Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1015 E. 2022/1192 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1015
KARAR NO: 2022/1192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2019
NUMARASI: 2016/1063 Esas – 2019/719 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … markası altında dayanıklı ev aletleri ve beyaz eşya üretimi yapan bir firma olduğunu, ürettiği malların cam kısımlarını bir dönem davalı şirketten temin ettiği ve davalı şirketten kaynaklanan sebepler nedeniyle aradaki ticari ilişkiye son verildiğini, bahsi geçen ticari ilişki süresince, çeşitli tarihlerde, davalı tarafın ürün teslimatını geciktirdiğini ve müvekkili nezdinde zarar sebebiyet vermesinden kaynaklı işbu davanın açıldığını, taraflar arası ticari faaliyetin, aradaki anlaşma ve bu anlaşma uyarınca verilen siparişlerde gerçekleştiğini, bahsi geçen anlaşmanın “teslimat” hükümleri uyarınca teslimi yapılacak ürünlerin teslim sürelerinin/ haftalarının belirtildiğini, ancak aradaki ticari ilişkinin kurallarına uyulmaksızın davalı tarafın, ürün teslimatında gecikmeler yaptığını, bunun da müvekkili nezdinde üretimin durmasına ve zarara sebebiyet verdiğini, davalı tarafından zamanında gönderilmeyen ürünlerin, müvekkili ürünlerine monte edilemediğini, doğal olarak üretimin gerçekleştirilemediği ve zarar oluştuğunu, oluşan bu zarara ek olarak, fabrika çalışanlarına, geciken sevkiyat dolayısıyla üretim dursa da, ücretlerini ödemeye devam etmesi, fabrikanın üretim için kullandığı gibi giderlerin de devam ettiği ve buna karşılık üretim yapılamadığı için mevcut durumun zarar anlamına geldiğini, üretimde yapılan duruşlarla ilgili müvekkili şirketin “duruş faturaları” kesmesine ve bunları davalı tarafa göndermek suretiyle zararını talep ettiğini, ancak davalının bu faturalara itiraz ettiğini, davalının teslimatında yaşanan aksilikler nedeniyle müvekkili nezdinde toplamda 4360 dakika üretim duruşu yaşandığı ve bunun toplamda (düzenlenen 12 adet duruş faturası çerçevesinde) 55.828,23.-TL zarara sebebiyet verdiğini, yaşanan gecikmeler ve doğan zararlar hakkında davalı tarafın müteaddit kereler uyarıldığı fakat bu uyarıların sonuçsuz kaldığını, davalı ile müvekkili arasında geçen e-posta yazışmalarının dosyaya sunulduğunu, bu yazılar kapsamında ürün sevkiyatında yaşanan gecikmelerin davalı şirket yetkililerince de kabul edildiğinin görüleceğini, ticari defter ve kayıtların bilirkişi marifeti ile incelenmesine karar verilmesinin Mahkemeden talep edildiğini, e-posta yazışmalarından anlaşılıyor olsa da sipariş tarihleri, sevk irsaliyeleri gibi kayıtların incelenmesi ile davalı tarafın ticari ilişkisinde gecikmelere sebebiyet verdiğin görüleceğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; haklı davalarının kabulü ile yaşanan duruşlar sebebiyle müvekkili şirket nezdinde oluşan zararlardan kaynaklanan alacağın şimdilik 10.000,00TL’lik kısmı için kesilen duruş faturalarının tebliğ tarihi olan 13.01.2015 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili tarafından dava ıslah edilerek dava değeri 55.828,23 TL’ye çıkarılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın, müvekkiline usulsüz tebliğ olduğundan taraflarınca davanın öğrenildiği tarihin 24.02.2017 olduğu; işbu nedenle cevap dilekçelerinin süresi içinde sunulduğunu, davacının, huzurdaki davada öncelikle davaya konu ürünlerin teslim tarihlerini, davacının yapması gereken ödemeleri zamanında yaptığını, üretim duruşuna konu olan hatların sadece müvekkilinden gelen camları işlediğini ve iddia edildiği gibi mallar, müvekkili tarafından geç gönderildiyse malların geç gönderilmesine rağmen davacı tarafından yeni siparişler verilerek mal alınıp alınmadığını ispat etmesi gerektiğini, bu hususlara ilişkin delil sunulmadığını, davacı tarafından müvekkiline kesilen duruş faturalarının, müvekkilince kabul edilmeyerek iade edildiğini, müvekkili ile davacı arasında teslim tarihlerine ilişkin bir sözleşme olmadığını, ayrıca davacı tarafın tek tedarikçisinin müvekkili şirket olmayıp, davacının birçok tedarikçisi olduğunu, davacının, üretime konu camları sadece müvekkilinden almadığını, satım sözleşmesinin tam iki taraf borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, davacı ile müvekkili ticari defterleri incelendiğinde, davacı tarafın ödemelerinde sürekli temerrüde düştüğünün görüleceğini, öncelikle davacının, ödemelerini düzenli olarak yapması gerektiğini, davacı taraf ödemelerini yapmadığı için Beyoğlu … Noterliği’nin 27.01.2015 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, Eskişehir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, dava sonucunda itirazın iptaline karar verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, davacının, davaya konu alacağına 13.01.2015 tarihinden itibaren faiz talep ettiğini, ancak davaya konu olan alacağın yargılamayı gerektirdiği ve likit olmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın davalı taraftan almış olduğu ürünler sebebiyle ürün tesliminde oluşan gecikmeden dolayı üretim duruşuna yani üretimin yapılmasına, gecikmeye sebep verip vermediği bu gecikme sebebiyle zarar olup olmadığı varsa zarar miktarının belirlenmesi olduğu görülmektedir. Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/176 esas, 2016/590 karar sayılı dosyasında, huzurdaki davanın davalısı tarafından davacı aleyhine açılan itirazın iptali davası görüldüğü, bu davada eldeki davanın davacısı … Ltd Şti. tarafından eldeki davaya konu 12 adet duruş faturasının bedellerinin toplamı olan 55.825,23 TL’nin takas mahsup defi olarak ileri sürüldüğü ve yargılamada aldırılan bilirkişi raporunda, sözkonusu faturaların davalıya iade edilmiş olması nedeniyle ödeme olarak kabul edilemeyeceğinin değerlendirildiği, mahkemece bu raporun hüküm kurmaya yeterli bulunduğu ve davanın kabulüne yönelik hüküm kurulduğu, hükmün Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek kesinleştiği, böylelikle huzurdaki davanın konusu olan 55.825,23 TL’lik 12 adet faturaya ilişkin takas mahsup definin Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/176 esas, 2016/590 karar sayılı dosyasında tartışılmış olduğu, bu hususun kesin delil niteliğinde olduğu, eldeki davada alacağın varlığını ispata yarar kesin bir delil sunulamadığı, gerek dosyaya sunulan 23.05.2018 tarihli bilirkişi raporu ve gerekse 08.05.2019 tarihli heyet raporunda değerlendirilen husuların daha önce yerel mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi ile Yargıtayca tartışılmış olan bir hususa ilişkin aksi yönde kesin bir delil oluşturamadığı, böylelikle davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin, … markası altında dayanıklı ev aletleri ve beyaz eşya üretimi yapan bir firma olduğunu, bu ürünlerin camlarını, bir dönem davacı şirketten temin etmiş ve süreç içerisinde keyfi fiyat artışları, camların geç teslim edilmesi ve bu sebeple yaşanan üretim duruşları, geç teslim edilen ürünlerin ödeme vadelerinin yanlış hesaplanması vs. sorunlar sebebiyle davacı şirket ile ticari faaliyetine son verdiğini, bu aşamada davacı taraf ile müvekkil şirketin cari hesapları farklılık göstermiş kendilerine şirketten 474.392,12 TL alacağı olduğundan bahisle, Eskişehir …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe şirket tarafından itiraz edildiğini, karşı tarafça açılan itirazın iptali davası Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/176 E. Sayılı dosyası ile görüldüğünü, davalı şirket bu davaya cevaben, takibe konu alacağın bir kısmının ödendiği, bir kısmının muaccel olmadığını beyan etmiş ve karşı tarafa kestiği duruş faturaları sebebiyle takas mahsup def’ine dayanmış olduğunu, ancak bu davada, müvekkil tarafından düzenlenen ve takas mahsup def’ine konu olan 55.825,23 TL’lik duruş faturalarının karşı tarafça iade edilmiş olması sebebiyle ödeme olarak kabul edilmeyeceği ve takas mahsup edilemeyeceği kanaatine varılmış, bu alacağın mevcudiyeti konusunda esasa ilişkin herhangi bir araştırma yapılmaksızın karar oluşturulduğunu, bunun üzerine davalı şirketin duruş faturalarından kaynaklanan alacağının tahsili talebiyle işbu dava açılmış olduğunu, işbu davaya konu faturalar her ne kadar Eskişehir ATM’nin 2015/176 E.-2016/590 K. Sayılı dosyasında takas-mahsup def’ine konu olmuşsa da; bu dosyada faturalar bakımından esasa yönelik hiçbir inceleme yapılmamış, bu faturalar hakkında menfi ya da müspet bir karar oluşturulmadığını, mahkemenin, bilirkişi raporlarına dayanarak, yanılgılı bir şekilde sadece nakit yapılan ödemeleri borçtan mahsup etmiş, bunun dışında takas-mahsup def’ine konu faturaları ise ödeme olarak kabul edilmeyeceği gerekçesiyle, esasa girmeksizin, varlığı yokluğu araştırılmaksızın hesaplama dışı bırakıldığını, davalının ürünleri geç teslim ettiğini, bu hususu mail yazışmaları ile ikrar edip ve davacının müteaddit defalar üretim duruşu yaşamasına sebep olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki sözleşmenin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, davacının borcunu ödeme de temerrüde düştüğünü, Ankara BAM 27. HD’nin 2016/26 E. Ve 2017/25 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 2017/1169 E. Ve 2018/1145 K. Sayılı ilamı ile düzelterek onanmış olup, kararın da kesinleştiğini, Davacının davasını ispat edemediğini, e-maillerin tarihleri ile duruş tutanaklarının tarihleri ve fatura tarihinin birbirini tutmakta olup davacı vekili dava dilekçesinde e-mail tarihlerini belirtmediğini, e-mail tarihlerinin “11.08.2014, 14.08.2014, 25.08.2014, 23.07.2014, 12.10.2014” ve. duruş tutanaklarının tarihlerinin “02.07.2014, 19.07.2014, 13.03.2014, 12.03.2014, 12.03.2014, 13.03.2014, 13.03.2014, 11.02.2014, 11.02.2014, 12.02.2014,14.02.2014, 17.02.2014″ olduğunu, davacı tarafça müvekkilden mal alınırken herhangi bir ihtirazi kayıt konulmamış ve mallar teslim edildikten sonra haksız ve hukuka aykırı huzurdaki talepler gündeme geldiğini, faturanın malın teslimi ya da hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedi gün içerisinde düzenleneceğini, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağını, duruş faturalarının kesildiği tarihin 13/01/2015 olduğunu, davalının 2014 yılına ilişkin defterleri usulüne uygun tutulmadığını, Bu nedenle de kendi ticari defterlerine delil olarak dayanamacağını, Davacı vekilinin davalı olduğu Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasına sunduğu 17/04/2015 tarihli cevap dilekçesinin EK 2 dolu delilinde ” müvekkil ile davacı” arasında yapılan hesap mutabakatı vardır ve bu hesap mutabakatında her iki şirketin yetkililerinin imzaları olduğunu, bu mutabakatın yapıldığı tarihin 12/03/2015 tarihi olduğunu, bu mutabakat 31.12.2014 tarihi itibariyle “taraflar arasındaki alacak borç durumunu” gösterdiğini,beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, başka bir mahkemede takasa konu edilen faturalara dayalı olarak tekrar talepte bulunulup bulunulamayacağı noktasındadır.Taraflar arasında bir mal tedarik ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır.Davacı tarafça, davalının süresinde teslim yapmaması nedeniyle üretimin durması sonucu oluşan zarar kapsamında düzenlenen faturaların tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davalı tarafından Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/176 Esas sayılı dosyasında, alacağın tahsili için başlatılan takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmış ve bu davada … Ltd. Şti. Tarafından 55.825,23 TL tutarındaki duruş faturalarının karşı tarafın alacağından mahsup edildiği beyan edilmiştir. Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/176 Esas sayılı dosyasında, yapılan yargılama sonunda … Tic. Ltd. Şti. Tarafından düzenlenen 55.825,23 TL tutarındaki 12 adet e-faturanın davalı ödemesi olarak kabul edilememiştir. … Tic. Ltd. Şti. Tarafından bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş ve düzenlenen 55.825,23 TL tutarındaki duruş faturalarının mahsubunun gerektiği ileri sürülmüştür. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 18/01/2017 tarih ve 2016/26 E. – 2017/25 K. Sayılı kararı ile davalının istinafı başka sebeplerle kabul edilmiş ve ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine ise Yargıtay 15. HD’nin 26/03/2018 tarih ve 2017/1169 E.- “018/1145 K. Sayılı kararı ile davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek karar icra inkar tazminatı yönünden düzeltilerek onanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 139. Maddesine göre, iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir. Yenilik doğuran bir hak olan takasın, davadan önce ve dava sırasında ileri sürülmesi mümkün olduğu gibi, terditli olarak beyan edilmesi de takasın şarta bağlandığı anlamına gelmemektedir. Yargıtay 11. HD’nin 04.11.2014 tarih ve 3943 E., 6950 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, takas talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak ta ileri sürülmesi olanaklıdır. Takas ve mahsup birbirinden farklı kavramlardır. Mahsupta, birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış oldukları bir sözleşmeyle ortadan kaldırılmaması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf, hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinden de etkin olur. Bu niteliği ile takas, inşai bir haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def’i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK’nın 24.05.1950 gün ve 74 E, 31 K sayılı ilamı) Ayrıca takas hakkını ileri sürenin alacağı, dava edilebilir bir alacak olmalıdır. İtirazın iptali davalarında, iddia ve savunmalar genel hükümler çerçevesinde incenerek karara bağlanır. Davacı taraf, davalısı olduğu Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/176 Esas sayılı dosyasında eldeki davaya konu edilen 55.825,23 TL tutarındaki 12 adet e-faturayı takas-mahsuba konu etmiş olması ve davaya bakan mahkemeninde takas-mahsup savunmasının esasına girerek değerlendirme yaparak takas-mahsubu savunmasını yerinde bulmaması karşısında, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/176 Esas sayılı dosyasında takas mahsuba konu edilen fatura alacağının açılacak bir alacak davasında yeniden yargılama konusu yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2022