Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1004 E. 2022/1016 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1004
KARAR NO: 2022/1016
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2015/365 Esas – 2018/985 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2022
Taraflar arasındaki Menfi Tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, yapılan takibe ilişkin ödeme emrinde borçluya gönderilen senet fotokopilerinden de açıkça görülüp anlaşılacağı üzere senedin miktar kısmında oynama yapılarak 2.525,00 TL tutarındaki senetin kötü niyetli olarak ve suç işlenilerek arttırılarak 72.525,00 TL’ye çıkarıldığını, müvekkilinin, davalı şirkete mal alabilmek için senet verdiğini, fakat, malzemelerini teslim alamadığı gibi davalı tarafa vermiş olduğu senedin davalı tarafça oynama yapılarak 72.525,00 TL’ye çıkartılarak kötü niyetle takibe konu edildiğini, müvekkilinin davalı firmadan herhangi bir mal alışverişi yapmadığını, bu sebeple ne senet miktarı kadar ne de artırılan bedel kadar davalı firmaya borcunun olmadığını, senette gerçekleştirilen tahrifattan dolayı sanıklar aleyhine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile açmış olduğu takibin iptali ile davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirketle ticari bir ilişki içerisinde bulunduğunun cevap dilekçe ekinde ibraz edilen fatura ve cari hesap dökümlerinden anlaşıldığını, davacının müvekkili firmadan muhtelif tarihlerde … San. Tic. Ltd. Şti. isimli iki şirket adına mallar aldığını ve bir kısım borcu karşılığında takibe konu bonoları tanzim ederek müvekkili şirkete verdiğini, faturaların bu iki firmaya kesildiğini, malları ise bu şirketler adına davacının teslim aldığını, davacının bu şirketlerle kayıt üzerinde nasıl bir ilişkisinin olduğunun bilinmediğini, ancak müvekkili şirketin bu iki şirkete vadeli mal vermek istemediği için davacının kendi bonolarını vererek mal aldığını, müvekkili şirketin mal teslim ettiği kişiden bonoları aldığını, muhtemelen davacının ya bu şirketlerin gayri resmi ortağı veya başka şekilde bu şirketlerle ilişkisi olan birisi olduğunu, 2013 ve 2014 yıllarında muhtelif faturaların kesildiğini, gerek davacıdan gerekse ilgili firmalardan herhangi bir itiraz gelmediğini, davacı tarafından müvekkili şirketten alınan mallara karşılık düzenlenen faturaların icra takibine konu edilen senetlerdeki bedelin çok daha üzerinde olduğunu, bu durumun borçlu ile müvekkili şirketin 2013-2014 yılı içerisinde sürekli olarak alım-satım ilişkisi olduğunu gösterdiğini savunarak davanın reddine, davacının takibe haksız ve kötü niyetli itiraz ettiğinden alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda,” dava konusu senet üzerinde yapılan grafolojik bilirkişi incelemeleri ve davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ticari ilişkiye ilişkin olarak mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla yapılan incelemeye göre ve davacı tarafça davalı şirkete keşide edilen senetler ve davacının imzasını taşıyan dosyaya sunulu fatura örneklerinin birlikte değerlendirilmesinde; faturalarda yer alan miktarların 5.624,42-5.200,00 – 7.020,07-2.673,48-TL gibi düşük miktarlarda olması, faturalarda yer alan imzaların davalı tarafça inkar edilmemesi karşısında ve davalı tarafça davacı tarafa mal tesliminin gerçekleştirildiği, fatura içerikleri ve Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında yer alan tespitler dikkate alındığında davacının davalıya takip konusu borç kadar borçlu olmadığı değerlendirilmiş, grafolog bilirkişilerin değerlendirmelerine göre dava konusu senedin miktarının 2.525,00 iken rakamların başına (7) rakamı eklenmek suretiyle 70.000,00 TL kadar bir alacak oluşturulduğu… Taraflar arasında ticari ilişki mevcut olmakla, adına hareket ettiği tespit edilen şirketlerin davalı şirkete, ticari defter incelemesine göre borçlu olduğu tespit edildiğinden, davacının lehine kötüniyet tazminatı verilmesi hususunda tam bir kanaate varılamadığı” gerekçeleriyle Davacının davasının kısmen kabulü ile; 29/10/2013 keşide tarihli 10.11.2013 vadeli 72.575,00-TL miktarlı senet dolayısıyla, senet bedelinin 70.000,00-TL kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin 70.000,00-TL lik asıl alacak ve bu miktarın faizi kadar olan kısmının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davacının, müvekkilden malları teslim aldığı bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini, davacının … San. Ltd. Şti ile … San. Tic. Ltd. Şti. isimli iki şirket adına mal aldığını ve borcunun bir kısmı karşılığında takibe konu bonoları tanzim ederek verdiğini, faturaların bu iki şirkete kesildiğini, malları ise bu şirketler adına hareket eden davacı-borçlu … – imza mukabilinde- teslim aldığını, 2013 ve 2014 yıllarında muhtelif faturalar kesidiğini, gerek davacı-borçludan, gerekse ilgili firmalardan herhangi bir itiraz gelmediğini, davacının, senedin tanzim tarihinden kısa bir süre sonra … San. Tic. Ltd. Şti.’nde çalışmaya başladığını, 26.01.2017 Tarihli bilirkişi raporunun 8. sayfasında; “…faturaların üst tarafının imzalanarak açık fatura olarak düzenlenmiş olduğu, Teslim alan kısmında … isim ve imzasının olduğu, bu yönüyle davalı -alacaklı- yanın bonoyu talil ettiği ve mal ve hizmet bedeline karşılık bononun düzenlendiğine ispatlar nitelikte olduğu” belirtildiğini, devamında da bu yönde Yargıtay kararlarından da alıntılar yapıldığını, davacının, adına hareket ederek mal aldığı şirketlerin borcu çok daha fazla olduğunu, Davacının faturalarda teslim alma imzası olmasına rağmen herhangi bir mal alışverişi yapmadığı ve hiç borcu olmadığı iddialarının haksız ve kötü niyetli olduğunu,Senetlerin birinin 2013 yılı Ekim ayında, diğeri ise 2014 yılı Şubat ayında düzenlendiğini, davacının hiç mal almadığı halde 4 ay arayla iki senet verdiğini iddia etmesinin hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu, malzeme teslim edilmeden bedelinin tamamının ödenmesinin söz konusu olamayacağını,Takibe konu her iki bono hakkında dava açıldığını, ancak herhangi bir mal alışverişi yapmadığını iddia eden davacının 7.200 TL bedelli diğer bono hakkında hiçbir açıklama yapmadığını, hiçbir iddia ileri sürmediğini,Bonodaki yazıyla/harflerle gösterilen borç miktarının tek seferde yazıldığı raporlarla tespit edildiğini, senet bedelinin yazı/harf ile gösterilen bölümünün tek seferde yazılmış olması ve hiçbir tahrifat bulunmamasının, sahtecilik olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, Bilirkişi raporunda faturalarda yer alan imzaların davalı tarafça inkar edilmemesi karşısında ve davalı tarafça davacı tarafa mal tesliminin gerçekleştirildiğinin belirtildiğini, -Kararın, TTK 778/2-c atfıyla 676/1. maddeye göre, “hem yazı hem de rakamla gösterilen iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur” hükmüne aykırı olduğunu,Davacının, adına hareket ederek mal aldığı şirketlerin borcunun senet bedelinden çok daha fazla olduğu hususu gözönünde bulundurulduğunda da, tahrifat bulunmayan yazı ile yazılan kısma itibar edilmesi gerektiğini, aksi yöndeki kabulün aşırı şekilcilik olup, ağır hak kaybına neden olacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, senede dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle senet bedelinin tahrif edildiği iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, senette tahrifat olup olmadığı, davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasındadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. Grafoloji ve Sahteçilik Uzmanı bilirkişi raporunda; inceleme konusu senet üzerinde rakam bölümünde 72.525.00 olduğu, bu rakamlarda baş tarafta 7 rakamının mürekkep renk tonu itibariyle kendisinden sonra gelen rakamlara benzerlik gösterdiği görülmekle birlikte 7 rakamının orta yatay çizgisinin 1. tone olması gerekirken 2 adet yatay paralel çizginin mevcut olduğu, bu 7 rakamının üst yatay çizgisi ve düşey çizgisinin konum fulaj izi ebat bakımından kendisinden sonra gelen rakamlardan farklı olduğu, dolasıyla miktarın ilk düzenlemede 2.525.00 şeklinde yazılıp, baş tarafına çift yatay çizgiden oluşan tahdit işareti ile kapatılmış iken, sonradan tahdit işareti üzerine yakın fiziki evsafta kalemle 7 rakamı oluşturularak mevcut durumuna getirildiği, ayrıca miktar yazılarının önceden boş bırakılan alana bir defada yazılmış olduğunu mütalaa etmiştir. ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge inceleme Şubesi raporunda; İnceleme konusu senette miktarın rakamla belirtildiği bölümün onbinler basamağında yer alan “7” rakamını kendisinden sonra gelen rakamlardan konum, ebat, satır hizası ve kalem baskı derecesi bakımından farklılıklar gösterdiği saptandığından söz konusu “7” rakamının bulunduğu konuma benzer fiziki evsafta kalem ile sonradan ilave edilmiş olduğu, senette miktarın yazı ile belirtildiği bölümün bir seferde yazılmış olduğunu mütalaa etmiştir. Mali müşavir bilirkişi raporunda; davalının sunduğu dava dışı firmalar adına düzenlenmiş faturaların irsaliyeli faturu olduğu, faturaların üst tarafının irmzalanarak açık fatura olarak düzenlenmiş olduğu, teslim alan kısmında … isim ve imzasının olduğu, bu yönüyle davalı -alacaklının anın bonoyu talil cttiği ve mal ve hizmet bedeline karşılık bononun düzenlendiğine ispatlar nitelikte olduğu,… 29.10.2013 düzenlenme tarihli 10.11.2013 ödeme tarihli 72.525,00 TL veya 2.525,00.-TL bedelli senedin de dava dişi firma hesap kayıtlarında olmadığı mütalaa edilmiştir. Tüm raporlar ışığında yapılan değerlendirmede, davaya konu senedin dava dışı şirket kayıtlarında yer almadığı, dava ve takip konusu senet üzerinde tahrifat yapıldığı, senedin başlangıçta 2.525, 00 TL olarak düzenlenmişken sonrasında (7) rakamı eklenmek suretiyle senet bedelinin 72.525,00 TL yapıldığı hususunun bilirkişi raporuyla tespit olunmuştur. 6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile, bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK’nın 676. maddesine göre, bono bedelinin hem yazı hem de rakamla gösterilmesi ve her iki bedel arasında fark bulunması halinde yazı ile gösterilen bedelin üstün tutulacağı belirtilmiş olup, bu kural senet bedelinde tahrifat yapılmaması halinde uygulanabileceği, tahrifat durumunda ise, senedin tahrifat yapılmadan önceki bedelinin geçerli olacağı gözetildiğinde davacının 2.525, 00 TL borçlu olarak kabul edilmesinde ve bakiye kısım için davacının borçlu olmadığına dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.239,40 TL harcın, alınması gerekli olan 4.781,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.542,30 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/09/2022