Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1011 E. 2022/989 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1011
KARAR NO: 2022/989
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI: 2018/742 Esas – 2019/733 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, matbaacılık işi ile uğraşan müvekkili ile davalı arasındaki ticari alışveriş neticesinde davalının müvekkilinden form, cepli dosya, diplomat zarf, kartvizit, karton çanta, İngilizce-Türkçe-Arapça katalog, kişisel bilgi formu, reçete, Arapça Türkçe İngilizce saç ekim kılavuzu gibi ticari mallar satın aldığını, bu mallar kendisine teslim edildiğini, karşılığında 17.03.2016 tarihli … no’lu 8.802,80 TL’lık irsaliyeli fatura kesildiğini, faturanın davalıya ulaşmasına rağmen karşılığını ödemediğinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ve davalının takibe itirazı ile takibin durduğunu, bu nedenle davalı itirazının iptaline, % 20 tazminata hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iyi niyetli olmadığını, 6102 sayılı TTK m 18/2 hükme göre sözleşmeyi yaparken gereken özeni ve dikkati göstermediğini ,müvekkilinin ortağı olduğunu söyleyen bir kişi ile sözleşme yaparak doğrudan müvekkili şirket üzerine irsaliyeli fatura düzenlediğini, müvekkilinin bu davanın gerçek davalısı olmadığını, … isimli kişinin davalı şirketin hastası olup tedavi yaptırıp parasını ödemediğini, …’ün davacı …’a gidip saç ekimi ile ilgili broşürleri bastırmak için anlaştığını ve davacı şirket sahibine kendisini, davalı şirket sahibi …’ın ortağı olarak tanıtmış olduğunu ve faturayı da (17.03.2016 tarihli ve … seri numaralı irsaliyeli fatura) kendisi henüz kuruluşunu tamamlamadığından dolayı davalı müvekkili şirket üzerine kestirdiğini, somut olayda iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı ile vergi levhasından davacının ürün satın aldığı mağazanın davalıya ait olmadığı, dava dışı üçüncü bir kişiye ait olduğunu, dava dışı … davalı şirketin çalışanlarından biri aracılığıyla dava konusu irsaliyeli faturayı, davalı şirketin muhasebe kayıtlarına sokmayı başarmışsa da bu kişiyi tespit etmeleri mümkün olmadığından ve davacının beyanı olmadan dolandırıcılığa dair olay anlatımları yetersiz kalacağından sonuç vermeyeceğini, bu davada mahkemenin bir araç olarak kullanarak verilecek bir hüküm durumunda Cumhuriyet Savcılığına yapacakları başvuru sonuç vereceğini, davacının bu aşamadan sonraki fiilleri müvekiline karşı yapılan dolandırıcılık suçunda ki neticenin tamamlanmasını sağladığından müşterek fail veya yardım eden olarak ihbar edileceğini, bu nedenlerle davanının esastan reddine ve yargılama giderleri, vekalet ücretinin karşı taraf üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Davanın fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davası olduğu, davacı takip talebinde asıl alacak yanında işlemiş faiz talebinde de bulunmuş olmakla birlikte, dosyada taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı ve ayrıca bir temerrüt ihbarına da rastlanmadığından takip tarihine kadar işlemiş faiz şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından; buna göre davacının 17/03/2016 tarihli faturaya istinaden davalıya satılan mal bedellerini talep ettiği, davalının bu yönede yapılan takibe malların kendisine teslim edilmediği ve borçlu olmadığı yönünde itiraz ettiği, dosyada malların davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin belge olmasada davacı defterlerinde alacağın kayıtlı olduğu, davalı tarafın defterlerini ibraz etmediği, malları teslim alan 3. kişinin şirket çalışanları aracılığıyla şirketin muhasebe kayıtlarına sokmayı başardığını savunduğu, ancak defter ibrazından kaçınıldığı davacının HMK 222. maddesi uyarınca davalının ticari defterlerine dayanmasına rağmen davalının ibrazdan kaçınması nedeniyle iddianın ispat edildiğinin kabulü gerekmekle, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 8.802,80 TL asıl alacağa ilişkin olarak iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine İtirazın kötüniyetli olarak yapıldığı ispatlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya 9.11.2018 tarihli duruşmanın 1 nolu celsesinde verilen kesin süreden sonra davacının delil ibrazında bulunduğunu, süresinden sonra dosyaya ibraz edilen 17.03.2016 tarihli fatura esas alınarak karar verilemeyeceğini, müvekkilinin eldeki dava açısından pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, zira müvekkilinin dava öncesi ve sonrası hiçbir zaman davacı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını, davacının somut olaydaki dava dilekçesinde münhasıran müvekkili davalının ticari defterlerine dayanmadığını, dolayısıyla müvekkilinin ticari defterlerini sunmamasının davacı lehine yorumlanarak davanın ispatlandığına dair karine oluşturmayacağını, mahkemenin salt müvekkilinin ticari defterlerini sunmamasından ötürü HMK 222. maddesinin somut uygulamasının hukuka aykırı olduğunu, zaten müvekkilinin ticari defter sunmasının eldeki dava için bir değer atfetmediğini, zira davacı ile asıl sözleşme yapan kişinin … olduğunu, bu hususta tanık …’ın beyanının bulunduğunu, hukuka aykırı şekilde tanıkların dinlenmediğini, ayrıca bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının bastığını ve teslim ettiğini ileri sürdüğü malzemelerden herhangi birinin getirtilmesini ve böylece getirtilen malzemelerden herhangi birinin üzerinde ismi yazan ticari işletme veya şirket ile davalının herhangi bir illiyet bağının olmayacağını ifade etmelerine rağmen ilk derece mahkemesinin bu hususu dikkate almadığını, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava fatura alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesinde yukarıdaki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş,davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuştur. Davaya esas İstanbul .. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … , borçlunun ….olduğu , 8.802,80 TL fatura ve 1.712,57 TL işlemiş faiz olarak toplamda 10.515,37 TL alacağın takibe konu edildiği, 17.03.2016 tarihli 8.802,80 TL tutarlı faturanın takip sebebi olarak gösterildiği, takip talebinin ekinde 17.03.2016 tarihli keşidecisi AS … , lehtarı … olan 17.03.2016 tarihli 8.802,80 TL tutarlı faturanın bulunduğu, borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında takip çıktısı ekindeki 17.03.2016 tarihli … numaralı irsaliyedeki malzemelerin saç ekimine ilişkin olduğu, diş hekimi olan müvekkili ile ilgisinin bulunmadığı sebepleriyle takibe ve fer’ilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince aldırılan 30.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda ; davacı firmanın 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin incelendiği, ticari defterlere göre davacının davalı adına keşide ettiği 8.802,80 TL tutarındaki faturanın bulunduğu, davacının davalıdan 20.05.2016 ve 30.09.2016 tarihli 13.024,00 TL tutarında çek ile tahsilat yaptığı, sonrasında ise 31.01.2018 tarihinde çekin iade edildiği, dolayısıyla davalı şirketin davacı ticari defterlerin göre 13.024,00 TL tutarında borçlu gözüktüğü, davalı şirketin mart-ağustos-eylül-aralık/2016 dönemlerine ait BA formlarının incelenmesinde davacının takibe konu ettiği faturasına ilişkin gelir idaresine bildirimde bulunulmadığı, davacının irsaliyeli fatura konusu ürünleri davalıya teslim ettiğine ilişkin herhangi bir belgenin olmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, ilk derece mahkemesince alınan mali müşavir bilirkişi raporunda davacının 2016-2017-2018 yılına ait ticari defterlerine göre davalıdan 8.802,80 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla; buna göre davacının kendi defterlerindeki tek taraflı alacak kaydının davalıdan takip konusu cari hesaptan doğan alacağının bulunduğunu kanıtlamaya yetmeyeceği, davalının ise incelemeye ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının gelir idaresine dava konusu emtiaya ilişkin bildirimde bulunmadığı, davacının delil listesinde münhasıran davalının ticari defter ve kayıtlarına dayanmadığı, bu durumda HMK’nın 222/5. maddesi uygulanamayacağı, ticari ilişkinin tanık beyanlarıyla da ispatı mümkün olmadığı ancak davalının cevap dilekçesinde açıkça; malları teslim alan 3. kişinin şirket çalışanları aracılığıyla davalı şirketin muhasebe kayıtlarına sokmayı başardığını savunduğu, davalı teslim olgusunu kabul etmekle; dolandırıcılık eyleminin sübut bulduğunu iddia etse de bu hususta suç duyurusunda bulunduğuna dair bir beyanının dosyada mevcut olmadığı, kaldı ki basiretli tacir konumundaki davalının yanında istihdam eden kişilerin eylemlerinden de sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Bu halde her ne kadar somut olayda HMK’nın 222/5. maddesi uygulanması mümkün olmasa da; davacının ticari defterlerine kaydettiği fatura konusu emtiayı karşı tarafa teslim ettiğini ispatladığı anlaşıldığından sonuç itibariyle ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 154,00 TL harcın, alınması gerekli olan 601,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 447,31‬‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.22/09/2022