Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1009
KARAR NO: 2023/219
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2019
NUMARASI: 2018/804 Esas – 2019/389 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil ile davalı 2015 yılında kurulan … Turizm ve Tic. Ltd. Şti.’nin %50’şer pay sahibi eşit hissedarları olduğunu, ortaklar şirketi müştereken temsil ve ilzam hususunda anlaştığını, müvekkil aynı zamanda “…” isimli tanınmış bir seyahat acentasmın da sahibi bulunduğundan … Turizm ve Tic. Ltd. Şti.’nin yönetim işlerini ağırlıklı olarak ortağı davalı …’ya bıraktığını, müvekkili … şirketin kuruluşunda taahhüt ettiği sermayeyi ödediğini, şirketin rutin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gereken sermayeyi tedarik ettiği halde Ocak 2017 ayında davalı tarafça kendisinden yeniden para istenmesi sebebiyle şirket defterlerini incelemek istediğini, yapılan inceleme neticesinde muhasebe kayıtlarında, banka hesaplarında ve kasada açıklar bulunduğunu ve davalı tarafından talep olunan ödemenin yapılmayacağı bilgisi verildiğini, davalı şirket ortağı, hesaplardaki açıklar nedeniyle toplantıya çağrılmış olduğu halde, toplantılara katılmaktan imtina ettiğini, nihayetinde 23 Şubat 2017 tarihinde şirkete ait, içinde şirketin mali kayıtlan ve ticari sırlarının bulunduğu 4 adet … marka dizüstü bilglsayan, hard diskleri, kredi kartı, hesap cüzdanları ve çek yaprağını alarak gittiğini, bunun üzerine Beyoğlu …. Noterliği’nin 17.03.2017 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek, davalının şirketten alarak uhdesinde tuttuğu meblağları ve şirkete ait bilgisayarlar, çekler, kıymetli evrak ve diğer tüm menkulleri iade etmesini, şirketin mutat işlerinin sekteye uğramaması için müvekkil ile iş birliği yapması istendiğini, ancak ihtarname sonuçsuz kalmış olup, davalı taraf müvekkilin aramalarına yanıt vermediği gibi, şirkete de gelmediğini ve ihtarname konusu talepleri de yerine getirmediğini, davalı taraf, Beyoğlu …. Noterllğl’nin 28 Mart 2017 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek, müvekkilimizin taleplerine olumsuz yanıt verdiğini, dava dışı şirketin … Bankasından kullandığı kredinin ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile dava dışı … LTD ŞTİ. İle kefiller davacı ve davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, dosya borcunun davacı tarafça kapatıldığını, bilahare ödenen bu meblağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takipte davalıdan kefalet hükümlerince sorumlu olduğu toplam ödemenin 1/2’sinin talep edildiğini, davalı tarafça takibe itiraz edildiği, takibin durdurulduğunu, davalı itirazlarında haksız olduğundan, itirazın iptaline, duran takibin devamına, İİK’nın 67.maddesi gereği hükmedilen rakamın %20’ından az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/484 esas numaralı dosyası ile birleştirilmesini, davanın reddi ile davacının kötü niyeti sebebi ile %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ayılı icra takibi ile … Bankası tarafından dava dışı borçlu şirket ile kefiller davacı ve davalıya karşı icra takibi yapıldığı, yapılan icra takibi sırasında davacı tarafından toplam 72.235.50-TL ödeme yapıldığı, taraflar arasında icra takibine konu sözleşme incelendiğinde, takip alacaklısı ile borçlu şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı taraf ile davalı tarafın kefil olarak sözleşmede imzalarının bulunduğu, TBK’nın 587. maddesinde birlikte kefilin hükümlerinin düzenlendiği, buna göre birlikte kefil borcun tamamından borçlu ile birlikte sorunlu olduğu, kefillerden birinin yaptığı ödemeyi payından fazla ise diğer kefilden rücu etme hakkına sahip olduğu dikkate alındığında, kefil sıfatıyla davacı tarafından icra takip dosyasında 72.235.50-TL ödeme yapılmış olması nedeniyle, yapılan bu ödemeden diğer kefile davacının rücu edebileceği dikkate alınarak, davanın kabulü ile 36.117,75 TL yönünden itirazın iptaline, bu miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 7.223,55 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların … Turizm Ltd. Şti üzerinde %50 – %50 ortaklıklarının bulunduğunu, müvekkilinin davacı tarafa şahsi herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin ortaklar hesabına davacı taraftan çok daha fazla bir miktarı aktarmış durumda olduğunu, davacı tarafın aynı yönde ve aynı nitelikte İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/484 Esas numaralı dosyası ile tazminat talepli dosya açmış olduğunu, işbu dosyanın hala derdest olduğunu, aynı yönde ve aynı nitelikte olan işbu iki davanın birleştirilmesi gerektiği yönündeki taleplerinin mahkemece cevapsız bırakıldığını, işbu dosyanın incelenmeksizin karara çıkarıldığını, söz konusu davanın temelinin şirkete ait bir kredi kartının ödemesinin davacı tarafça yapılmış olması sebebi ile icra dosyası aracılığı ile müvekkile rücu edilmesinden ibaret olduğunu, şirket hesapları ve şirket kartları üzerinde yapılan harcamaların tamamının şirkete ait harcamalar olduğunu, bu durumun şirket kayıtlarında da mevcut bulunduğunu, davacı tarafın işbu kart ekstresini ödemiş olmasının müvekkilinin bu harcamalardan bizzat sorumlu olduğu anlamına gelemeyeceğini, söz konusu şirketin bir sermaye şirketi olduğunu, eğer ortaklardan biri gerekli bir harcama yapacak olursa bu harcamasını öncelikle şirket kasasından talep etmek durumunda olduğunu, ayrıca davaya konu takip dosyası incelendiği takdirde davacı tarafın ödemiş olduğu bedel olan 72.235,00 TL civarında bir miktarın tamamını icra takibine konu yapmış olduğunu, bu talebinin en başından itibari ile haksız olduğunun farkındalığı ile davayı açarken dava bedelini 36.117,75 TL olarak gösterdiğini, yani anlaşılacağı üzere mahkemece kabul edilen 36.117,75 TL bedelli alacağın müvekkili aleyhine ödenmesi kararının haklı olsaydı dahi işbu alacak likit olmamasından dolayı bu alacak yönünden müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olamayacağını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan işbu davanın reddi gerekmekteyken kabulüne karar verilmesinin kendilerince anlaşılamadığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının bozulmasını, davanın reddi ile davacının kötü niyeti sebebi ile aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı … 2015 yılında kurulan … Turizm ve Tic. Ltd. Şti.’nin %50’şer pay sahibi ile eşit hissedarlar olduğunu, ortakların şirketi müştereken temsil ve ilzam hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin aynı zamanda “…” isimli tanınmış bir seyahat acentasının da sahibi olduğunu, bu sebeple … Turizm ve Tic. Ltd. Şti.’nin yönetim işlerini ağırlıklı olarak ortağı davalı …’ya bıraktığını, müvekkilinin ve davalı, ortağı bulundukları … Turizm ve Ticaret Ltd.Şti. için … Bankası A.Ş. ile genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza atmış olduğunu, müvekkilinin müteselsil kefil sıfatı ile borçlu bulunduğu icra dosyasına 28/07/2017 tarihinde 72.235,50 TL olarak icra borcunun tamamını ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin bu kefalet sebebi ile icraya ödemek zorunda kaldığı borcun yarısını diğer müteselsil kefil davalı …’dan birlikte kefillerin birbirlerine rücu hakkına dayanarak istemekte olduğunu, belirtilen sebeplerden dolayı davalı borçlunun yapmış olduğu itirazlarında haksız olduğunu, bu sebeple davalı tarafın istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; dava dışı … Turizm ve Ticaret Ltd. Şti’nin yine dava dışı … Bankasından kullanmış olduğu krediye kredi borçlusu ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalı ile birlikte kefil olan davacının davalı bankaya icra tehdidi ile ödemiş olduğu bedelin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece dosyaya toplanan deliller ile tarafların kefalet borcundan 1/2 oranında sorumluluğu bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı ve davalının dava dışı … Turizm ve Ticaret Ltd. Şti’nin … Bankasından kullanmış olduğu ticari kredilerine birlikte müşterek ve müteselsil kefil oldukları banka ile yapmış oldukları kefalet sözleşmeleri ile tespit edilmiştir. Davacının asıl borçlunun borcu ödememesi üzerine dava dışı bankaca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte dosya borcu olan toplam 72.235,50 TL’yi 28/07/2017 tarihinde icra dosyasına yatırmış olduğu, dosya kapsamındaki dekonttan anlaşılmaktadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 587.maddesi:”Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur. Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte daha önce veya aynı zamanda müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye’de takip edilebilen bütün kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkça, kendi payından fazlasını ödemekten kaçınabilir. Bir kefil, bu hakkı, diğer kefillerin kendi paylarını ödemiş veya ayni güvence sağlamış olmaları durumunda da kullanabilir. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Bu hak, borçluya rücudan önce de kullanılabilir.Alacaklı, kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.Birbirlerinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça, diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir.” Yine aynı kanunun 167. Maddesine göre de ; “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” düzenlemeleri mevcuttur. Somut olayda: gerek dava dışı asıl borçlu ve gerekse iş bu davanın tarafları olan kefiller, …A.Ş’den TBK 587 maddesi gereğince alınan kredi nedeniyle müşterek borçlu ve müteselsil kefil durumunda olduklarından, kendi payından fazla ödeme yapan kefilin, diğer birlikte kefile, halefiyet yolu ile rücu hakkı bulunmaktadır. (Yargıtay 11 HD. 2016/13 E. 2016/2004 K, Yargıtay19 HD. 2015/7112 E. 2015/12623 K, 13. H.D. 2015/41682 E- 2017/4162K, sayılı ilamları ) Öte yandan davacının davalıya TBK m.597 gereğince ihbar yükümlülüğü bulunmamaktadır, zira kefilin bu yükümlülüğü asıl borçluya karşıdır.Davalı tarafça kendisinin asıl borçlu olan ve davacı ve davalının %50 hisse ile ortak oldukları … Turizm ve Ticaret Ltd. Şti’ne kendisinin şirket ortaklar hesabında davacıdan daha çok bir miktarı aktarmış olduğu yolundaki savunması eldeki davada takas veya mahsup edilebilecek bir iddia değildir. Yine davalının; davacı tarafından İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan ve derdest bulunan şirket müdürünün azli, kayyım atanması ve davalı …’nun kötü yönetimi ve haksız fiilleri neticesinde TTK 555 maddesi uyarınca … Turizm ve Ticaret Ltd. Şti’nin uğradığı zararın tahsilini isteyen davanın eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede her iki davanın konularının farklı olduğu anlaşılmakla mahkemece TBK 167 ve 587.maddelerine uygun olarak kefillerin alacaklıya yapılan ifada birbirlerine karşı eşit oranda sorumlu oldukları kabul edilerek davacının kendi payından fazla yaptığı ödeme yönünden itirazın iptaline ve takibe konu kefalete ilişkin ödeme likit ve bilinebilir olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2467,20 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 606,80 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 1860,40 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/03/2023