Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/164 E. 2023/1306 K. 09.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/164
KARAR NO: 2023/1306
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/12/2021
NUMARASI: 2014/801 (E) – 2021/900 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 9/10/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … AŞ’ye (eski unvanı … AŞ) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı davalı işleten … davalı sürücü … yönetimindeki otomobilin otoparktan çıktığı sırada seyir halinde iken davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.000 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 2.046,58 TL geçici iş göremezlik, 13.953,85 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 16.000,43 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5.000 TL manevi tazminatın … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin ücret tespitinin eksik araştırmaya dayandığını, ilk derece mahkemesinden mevcut ekonomik kriz nedeniyle asgari ücretteki artışın beklenmesi, duruşma tarihinin de aralık ayında olduğu da gözetilerek, yargılamada ufak bir gecikme ile fedakarlık yapılıp asgari ücretteki yükselmenin beklenmeden karar verildiğini, çöpten kağıt toplayanların bile aylık gelirin 10.000 TL’yi geçmekte iken endüstriyel ham madde hurdası ticareti ve pazarlaması yapan ve uzmanlık gerektiren bir işte çalışan müvekkilinin hakkının verilmediğini; zaman zaman yük taşımak zorunda kalan davacının bu bacakla iş yapamayacak hale gelmesinin dikkate alınmadığını; hem muhtemel kazanç tespitindeki eksiklikler hem ülkenin ekonomik durumundaki ani ve aşır değişikliklerin duruşmada gözardı edilen birde müvekkili davacının engelinden dolayı işindeki külfetinden sarfı nazar edilerek bir hesap yapılmasının katlanılamayacak bir tazminat eksiğini neden olduğunu; bacağında kalıcı bir sakatlık oluşan müvekkili lehine 5.000 TL tazminata hükmolunması hukuksuz olup asgari ücretin altında kalan bu tutarın kimseyi manevi açıdan tatmin etmeyeceğini, dava açılırken 846 TL olan net asgari ücretin hali hazırda 7 katına, yakında 10 katına çıkacağını, dava tarihindeki duruma göre manevi tazminatın belirlenmesinin ve yargılamanın gecikmesinin davalılar tarafından fırsata çevrileceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; yalnızca maddi tazminattan sorumlu olan müvekkili şirketin maddi ve manevi tazminatların toplamına göre hesaplanan bakiye ilam harcından sorumlu tutulmasının sorumlu olmadığını belirterek, kararın düzeltilmesini, bu taleplerin yerinde görülmediği takdirde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın hesaplanmasında zarar gören davacının gelirinin belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Eldeki davada, dava dilekçesinde davacının büyük miktarlarda hurdaların alım-satımına aracılık ederek komisyon aldığını ve ailesinde başka çalışan bulunmadığını belirterek, davacının aylık gelir ve giderlerine ilişkin açıklamalara yer veren davacı vekili, hesap bilirkişisi raporuna karşı itirazları sunduğu dilekçede, davacının olası gelirinin İstanbul Ticaret Odası, Türk Metal Sendikası ve Birleşik Metal Sendikasından sorulmasını talep etmiş; Türk Metal Sendikası tarafından bahse konu mesleğin toplu iş sözleşmelerin geçerli olduğu işyerlerinde bulunmadığı, İstanbul Ticaret Odası tarafından alabileceği aylık ücretin işçi ile işveren arasındaki anlaşmaya bağlı olarak değişebileceği, Birleşik Metal İşçileri Sendikası tarafından ise işyerinin sendikanın örgütlü bulunduğu metal sektöründe olmadığı belirtilerek hesaplama yapılmadığı bildirilmiş; Sosyal Güvenlik Kurumundan getirtilen belgelerin incelenmesinde ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4’üncü maddesinin “b” bendine tabi tescil kaydı bulunan ve isteğe bağlı sigorta statüsünde 2011/01 döneminden 2011/08 dönemine kadar prim ödediği anlaşılan davacının emekli aylığı almadığı, kurum kayıtlarında aylık kazancına rastlanmadığı bildirilmiş; hükme esas alınan aktüerya hesap uzmanı bilirkişi tarafından ise davacının gelirinin asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek, sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının hesaplandığı anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; dosyaya sunulan kanıtların içeriğine göre davacının asgari ücret üzerinde gelirinin olduğu kabul edilerek ve aktüerya hesap uzmanı raporu düzenlediği tarihte geçerli olan asgari ücrete göre davacının sürekli ve geçici iş göremezlik zararının hesaplanmasının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Adli Tıp Kurumu (ATK) 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 3/6/2016 gün ve 11845 sayılı raporuyla davacının 15/5/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağılı yaralanmasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak E Cetveline göre %5,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 15/5/2014 gününden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Bu itibarla, davacının sürekli ve geçici biçimde sakatlığının oluşup oluşmadığının, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümlere yer verilen ve haksız eylemin etkisine uğrayan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içermesi nedeniyle tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişi/adli tıp uzmanının yorumuna olanak veren Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.Bir kimsenin, hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği, bedeni acılarla ruhsal üzüntüye manevi zarar denir. Manevi zarar, gerçek anlamda zarar değildir; zira malvarlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya üzüntünün maddi zarar gibi parayla ölçülmesine olanak bulunmamaktadır. Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaygı geri getirip yerine koyduğu veya manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirilebildiği anlamını taşımaz. Paranın bu anlamda gördüğü iş, kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmakta; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekte; bir teselli, bir avunma, bir ruhsal tatmin aracı olmaktan ibarettir.Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı, bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş biçimi ve tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde belirtildiği gibi, hukuka ve hakkaniyete uygun sonuca varılmalıdır.Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar … ve …’in dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporu içeriğine göre %75 oranında kusurlu olduğu anlaşılan davalı sürücü …’ın kusurunun ağırlığına ve olayın meydana geldiği tarihe göre, davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının az olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan, yalnızca bedensel zarar tazminatından sorumlu tutulan davalı … AŞ’nin, hükmolunan maddi tazminat tutarına göre hesaplanan karar ve ilam harcından sorumlu olmasına karşın, adı geçen sigorta şirketi aleyhine maddi ve manevi tazminatların toplamına göre hesaplanan karar ve ilam harcına hükmolunması yerinde değildir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:I-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin, maddi tazminat hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,II-Davacı vekilinin manevi tazminat hükmüne yönelik istinaf başvurusu ile davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre:1-Maddi tazminat davasının kabulüne, 2.046,85 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 13.953,85 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 16.000,43 TL maddi tazminatın davalılar … AŞ, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 30.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve … müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,3-Maddi tazminat davası yönünden, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan maddi tazminatın miktarına göre hesaplanan 1.092,98 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından maddi tazminat talebine isabet eden 6,83 TL, tamamlama harcı olarak alınan 30 TL olmak üzere toplam 36,83 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.056,15 TL karar ve ilam harcının davalılar … AŞ, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazine’ye gelir kaydına, 4-Manevi tazminat davası yönünden, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan manevi tazminatın miktarına göre hesaplanan 2.049,3‬0 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından manevi tazminat talebine isabet eden 170,78 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.878,52‬ TL karar ve ilam harcının davalılar … ve … müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazine’ye gelir kaydına, 5-Maddi tazminat davası bakımından, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 5.100 TL maktu vekâlet ücretinin, davalılar … AŞ, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine,6-Manevi tazminat davası bakımından, Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası ile 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre belirlenen 17.900 TL nispi vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine,7-Davacı tarafından ödenen ve maddi tazminat davasından hükmolunan karar ve ilam harcından mahsup edilen toplam 36,83 TL’nin davalılar … AŞ, … müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine,8-Davacı tarafından ödenen ve manevi tazminat davasından hükmolunan karar ve ilam harcından mahsup edilen toplam 170,78 TL’nin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine,9-Davacı tarafından harcanan 500 TL bilirkişi ücreti, 787,70 TL tebligat ve posta gideri, 862 TL ATK rapor ücreti olmak üzere toplam 2.149,70 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre (%82,14 kabul, %17,86 ret) hesaplanan 1.765,76 TL yargılama giderinin davalılar … AŞ, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, davalı … AŞ’nin 614,17 TL yargılama giderinden sorumlu tutulmasına, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, III-İstinaf incelemesi bakımından ;1-Davalı … AŞ ile davacı … tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine, 2-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı … AŞ tarafından harcanan posta ve tebligat gideri 286 TL, istinaf kanun yolu başvuru harcı 220,70 TL olmak üzere toplam 506,7‬0 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek, davalı … AŞ’ye verilmesine, 3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafından harcanan posta ve tebligat gideri 42 TL, istinaf kanun yolu başvuru harcı 220,70 TL olmak üzere toplam 262,7‬0 TL yargılama giderinin, davalılar … müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.9/10/2023