Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/860 E. 2022/1607 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/860
KARAR NO: 2022/1607
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2018/1457 Esas – 2021/682 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; yaralamalı trafik kazası sonucunda dava dışı …’a ödenen tazminatın, kazaya karışan aracın ZMS sigortacısı (zarar sorumlusu) davalıdan tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı tarafından kazada yaralanan dava dışı …’a 03.04.2014 tarihinde 36.825,00 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Yapılan bu ödemenin davalıdan rücu edilip edilemeyeceği değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmenin yapılabilmesi için dava dışı …’ın maluliyetinin belirlenmesi, akabinde tarafların kazadaki kusur durumu belirlenmeli ve son olarak aktüerya bilirkişisinden dava dışı …’ın maddi zararının hesaplanması için rapor alınması gerekmektedir. Zira davalı sigorta şirketi sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında ve maluliyet oranına göre sorumluluğu doğacaktır. Dava dışı …’ın maluliyetinin belirlenmesi için ilk önce tedavi gördüğü hastanelerden tedavi evraklarının dosya içerisine celp edilmesi ve akabinde ATK’dan veya Üniversite Hastanelerinden maluliyet raporu alınması gerekmektedir. 25/06/2019 tarihli 1. celsede davacı vekiline dava dışı …’ın tedavi gördüğü hastaneleri bildirmesi için kesin süre verilmiş, kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. 12/12/2019 tarihli 2. celsede ve 21/01/2021 tarihli 5. celsede de davacı vekiline tedaviye ilişkin hastaneleri bildirmesi için tekrar süre verilmiş, davacı vekili tarafından herhangi bir bilgi verilmemiştir. Dosyada sadece dava dışı …’a ait Atatürk Üniversitesi Sağlık Araştırma Ve Uygulama Merkez Müdürlüğü’nün vermiş olduğu Özürlü Sağlık Kurulu Raporu bulunmaktadır. Bu belge ise maluliyeti belirlemek için yeterli değildir. Zira benzer durumlarda maluliyet raporu düzenlenebilmesi için ATK ve Üniversite Hastaneleri tarafından, yaralanan kişinin tüm tedavi evrakları istenilmektedir. Aksi taktirde maluliyet hesabı yapılmamaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafa birden çok kez tedaviler ile ilgili beyanda bulunması için süre verilmiş olmasına rağmen herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Tedavi evrakları temin edilemediği için maluliyet tespiti de yaptırılamamıştır. Dava dışı …’ın maluliyeti tespit edilemediğine göre davalının tazminattan sorumlu tutulması mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçesinin dosya kapsamına uymadığını, kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, Mahkemece verilen ara karar uyarınca 20/12/2019 tarihli dilekçeyle dava dışı …’ın tedavi gördüğü hastane bilgilerini dosyaya bildirdiklerini, Mahkemece ilgili hastanenin kayıtlarının celp edilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosyanın yapılan incelemesinde; Mahkemece verilen ara kararda belirtilen yasal süre içerisinde davacı tarafça 20/12/2019 tarihli dilekçeyle, dava dışı …’ın tedavi gördüğü hastane ismi, bilgisi ve rapor örneğinin dosyaya ibraz edildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, Erzurum Atatürk Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü tarafından düzenlenen 04/10/2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 03/10/2011 tarihli raporunun dosyada bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, Mahkemece, davacının tedavi gördüğü ilgili kurumlardan, davacının maluliyet raporunun alınabilmesi için gerekli olan tüm tedavi bilgi ve belgelerinin getirtilerek, maluliyet raporunun alınması yoluna gidilmesi gerekirken, yukarıda yazılı olduğu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülerek, aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2022