Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/1296
KARAR NO: 2023/1262
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/04/2023
NUMARASI: 2019/698 Esas – 2023/346 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 03/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/10/2013 tarihinde dava dışı sürücü …’nun idaresindeki ve davalının ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, davacı sürücü …’ın idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili davacı için 100 TL daimi ve 100 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatının davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; müvekkili olan şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlara ilişkin sorumluluğunun sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, ceza soruşturmasında sigortalı araç sürücüsü ile davacı arasında uzlaşma sağlandığını, tarafların tazminat taleplerinden karşılıklı olarak feragat ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/14796 soruşturma sayılı dosyasında, davacının zararının giderimi ile uzlaşma sağlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, müvekkilin imzasının bulunduğu uzlaşma raporunda, CMK’nin 253. maddesinin 19. fıkrasındaki belirtilen uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmanın kabul ve reddedilmesinin hukuki sonuçları hususunda tam ve eksiksiz olarak bilgilendirilmediğinden, uzlaşma raporuna dayanarak davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf kanuna yoluna başvurmuştur. HMK’nin 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 253/17. maddesinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.” ve CMK’nin 253/19. maddesinde de; “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükümleri yer almaktadır. Bu düzenlemelere göre taraflar arasında uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekmektedir. Dosya kapsamından; davaya konu kazayla ilgili olarak Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/14796 soruşturma sayılı dosyasında, davacının zararının giderimi ile uzlaşma sağlandığına ilişkin uzlaşma raporu veya uzlaşma tutanağı bulunmayıp sadece davacıya adli kolluk birimi tarafından uzlaşma teklif edildiğine dair 04/11/2013 tarihli uzlaşma teklif formu bulunduğu, ceza soruşturmasının ise şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlandığı anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, uzlaşmanın tamamlanması için uzlaşma teklif formunun dışında ilam niteliğinde sayılan uzlaşma raporu veya belgesinin düzenlenmesi gerekmektedir. Somut olay bakımından, dosya içeriğinde tarafların uzlaştığına ilişkin onaylı uzlaşma raporu veya belgesi bulunmadığından uzlaşma ile ilgili prosedürün tamamlanmadığı ve CMK’nin 253/19. maddesinin uygulanma imkânının bulunmadığı anlaşılmıştır. (Bkz. Yargıtay 4. HD’nin 03/06/2021 tarihli ve 2021/2650-2440 E-K sayılı, 08/03/2021 tarihli 2020/3713 E – 2021/1048 K sayılı ilamları) Şu durumda, mahkemece işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması isabetli değildir. Bu bağlamda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/10/2023