelerin vergi dairesinden istenmesi yönündeki talebi üzerine ilk derece mahkemesince 2016 ile 2019 tarihleri arasında bir çok kere müzekkere yazılmasına rağmen davacıya ait fatura ve sevk irsaliyelerinin vergi dairesinde bulunmadığına ilişkin yazı cevabı verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır. Eldeki uyuşmazlıkta alacağın varlığını ve miktarını ispat yükü davacı üzeride bulunup ispata yarar delil sunulmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı adının dava dilekçesinde … (TC:…) … olarak beyan edildiği, karar başlığında gerçek kişi adının silinerek işletmesinin adının yazılmış olduğu, bu eksikliğin ilk derece mahkemesinde giderilebileceği anlaşılmakla bu hususa değinilmekle yetinilmiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 269,85 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 225,45 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.14/09/2023