Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2023/1287
Karar No: 2023/1067
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Ara Karar Tarihi: 13/4/2023
Numarası: 2023/350 (E)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 9/8/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’ın yönetimindeki davalı işleten …’e ait, davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesiyle sigortalı … plakalı otomobil sürücüsünün tam ve asli kusuruyla, seyir halindeki … plakalı motosiklete çarparak sürücüsü davacının yaralanmasına neden olduğunu belirterek, 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü … ile davalı işleten …’den tahsiline, … plakalı araç üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 13/4/2023 tarihli duruşma hazırlık tutanağı ara kararıyla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle, ihtiyati tedbir taleplerinin dayanaksız ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini, ileride giderilmesi olanaksız zararların önüne geçilebilmesi bakımından ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, davacı eldeki davayı trafik kazası nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü bedensel zararlar ile manevi zararlarından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla açmıştır.HMK’nin 33 üncü maddesine göre hâkim, Türk hukukunu kendiliğinden uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir anlatımla hâkim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, HMK’nin 389 uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir.Somut uyuşmazlıkta, davacının eldeki davayı maddi ve manevi tazminatın tahsili amacına yönelik açtığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlık konusunun “para” olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin “ihtiyati tedbir” biçimindeki talebinin, “ihtiyati haciz” olarak nitelenmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi ve manevi tazminat davalarında alacağın güvence altına alınması amacıyla kural olarak ihtiyati haciz koruma tedbirine başvurulabilecek, eldeki davada davalı işleten ..’e ait otomobilin davanın konusunu oluşturmadığından ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 257 nci maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir.Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; dosyada bulunan kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile Küçükçekmece 13 üncü Asliye Ceza Mahkemesinin 22/12/2021 gün ve 2021/732 (E) – 2021/894 (K) sayılı gerekçeli kararı, Adli Tıp Kurumu Küçükçekmece Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından davacının yaralanması nedeniyle düzenlenen 28/07/2021 gün ve 2021/5145 sayılı raporun manevi tazminat istemi bakımından, alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek; davacının davalı sürücü … ile davalı işleten …’e karşı açtığı manevi tazminat davası yönünden, İİK’nin 257 nci maddesinin 1 inci fıkrası kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Davacılar tarafından açılan maddi tazminat davasına ilişkin ihtiyati haciz talebi yönünden ise, uğranılan maddi zararlardan ötürü tazminat alacağı kazanın meydana geldiği tarih itibarıyla istenebilir hale gelmiş olmakla birlikte, davanın geldiği aşamada trafik kazasından kaynaklanan maddi zararın hesabının bilirkişi incelemesini gerektirmesi ve hak edilen tutarın yaklaşık olarak dahi henüz belli olmaması göz önüne alınarak, ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin, yukarıda esas numarası yazılı ilk derece mahkemesinin, maddi tazminat talebi yönünden ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 13/4/2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı vekilinin manevi tazminat davası yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin yukarıda esas numarası belirtilen ihtiyati haciz talebinin manevi tazminat talebi yönünden reddine ilişkin 13/4/2023 tarihli kararının, HMK’nin 353/1-b/2 nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre; 1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüne, davacının manevi tazminat davası yönünden 100.000,00 TL manevi tazminat alacağını karşılayacak biçimde, istenilen tazminatın %5 i olan 5.000,00 TL tutarında nakdi teminat yatırıldığında veya süresiz ve kesin banka teminat mektubu karşılığında, HMK’nin 26 ncı maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak, … plakalı otomobilin kaydı üzerine, trafik sicilinde davalı işleten …’e ait olması koşuluyla, İİK’nin 257 nci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, -araç üzerinde muhafaza ve yakalama tedbiri uygulanmaksızın- ihtiyati haciz konulmasına, 2-Teminata ilişkin ara kararı ile ilgili işlemlerin ve devamında ihtiyati haciz kaydı işlenmesine dair işlemin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 3-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
B-İstinaf İncelemesi Bakımından; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin esas hakkında verilecek kararda dikkate alınmasına, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 9/8/2023