Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/91 E. 2023/907 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/91
KARAR NO: 2023/907
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/03/2022
NUMARASI: 2021/324 (E) – 2022/194 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, 10/06/2020 tarihinde, davacıların oğlu olan …’ın malik ve sürücüsü olduğu davalıya trafik sigortasıyla sigortalı bulunan … plakalı aracıyla tek taraflı kaza yaparak vefat ettiğini belirterek belirsiz alacak davası şeklinde destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. Davalı vekili, rizikonun teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, sürücü desteğin sevk ve idaresindeki araçla 10/06/2020 tarihinde kusurlu olarak yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında vefatı nedeni ile davacı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri talebine konu eldeki davada, kaza yapan araca ilişkin poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 05/02/2020-05/02/2021 tarihleri olup, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamının 01/06/2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 05/02/2020 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenmesi gerektiği ve sözü geçen genel şartlara göre, kusuruyla kendi ölümüne neden olan sürücü murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatının sigorta teminatı kapsamı dışında bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yargıtay’ın geçmişteki ve 2011 yılından başlayarak 26 Nisan 2016 tarihinde yapılan kanun değişikliğine kadar yerleşik hale gelen kararlarına göre, işleten ve sürücü yakınlarının trafik sigortası genel şartları bakımından üçüncü kişi sayıldıklarını, her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu hususu, 26 Nisan 2016 tarihinde yapılan değişiklikle kanun maddesi haline getirilerek, genel şartlarda yer alan A.6. maddesi ile destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminat talepleri teminat dışında kalan haller olarak sayılmışsa da; Anayasa Mahkemesinin, 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 17.07.2020 tarihli ve E: 2019/40, K: 2020/40 Sayılı Kararı ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, “trafik sigortasına dair tazminatların genel şartlara göre belirlenmesine ilişkin” hükümlerin iptal edildiğini ve somut olayda uygulanamayacağını, sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlerinin de kanunun yürürlük tarihinden önce gerçekleşen davaya konu kazada uygulanamayacağını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davacının desteği olan …’ın sevk ve idaresindeki davalıya trafik sigortasıyla sigortalı bulunan … plaka sayılı araç ile karışmış olduğu tek taraflı trafik kazasında vefat etmiş olmasından kaynaklı oluşan destekten yoksun kalma zararının davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir. Aracın maliki ve işleteni kazada vefat eden destek şahsı olan …’tır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir.Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözü geçen genel şartlar C.11 maddesine göre, genel şartlar, yürürlük tarihi olan 01/06/2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır. 10/06/2020 tarihinde kaza yapan araca ilişkin trafik sigorta poliçesinin başlangıç tarihinin, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarından sonraki bir tarih olması münasebetiyle davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kapsamının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenmesi gerekmektedir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesi ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Eldeki davada ise, sigortalı araç sürücüsü olan desteğin üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.Yine, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, asli kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmamaktadır.(Yargıtay 17. HD 2021/7540 Esas – 2022/116 Karar sayılı kararı ile benzer nitelikteki kararları ve ayrıca HGK’nın 20/04/2021 tarih, 2020/17-191 Esas ve 2021/514 Karar sayılı ilamı) Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 tarihli ve E.: 2019/40, K.: 2020/40 sayılı Kararı ile 2918 sayılı 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olmasının, uyuşmazlığın çözümüne etki eder bir yanının bulunmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 26/05/2023