Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/925 E. 2023/1196 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/925
KARAR NO: 2023/1196
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/02/2022
NUMARASI: 2016/250 Esas- 2022/134 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar murisinin kullandığı aracın karıştığı kaza sonucu müvekkili …’ın %20; …’nin de %10 iş gücü kaybına uğradığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi ve her bir davacı için ayrı ayrı 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davacı …’a 08/08/2014 tarihinde 40.805,36 TL ve 02/03/2015 tarihinde Sigorta Tahkim kararı ile 17.651 ödeme yapıldığını, yapılan ödemeler ile müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, sigortalı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … mirasçıları cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın tek kusurlu olduğuna ilişkin beyanlarını, davacıların maluliyet ve iddia edilen gelir durumlarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini istemişlerdir. İlk derece mahkemesince; davacı …’ın maddi tazminat talebinin kesin hüküm nedeniyle usulden reddine, davacı …’nin maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 563,30 TL geçici iş görmezlik tazminatının davalı … AŞ yönünden sigortanın kısmi ödeme yaptığı 08/08/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 26/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı … ’ye verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kabulü ile; 20.000 TL manevi tazminatın 26/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …, … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, davacı …’nin manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 10.000 TL manevi tazminatın 26/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, …, … ve …’dan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili; tahkim sürecinde alınan bilirkişi raporlarının tümünün hatalı olduğunu, müvekkilinin 2.000 TL ücretle çalışmış olmasına rağmen hesaplamaların asgari ücret üzerinden yapıldığını, bunun yanında müvekkili …’ın iş göremezlik oranı %21 (Yargılama aşamasında alınan Adli Tıp Raporuna göre) olmasına rağmen daha az oran ile hesaplama yapıldığını, Sigorta Tahkim Komisyonu kararının kesin hüküm teşkil edeceği kabul edilse dahi bu durumun bakiye alacaklar için geçerli olmadığını, müvekkilinin bakiye ömrünün eksik ve hatalı hesaplandığını, bakiye ömür hesaplamasında güncel TRH 2010 yaşam tablosu kullanıldığını, ancak kaza tarihinde 36 yaşında olan müvekkilin bakiye ömrünün 30 yıl olduğunun tespit edildiğini, TRH 2010 yaşam tablosu incelendiğinde 36 yaşında bir erkeğin bakiye ömrünün 30 yıl değil, 38,72 yıl olduğunun görüleceğini, bilirkişi tazminat hesabına temel teşkil edecek iki unsurda da açık ve bariz hatalar yapıldığını, bilirkişi raporuna iki taraf itiraz etmiş olmasına ve raporun hatalı tanzim edildiği açıkça belli olmasına rağmen itirazları karşılar mahiyette ek rapor alınmadığını belirterek; Davalı … vekili; asli ve tek kusurlu olan tarafın davacı olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, müteveffanın maaşı, kazanç durumu, destek payları süresi ve aktif kazanç hesabında, davacıların lehine olarak hesaplama hatası ve yanlışlıklar yapıldığını, ayrıca dosyada müteveffanın, davaya konu kazadaki kusur oranına ilişkin tekrar kusur raporu alınması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulunun 08/06/2020 tarihli raporunda davacının Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %0 (yüzdesıfır) olduğunun tespit edilmiş olmasına rağmen Yerel Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ifade ederek; Davalı … Sigorta Şirketi vekili ise; Davalı müvekkili şirket lehine, reddedilen kısım üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, müvekkili şirket lehine davacı … yönünden reddedilen 88.862,20 TL’ye, … yönünden reddedilen 4.436,70 TL’ye denk gelecek nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı … vekilinin istinaf talepleri yönünden: Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasının incelemesinde; davacı … yönünden 09/10/2014 tarihinde yapılan başvuru üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 09/01/2015 – K -2015/2010 tarih- sayılı kararıyla talebin kısmen kabulüne 14.741,00 TL maddi tazminatının 02/09/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta AŞ’den tahsiline karar verildiği, ilgili kararın taraflara tebliğ edildiği ve davacı tarafça itiraz yoluna başvurulmaması üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı … yönünden açılan davanın, HMK’nin 114/i maddesinde belirtilen “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindeki dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir. Davalılar … mirasçıları vekilinin istinaf talepleri yönünden: Maddi tazminata ilişkin itirazları: İlk Derece Mahkemesince; “1-Davacı …’ın maddi trazminat talebinin kesin hüküm nedeniyle reddine, 2- Davacı …’nın maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 563,30 TL’nin dava tarihi olan 08/08/20140 tarihinden itibaren, davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair miktar yönünden reddine,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nin 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nin ek 1. maddesinin 1. fıkrasında; “HMK’nin 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nin 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2022 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 8.000 TL dir.Somut uyuşmazlıkta, davacının kabul edilen talebi 563,30 TL olup kararın verildiği 2022 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davalı tarafın İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nin 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur.
Manevi tazminata ilişkin itirazları; Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nin 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun ve yeterli olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davalılar vekilinin istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davalı vekilinin davacı … yönünden itirazları; HMK’nin 114/ı maddesi gereğince ‘aynı davanın daha önce kesin hükme bağlanması’ dava şartı olarak belirlenmiş ve HMK’nin 115/2. maddesinde de davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği açıklanmıştır. Hal böyle olunca, davacı …’ın başvurusu üzerine verilen Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 09/01/2015 – K -2015/2010 tarih- sayılı kararı işbu davada kesin hüküm niteliğindedir. Bu itibarla, davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi ve maktu vekalet ücreti belirlenmesi isabetli olup davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin davacı … yönünden itirazları incelendiğinde; Yukarıda açıklandığı üzere, yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2022 yılı için HMK’nin 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 8.000 TL olup davacı … yönünden dava değeri 5.000 TL’dir. Adı geçen davacı bakımından davanın reddedilen kısmı kararın verildiği 2022 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Bu durumda asıl dava değerinin ferii niteliğindeki vekalet ücreti bakımından davalının HMK’nin 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı reddine,2-Davacı vekili ile davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,80 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,1‬0 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 2.049,3‬0 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 511,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.637,6‬0 TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,5-Davalı … Şirketinin istinaf incelemesi esastan yapılmadığından, istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar harcının istek halinde mahkemesince yatırana iadesine,6-İstinafa başvuran tarafların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 8-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/9/2023