Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/119 E. 2023/1361 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/119
KARAR NO: 2023/1361
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/11/2022
NUMARASI: 2022/437 (E) – 2022/858 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/10/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 13.05.2017 tarihinde, davalıların sürücüsü işleteni ve trafik sigortacısı olduğu … plakalı aracın kusurlu şekilde davacı idaresindeki … plakalı motosiklete çarparak sebebiyet verdiği trafik kazasında, müvekkilinin yaralanarak sakat kaldığını belirterek, şimdilik belirsiz alacak olan bedeni hasar tazminatın 5.000 TL ve motosiklet hasarı için 1.000 TL ve 50.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesinin 05/11/2021 tarih ve 2019/132 (E) – 2021/866 (K) sayılı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararına karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 26/04/2022 tarih ve 2022/328 (E) – 2022/819 (K) sayılı ilamıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/4. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; maddi tazminat davasının kabulü ile 38.512,22 TL sürekli iş göremezlik maddi zararı ile 2.037 TL araç hasar bedeli toplam 40.549,22 TL’nin 13/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, davacının davalı … Sigorta AŞ’ye yönelik maddi tazminat davasının daha önce kesinleştiğinden yeniden aynı konuda karar tesisine yer olmadığına, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 20.000 TL’nin 13/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili manevi tazminat yönünden dosyadaki kusur raporlarında davacının da kusuru olduğunun açıkça görüldüğü, bu durumun gözetilmeksizin hüküm verildiği, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili manevi tazminatın lehine hükmedilen kişi için bir zenginleşme sebebi olamayacağı, aleyhine hükmedilen için de bir ceza niteliği taşımaması gerektiğini, davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş manevi tazminat istemlerinin reddini talep ettiklerini, hükmedilen manevi tazminatın çok yüksek olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 56. maddesinin 1. fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Bir kimsenin, hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği, bedeni acılarla ruhsal üzüntüye manevi zarar denir. Manevi zarar, gerçek anlamda zarar değildir; zira malvarlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya üzüntünün maddi zarar gibi parayla ölçülmesine olanak bulunmamaktadır. Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaygı geri getirip yerine koyduğu veya manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirilebildiği anlamını taşımaz. Paranın bu anlamda gördüğü iş, kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmakta; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekte; bir teselli, bir avunma, bir ruhsal tatmin aracı olmaktan ibarettir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve … sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı, bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş biçimi ve tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 4. maddesinde belirtildiği gibi, hukuka ve hakkaniyete uygun sonuca varılmalıdır. Eldeki davada Adli Tıp Kurumu (ATK) 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 18/11/2020 tarihli raporda davacı …’nin 13/05/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe göre kişinin tüm vücut engellilik oranının %4 olduğu, gerek dosyada alınan 14/04/2021 tarihli kusur ve tazminata ilişkin bilirkişi raporunda, gerekse İstanbul Anadolu 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/732 (E) sayılı dosyasının soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda davacı …’nin tali kusurlu, davalı sürücü …’nun asli kusurlu olduğu bildirilmiştir. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nin 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 342 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,2‬0 TL karar ve ilam harcının davalı … Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 342 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,2‬0 TL karar ve ilam harcının davalı …’ndan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı … Ticaret Limited Şirketi ile davalı …’nun istinaf başvuruları nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/10/2023