Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/937 E. 2022/2272 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/937
Karar No: 2022/2272
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 17/02/2022
Numarası: 2020/631 (E) 2022/78 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 22/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın, diğer davalı … Sigorta AŞ nezdinde sigortalı bulunan … plakalı aracın 05/06/2019 tarihinde sebep olduğu kaza nedeniyle geçici ve kalıcı maluliyete maruz kaldığını, davacı ile davalı … arasında alacağın temliki sözleşmesinin akdedildiğini ve davalı tarafın söz konusu kaza nedeniyle doğmuş veya doğacak tazminatının %20’sini davacıya temlik ettiğini, ancak davalıların alacağın temliki sözleşmesine riayet etmeyerek müvekkilinin alacağını ödemeye yanaşmadıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı ile davalı … arasında akdedilen alacağın temliki sözleşmesine istinaden davalı …’ın, diğer davalı … Sigorta AŞ’den tahsil ettiği ya da edeceği tazminatın % 20’sinin bilirkişi raporu ile belirlenerek, bu alacağın şimdilik 100 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu temlik sözleşmesinin müvekkilinin acemiliği ve tecrübesizliğinden yararlanılarak yapıldığını ve muvazalı işlem niteliğinde olduğunu, temliknamenin TBK’nın 27/2. maddesi gereğince hükümsüz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 26/02/2019-2020 vadeli ZMSS poliçesiyle sigortalı olduğunu, ilgili hasar yönünden davalı …’ın davalı sigorta şirketine başvurduğunu ve hasar dosyası açıldığını ancak ödeme yapılmadığını, bunun üzerine başvuran tarafından dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna taşındığını ve dosyanın yargılamasının devam ettiğini, temlik sözleşmesinin tarafı davalı …’a ödeme yapılmamış olması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın 6102 sayılı TTK 5/A maddesi ile 6235 sayılı Kanunun 114/2 ve 115/2. maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, uyuşmazlığa konu temlik alacağının tahsili amacıyla İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/78 E. 2020/323 K. sayılı dosyası kapsamında dava ikame edildiğini ancak mahkemece ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini akabinde İstanbul 10. ATM’nce yargılama faaliyetine devam edildiğini, işbu dava İstanbul 10. ATM nezdinde görülmeden evvel arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu ve 19/03/2020 tarihinde anlaşamama yönünde tutanak düzenlendiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nin 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, davalı …’ın trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararı nedeniyle doğmuş/doğacak tazminat alacağının bir kısmını alacağın temliki sözleşmesiyle devralan davacı tarafından temlik eden ve kazaya neden olan aracın ZMS sigortacısından tahsili istemine ilişkindir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Somut olayda, dava ilk olarak 04/02/2020 tarihinde İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, mahkemece 14/10/2020 tarih ve 2020/78 E. 2020/323 K. sayılı kararıyla ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dava dosyasının 11/11/2020 tarihinde tevzi edildiği mahkemece yukarıdaki esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur. Davacı vekilinin İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/78 E. sayılı dosyasına verdiği 24/03/2020 tarihli dilekçe ekinde sunduğu arabuluculuk son tutanağına göre dava dosyası henüz asliye ticaret mahkemesine gönderilmeden önce davacı vekili tarafından 25/02/2020 tarihinde arabulucuya başvurulduğu, tarafların anlaşamadığına dair son tutanağın ise 18/03/2020 tarihinde düzenlendiği anlaşılmıştır. Eldeki dosyada istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan asliye ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2022