Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2023/1035 E. 2023/1194 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2023/1035
KARAR NO: 2023/1194
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2017/1061 2020/471
DAVANIN KONUSU: Değer kaybı tazminatı
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin maliki … plakalı aracın seyir halindeyken, davalılardan …’ın maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucu 05.10.2015 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası sonucunda değer kaybı meydana geldiğini, değer kaybı raporuna göre müvekkilinin aracında 2.300 TL değer kaybı hesaplandığını, davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağından anlaşılacağı üzere müvekkilinin uğradığı zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı adına kayıtlı olması halinde … plakalı aracın, aksi takdirde davalılar adına başkaca kayıtlı araca rastlanması halinde o araç/araçların trafik tescil kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhinin işlenmesine, müvekkilin uğradığı değer kaybına ilişkin 2.496 TL(fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla) maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkil sigorta şirketinin işbu sorumluluğu Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 ve Trafik Poliçesi Genel Şartlarının 1. maddesinden doğan kusur oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, yeni düzenlemeye göre aracın cıvatalı parçalarında yapıları değişim veya onarımların araçta değer kaybına sebep olmayacağını, bu nedenle davacıya ait aracın da bu gibi parçalarında onarım veya değişim yapılmış ise araçta değer kaybının oluşmayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın H.M.K.’nun 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, yerel mahkeme dosyasında dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin duruşma zaptının taraflarına tebliğ edilmeyip usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı şekilde karar verildiğini, dosyanın işlemden kaldırıldığına ilişkin kararın ve dosyanın yenilenebilmesi için süre verildiğinin taraflarına tebliğinin zorunlu olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava maddi hasarlı trafik kazsı sonucunda aracın değer kaybının tazminine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 1. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne, 4. fıkranın birinci cümlesinde “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. ….” hükmüne ve 5. fıkrada da “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacı tarafın mazeret bildiriminde bulunmaksızın duruşmaya iştirak etmemesi nedeniyle 06/07/2020 tarihli duruşmada dosyanın işlemden kaldırıldığı, yasal 3 aylık süre içerisinde de yenilenmemiş olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, işlemden kaldırma kararının tebliğinin zorunlu olduğuna dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı, dolayısıyla açılmamış sayılma kararı verilebilmesi için işlemden kaldırma kararının tebliğ edilmesi gerektiğine dair istinaf itirazının yerinde olmadığı görülmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,80 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacı istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/9/2023