Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/438 E. 2023/816 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/438
KARAR NO: 2023/816
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2022
NUMARASI: 2018/161 Esas – 2022/1091 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nını 53/3. maddesi kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 28/12/2022 tarihli kararıyla; “1-Davacıların açmış olduğu maddi tazminat davalarının bedel arttırılmış haliyle kabulü ile; Takdiren %20 oranında Hatır Taşıması İndirimi uygulanmak suretiyle ve davacıların bedel arttırım talebiyle bağlı kalınarak; -Davacı eş … için 552.640,00-TL ve davacı … için 34.470,52-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin kazaya karışan … ve … plakalı araçların ZMMS şirketi olması sebebiyle poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 22/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile her bir davacıya ayrı ayrı ödenmesine, Takdiren %20 oranında Hatır Taşıması İndirimi uygulanmak suretiyle; -… için 8.339,66-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin kazaya karışan … ve … plakalı araçların ZMMS şirketi olması sebebiyle poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 22/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, öncelikle poliçe limitinin belirtilmemesinin hatalı olup icrada tereddüte yol açıldığını, ayrıca dosyada ilk kusur raporlarında bir aracın kusuru tespit edilmişken, sonradan alınan raporlarda iki araca da kusur verilmiş ve sanki iki poliçeden sorumluluk varmış gibi hesaplama yapıldığını, karara esas alınan bilirkişi raporlarında desteğin vefatı nedeniyle anne payına ilişkin değerlendirme yapıldığını, ancak anne payı için hesaplanan miktarın, poliçe limitinden düşülmesi gerekirken, düşülmemesinin hatalı olduğunu, tazminat hesaplamasında TRH2010 Yaşam Tablosu ve her yıl %10 arttırmak ve %10 iskonto edilmek suretiyle hesaplama yapıldığını, hesaplamanın TRH2010 ve %1,8 faiz dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, destek payların hatalı olduğunu, kararda avans faize yer verilmiş ise de avans faiz oranının açıkça belirtilmesi gerektiğini, avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, sigortalı araç kamyonet olsa da ticari bir iş yapıldığına dair delil bulunmadığını, dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, müterafik kusura ilişkin yeterli araştırma yapılmadığını, %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 10/11/2017 tarihinde, davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan her iki aracın (… ve … plakalı araçlar) kaza yapması neticesinde, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların yakını-desteği (davacı …’un eşi ve diğer davacıların babaları) …’un vefat ettiği; eldeki davada davacılar tarafından her iki aracın ZMSS poliçesini düzenleyen davalı Sigorta Şirketi’nden destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Dava konusu trafik kazasına ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/509 Esas – 2019/213 Karar sayılı dosyasında alınan ve Yerel Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu raporunda kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu, … araç sürücüsü müteveffa …’nin tali kusurlu olduğu tespit edilmiş ve ceza dosyasında verilen karar Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin 25/02/2020 tarih ve 2019/2896 Esas – 2020/404 Karar sayılı kararıyla kesinleşmiştir. TBK’nın 74. maddesine göre; trafik kazasına ilişkin maddi olgu, ceza kararıyla kesinleştiğinden, hukuk hakimini de bağlayıcı olmaktadır. Bu durumda, Yerel Mahkemece bu rapor dikkate alınarak karar verilmiş olmasında usul ve yasa açısından herhangi bir hata bulunmadığından, kusura yönelik itiraz kabule şayan görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 15/07/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı …’un talep edebileceği destekten yoksun kalma zararının 809.861,15 TL, davacı …’un 10.424,58 TL, davacı …’un 46.284,92 TL dava dışı sağ anne …’un ise 71.321,75 TL olduğu; sigorta limitlerin paylaşılması açısından davacıların hesaplanan toplam tazminattaki pay oranlarının (dava dışı annenin payı ayrıldıktan sonra) davacı …’un %86,35, davacı …’un %1,11, davacı …’un %4,94 oranlarında olması gerektiği; dava öncesinde davacılar tarafından davalı Sigorta Şirketi’ne başvurulması üzerine 23/01/2018 tarihinde hasar dosyasının açıldığı, hasarın değerlendirilmesi için yeterli belge olmaması nedeniyle davacılara ödeme yapılmadığı mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, aktüerya raporuna yönelik itirazlar yerinde görülmemiştir. Kaza tarihinde geçerli olan ZMSS azami poliçe limitleri toplamı 660.000 (330.000 + 330.000) TL’dir. Ancak, davacılar vekili 01/08/2021 tarihli talep arttırım dilekçesinde; her iki poliçe limiti toplamını dikkate alarak davacı … yönünden %86,35 oranı üzerinden hesaplama yaparak tazminat tutarını 552.640 TL’ye çıkarmıştır. Yerel Mahkemece davacı vekilinin bu dilekçesi dikkate alınarak davacı … yönünden 552.640 TL’ye hükmedilmiştir. Yerel Mahkeme tarafından her iki ZMSS poliçesi limitleri toplamı üzerinden karar verilmiş olmasında herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu yöne ilişkin itiraz kabul edilmemiştir. Ayrıca, kazaya karışan … plakalı araç ticari nitelikte olduğuna, dava öncesinde davacılar tarafından davalı Sigorta Şirketi’ne başvuru yapıldığına göre; temerrüt tarihinden itibaren avans faize hükmedilmiş olmasında da herhangi bir hata olmadığından, bu yönlere ilişkin itirazlarda da isabet bulunmamaktadır. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki itirazına gelince; ceza yargılaması aşamasında tanık olarak dinlenen …’nin 20/11/2017 tarihli beyanına göre; … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının, araçtan fırladığı ve cesedinin dışarıda bulunduğu; bir başka deyişle emniyet kemerinin takılı olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, bilirkişi raporuyla belirlenen gerçek zarar miktarlarından TBK’nın 52. maddesi gereğince müterafik kusur nedeniyle takdiren %20 oranında indirimi yapılması gerekmektedir. Buna göre, davacılardan …’un 809.861,15 TL tazminatından %20 oranında indirim yapıldığında (809.861,15 – 161.972,23) 647.888,92‬ TL, davacı …’un (10.424,58 – 2.084,91) 8.339,66 TL’ye; davacı …’un ise (46.284,92 – 9.256,98) 37.027,94 TL olmaktadır. Ancak, %20 müterafik kusur indirimin yapılmış olması halinde dahi, her iki poliçe azami limiti toplamı olan (330.000+330.000) 660.000 TL’nin garameten paylaştırılması gerekeceğinden sonuç itibarıyla her bir davacı için hükmedilecek tazminat miktarlarında herhangi bir değişiklik olamayacağından, bu yöne ilişkin itiraz da kabul edilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 40.675,20 TL harçtan, peşin alınan 10.000 TL harcın mahsubu ile bakiye 30.675,2‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı … hakkındaki hüküm yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; davacılar … ve … haklarındaki hükümler yönünden, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/05/2023