Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/2386
KARAR NO: 2023/1815
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 22/9/2023
NUMARASI: 2023/655 (E) – Derdest
DAVANIN KONUSU: 27/12/2023
KARAR TARİHİ: 27/12/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’nın yönetimindeki davalı işleten … AŞ’ye ait, davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile Pınarbaşı İlçesine doğru seyir halinde iken uyuması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, davacı …’in ağır biçimde yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak koşuluyla 1.000 TL geçici ve sürekli sakatlıktan kaynaklanan maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 50.000 TL manevi tazminatın ise davalı sürücü … ile davalı işleten … AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 22/9/2023 tarihli ara kararıyla; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; kazancıyla kendisi ve ailesinin gereksinimlerini karşılayan ve geçici ve sürekli maluliyetinden dolayı çalışamaz hale gelen davacının işten çıkarılması nedeniyle maddi ve manevi sorunlar yaşadığını, Pınarbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda davacı sürücü …’nın asli kusurlu, diğer sürücülerin ise kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, davalı tarafların taşınır ve taşınmaz mal varlıklarını kaçırma olasılığının bulunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, HMK’nin 389’uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Somut uyuşmazlıkta, davacı eldeki davayı, davaya konu trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararının giderilmesi amacıyla açmış, dava dilekçesinde de ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Bu nedenle, davacı vekili ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş olmakla birlikte, uyuşmazlık konusunun “para” olduğu gözetildiğinde ve davacı vekilinin dava dilekçesinde ihtiyati haciz talebinde bulunduğu dikkate alındığında, davacı vekilinin isteminin ihtiyati haciz olduğu kabul edilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 257’nci maddesi uyarınca, alacaklı, alacağı muaccel olup da rehinle de temin edilmemişse, ihtiyati haciz talep edebilir. Aynı Kanun’un 258’inci maddesi gereğince de, alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. Buradaki ispat tam ispat değildir. Mahkemede ihtiyati haciz isteyenin hakkının bulunduğuna dair kanı oluşması, diğer bir anlatımla hakkın bulunduğunun kuvvetle muhtemel görülmesi gerekmektedir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de dikkate alındığında, desteğin haksız eylem nedeniyle öldüğü tarih itibarıyla, maddi tazminat alacaklarının muaccel hale geldiğinde duraksama bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; davanın ulaştığı aşamada, davaya konu trafik kazasında yaralanan davacının, geçici ve sürekli iş göremezliğinden kaynaklanan zararının miktarı belli değildir. Bu itibarla eldeki davada maddi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli koşullardan biri olan, geçici ve sürekli maluliyetten kaynaklanan maddi zararın miktarına ilişkin yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından, maddi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, dosyada bulunan kolluk tarafından düzenlenen ” Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile ATK Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığının 30/3/2023 gün ve 2796 sayılı raporunun, manevi tazminat istemi bakımından alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek; davacının davalı sürücü … ile davalı işleten … AŞ’ye karşı açtığı manevi tazminat davası yönünden, İİK’nin 257’nci maddesinin 1’inci fıkrası kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; I-Davacı vekilinin, yukarıda esas numarası yazılı ilk derece mahkemesinin, maddi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 22/9/2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, II-Davacı vekilinin manevi tazminat davaları yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin yukarıda esas numarası belirtilen ihtiyati haciz talebinin manevi tazminat talebi yönünden reddine ilişkin 22/9/2023 tarihli kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre; 1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin manevi tazminat davası yönünden kabulüne, davalı sürücü … ile davalı işleten … AŞ’nin taşınır ve taşınmaz malları ile 3’üncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine, 50.000 TL manevi tazminat talebini karşılayacak biçimde, davacının 4/10/2023 tarihli ara kararıyla adli yardımdan yararlandırılmasına karar verildiği gözetilerek teminat alınmadan İİK’nin 257’nci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, araçlar üzerinde muhafaza ve yakalama tedbiri uygulanmaksızın ihtiyati haciz konulmasına, 2-İhtiyati haciz kararına ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine, 3-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, III-İstinaf İncelemesi Bakımından; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine,2-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin esas hakkında verilecek kararda dikkate alınmasına, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-f ve İİK’nin 258 inci maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2023