Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1007 E. 2021/1610 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1007
KARAR NO: 2021/1610
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2017/1002 Esas – 2019/580 Karar
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında 19/02/2014 tarihinde imzalanan 600.000,00-TL genel kredi sözleşmesi kapsamında, 60 ay eşit taksitle ödemek üzere 325.000,00-TL ticari kredi kullanıldığını, müvekkilinin 20/03/2015 tarihinde krediyi erken kapatma talebini bankaya ilettiğini, davalı banka cevabı yazısında, 20/03/2015 tarihi itibariyle 274.325,20-TL anapara, 21.366,00-TL erken kapama maliyeti ile toplam 295.691,20-TL’yi müvekkilden talep ettiğini, müvekkilin de işleyen faiz baskısı bankanın bu miktarı almadan krediyi kapatmayacağına ilişkin beyanı yüzünden maalesef istenilen …, faiz, havale, komisyon adı altında birden çok alacak kalemini erken kapama masrafı adı altında 03/04/2015 tarihinde ödemek zorunda kalmış olduğunu, davalı bankanın müvekkilden talep ve tahsil ettiği miktarı sözleşme madde 11’deki düzenlemeye dayandırmakta olduğunu, ancak bu düzenlenmenin genel işlem koşullarına dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, sözleşme hükmünü kabul etmemekle beraber bir masraf alnması söz konusu olacaksa sözleşmde bir oran gösterilmediğinden bu oranın %2 olması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 18.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, talebini 9.276,96 TL artırarak 10.276,96 TL’ye hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili, müvekkili bankanın sözleşme gereği, erken ödeme komisyonu talep etme hakkının bulunduğunu, tahsil edien tutarın da sözleşmeye uygun ve makul olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve beimsenen bilirkişi raporu sonucunda, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde yer verilen erken ödemeye dair düzenlemenin erken ifa halinde her iki tarafın menfaatlerini korumaya yönelik bir düzenleme olduğundan genel işlem şartı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ancak, sözleşmenin anılan hükmü uyarınca davalı bankanın erken ödeme nedeniyle bir miktar komisyon talep edebileceği belirtilmiş ise de bu komisyonun hangi oranlarda alınacağı veya hesap şekline dair bir düzenlemeye yer verilmediği, diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun erken ödenmesi halinde aldıkları erken ödeme komisyonu oranları sorulmak suretiyle davalı banka tarafından tahsil edilen ücretin fahiş olup olmadığı, işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, buna göre, kredinin vadesi, kalan süresi nazara alınarak faiz oranı değişim riskinin, kalan sürenin uzunluğu ile orantılı olacağı düşüncesiyle erken kapama komisyonu oranının %4.25 olarak belirlenmesinin eldeki uyuşmazlığa uygun olduğu, davalı bankanın ise %7,8 nispeti oranı üzerinden erken kapama komisyonu tahsil ettiği, %4.25 oranının üzerinde tahsil edilen tutarın 10.276,96-TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmede erken kapama komisyonu oranı konusunda sabit bir oran belirtilmediğini ve fakat kredinin kapatıldığı tarihteki duruma göre yapılan hesaplamaya göre, tahsil edilen erken kapama komisyonunun hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, hükme esas alınan rapora itirazların dikkate alınmadığını, ortalama oranın tespitinde, diğer benzer dava dosyalarında yazılan yazı cevaplarının baz alındığını, davacının dava konusu erken kapama maliyetini müvekkil banka ile mutabık kalarak ve herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında alınmış bulunan erken kapama komisyonunun tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı bankadan kullandığı kredi kapsamında haksız olarak ve fahiş miktarda erken kapama komisyonu adı altında tahsilat yapıldığını, erken kapama komisyonu ile ilgili sözleşme hükmünün genel işlem şartlarına aykırı olduğundan hükümsüz olduğunu iddia ederek haksız kesintinin iadesini istemiş, davalı banka ise, uygulamanın sözleşme ve bankacılık mevzuatına uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, erken kapama komisyonu olarak yapılan tahsilatın sözleşme koşullarına ve bankacılık teamüllerine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olup, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği belirtilmiştir. Erken kapama maliyet tutarının hesabı, söz konusu kredinin kullandırım tarihi, kredinin vadesi, kredi tutarı, erken kapama tarihinden kredinin vade bitimine kadar kalan bakiye süresi, kredin erken kapama tutarı, piyasa koşulları ve benzeri bir çok etkene göre yapılmakta olup, her kredinin kapatıldığı tarihteki piyasa koşullarına göre yaratacağı maliyet farklı olduğundan erken kapama halinde her kredi türü için ayrı olarak erken kapama oranı belirlenmektedir. Taraflar arasında akdedilen 19/02/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinin “Erken Ödeme” başlıklı 11. maddesinde; “Erken ödeme Banka’nın mutabık kalması halinde erken ödeme, taksit vadelerinden birinde ve ödeme vadesinde işlemiş faizin ve kalan ana paranın, Banka’nın o gün itibari ile katlanmak zorunda kalacağı maliyetler çerçevesinde belirleyeceği miktarda bir erken kapatma ücreti ile erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu gibi mali yükümlülüklerin nakden ve defaten ödenmesi kaydıyla mümkündür. Banka’nın erken ödeme tarihi ile vade tarihi arasındaki süre için, erken ödeme sebebiyle Bankanın mahrum kalacağı ilgili kredi faiz oranı üzerinden hesaplanmış faiz tutarını da talep hakkı saklıdır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Buna göre, anılan sözleşme hükmünde, erken kapama komisyon ücreti için maktu bir tutar ve/veya oran gösterilmediği gibi davalı bankaca TCMB. bildirilen ücret ve komisyon tarifesinde, erken kapama komisyonu konusunda bir oran ilan edilmediği belirtilmiştir. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı). Hal böyle olmakla beraber, somut olayda, davalı banka tarafından davacıya 04.02.2014 tarihi itibariyle %14,88 faiz oranı ile 60 ay vadeli 325.000 TL taksitli ticari kredi kullandırıldığı, davacının kullanmış olduğu bu krediyi erken ödeyerek kapatmak istediğini davalı bankaya 20.03.2015 tarihinde ilettiği, bunun üzerine davalı bankanın cevabı yazısında, kredi borcunun erken kapatılması durumunda, sözleşmenin 11. madde hükmü gereği, 21.366 TL erken kapama maliyetinin doğduğu, 20.03.2015 tarihi itibari ile 274.325,20 TL ana paraya ilaveten 21.366 TL erken kapama maliyeti ile birlikte toplam kredi kapama tutarının 295.691,20 TL olduğu belirtildiği, kabul edilen bu tutarlar üzerinden kredinin kapatılmasının istenmek zorunda kalındığı davacının da kabulünde olup, herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın” banka hesabına erken kapama bedelinin yatırıldığı, daha sonradan, kredinin bakiye ana para tutarı ve erken kapama maliyeti 03.04.2015 tarihinde davacının davalı banka nezdinde hesabından tahsil edilmek suretiyle kredi borcunun kapatıldığı anlaşılmaktadır. TBK m. 78/1 “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Buna göre, somut olayda, ispat yükü davacıda olup, hataen ödeme yaptığını kanıtlamakla yükümlüdür. Başka bir ifadeyle, davacının iş bu tutarı geri isteyebilmesi için bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerekmektedir. Davacı ise; işbu tutarı bilerek ve isteyerek kendisine bildirilen tutarda ödemiş olduğundan ve gerek ödeme gerekse de tahsilat sırasında tutarla ilgili herhangi bir ihtirazi kaydı olmadığından davacının söz konusu tutarı geri istemesi mümkün değildir. Ayrıca, kendisine bildirilen tutarı bilgisi dahilinde hesaba yatıran davacının TBK m. 78 hükmünde yer aldığı üzere kendisini “borçlu sanarak” ödeme yapması gibi bir husustan söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durumda, yukarıda yapılan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar tesisi doğru olmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,1-Davanın REDDİNE, 2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile kalan bakiye 30,10 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-HMK 333. md. uyarınca davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde taraflara iadesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı tarafından yatırılan 176.00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 62,7 TL olmak üzere toplam 184 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021