Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/468 E. 2023/1009 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2023/468
Karar No: 2023/1009
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 18/07/2022
Numarası: 2022/631 (E) 2022/712 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 22/06/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizce; davalılar … ve … hakkında, davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından, bu davalılar aleyhine açılan dava tefrik edilerek yargılamaya devam edilmesi, davalı … AŞ yönünden ise zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olmayan davalı gerçek kişiler yönünden de yazılı şekilde usulden red kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda işlem yapılarak davalı … AŞ aleyhine açılan dava tefrik edilerek yukardaki esasa kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilerek davacı tarafça açılan davanın arabuluculuk dava şartının yokluğu nedeni ile HMK.’nın 114/2. ve 7155 Sayılı Kanunun 20. ve 23. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davanın ilk açıldığı sırada Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ikame edilmiş olması sebebiyle zorunlu arabuluculuğa tabi bir dava dosyası olmadığı düşünüldüğünden arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açıldığını, görevsizlik kararı üzerine arabulucuya başvurduklarını ve arabuluculuk başvurusu gerçekleşmiş olmasına rağmen yok muamelesi yapıldığını, mahkemece dosyanın tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedildiğini ancak taraflara hiç bir tebligat çıkarılmadığını, buna rağmen davalı … lehine vekalet ücreti takdir edildiğini, nitekim kararda davalı … AŞ davalı olarak görülmesine rağmen vekil isminin yer almadığını, taraflarına herhangi bir tebligat çıkarılmadan, dosya tefriken başka bir esasa kaydedilip UYAP kaydı dahi yapılmadan, haklarını savunmalarına imkan verilmeden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararı nedeniyle maddi ve manevi zararlarını, müştereken ve müteselsilen sürücü, işleten ve sigorta şirketinden talep etmiştir.Dava ilk olarak 23/11/2020 tarihinde Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, mahkemece 14/01/2021 tarih ve 2020/311 E. 2021/16 K. sayılı kararıyla Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dava dosyasının 07/10/2021 tarihinde tevzi edildiği Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 31/01/2022 tarih ve 2021/865 E – 2022/106 K. sayılı kararı ile zorunlu arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu kararın istinaf incelemesini yapan Dairemizce yukarıda açıklandığı üzere davalı … yönünden davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiğinden davacı vekilinin dava şartının yerine getirildiğine yönelik istinaf itirazı yeniden inceleme konusu yapılmamıştır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 08.07.2021 tarih, 2021/378 E. 2021/1418 K. sayılı kararı ile dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesinin, tamamlanmasının mümkün olmadığı hallerde, hakimin bir tereddütü yoksa dilekçe tebliğ edilmeden dahi usulden ret kararı verilebileceği, aksi halde dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlanması ve gerekirse duruşma açılıp taraflar dinlendikten sonra gerekli kararın verilmesi gerektiğine karar vermiştir. 6235 sayılı HUAK’ın 18/A-2. maddesine göre, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. Bu nedenle, yasanın açık hükmü karşısında zorunlu arabuluculukta arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartı davadan önce gerçekleştirilmek zorunda olup HMK’nın 115/2. maddesi kapsamında tamamlanabilir bir dava şartı olarak görülmemiştir.Somut olayda, arabulucuya başvurmaksızın dava açıldığı ve bu eksikliğin tamamlanabilir dava şartı olmadığı göz önüne alındığında tefrik edilerek oluşturulan iş bu davada taraflara tebliğ edilmeden dava şartı noksanlığından karar verilebilmesi mümkündür. Ayrıca davalı … vekilinin tefrik edilen dosyada cevap dilekçesi sunduğu anlaşılmakla lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2‬ TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/06/2023