Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/743 E. 2022/2245 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMES
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/743
Karar No: 2022/2245
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 23/11/2021
Numarası: 2018/1178 (E) – 2021/1029 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 20/12/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı, davalı işleten …’e ait davalı …’ün yönetimindeki … plaka sayılı aracın davacı …’e çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtlara ilişkin açıklamalara yer vererek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, 34.115,35 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı … için 50.000,00 TL, manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ vekili dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuyla hesaplanan maddi tazminatın pek aşırı olduğunu, davacının sakatlık oranının ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan genel şartlara göre belirlenmesi gerektiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları (…) iptal edilmiş gibi hareket edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtayın içtihatları da gözetilerek 1/6/2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçelerden kaynaklanan talepler yönünden TRH 2010 Yaşam Tablosu ile tazminatın hesaplanmasında %1,8 teknik faizin esas alınması gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ile temel kuralları belirlenmiş konulara aykırı olmayan …’nin hükümlerinin uygulanmaması için hiçbir neden bulunmadığını, kusura ilişkin alınan raporların yetersiz olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 14/1/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu (ATK) raporuyla belirlenen %6,3 oranındaki maluliyetin esas alınması gerektiğini, maluliyet oranının doğru tespit edildiği, ATK raporunun esas alınmaması nedeniyle maddi tazminat taleplerinin kısmen reddinin hatalı olduğunu, davalı lehine yüksek vekâlet ücretine hükmolunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Öğretim Üyelerinden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda, yağışlı havada ıslak ve kaygan zeminde seyir halinde iken yaya geçidine yaklaşmasına karşın hızını azaltmayan, yaya geçidi üzerinden karşıdan geçmeye başlayan ve geçişini tamamlamak üzere olan yayaya çarpmamak için zamanında fren tedbiri almayan davalı sürücü …’ün %75, yaklaşan araçların hızını ve yakınlığını dikkate alması ve kendisini araçlardan sakınması, aracın duramayacağını anladığında kendisini çekerek veya karşıya geçişini hızlandırarak olası kazayı önlemeye çalışması gereken davacının ise %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; davalı sürücü …’ün yönetimindeki araç ile davacı yaya …’in kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtayın süreklilik kazanan kararlarında açıklandığı gibi, trafik kazasında bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömrü önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH 2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı kabul edilmektedir. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 gün ve 2019/40 (E) – 2020/40 (K) sayılı kararıyla, KTK’nin 90’ıncı maddesinin 1’inci tümcesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci tümcesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan iptal kararıyla birlikte trafik kazasından kaynaklanan ZMSS kapsamındaki tazminat talepleri KTK’de öngörülen usul ve esaslara tabi olup anılan Kanunda öngörülmeyen konular yönünden ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Bu nedenle bedensel zarar tazminatı hesabında, yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının (…) ekindeki cetvellerin kullanılması olanağı bulunmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması olanağı bulunmamaktadır. İşleten ile sigorta şirketi arasında düzenlenen sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan trafik kazasından ötürü zarar gören 3’üncü kişi yönünden, gerek KTK’de gerekse TBK’de sürekli sakatlık oranının hangi ölçüte göre belirleneceğine ilişkin düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla tazminat hesabının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan, Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progressive rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir. Yargıtayın süreklilik kazanan uygulamalarına göre maluliyet oranına ilişkin raporların, davaya konu trafik kazasının tarihi, 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 1/9/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 1/9/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 1/6/2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra ise Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak Adli Tıp Kurumunun ilgili İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı gibi kuruluşları tarafından, çalışma gücü kaybı olduğu ileri sürülen kişinin sağlık durumuna ilişkin şikâyetleri dikkate alınarak düzenlenmesi gerekmektedir. Eldeki davada ATK 2’nci İhtisas Kurulunun 14/9/2020 tarihli raporunda, davacı …’in 25/8/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği hükümlerine göre tüm vücut engellilik oranının %3, ATK 2’nci İhtisas Kurulunun 11/1/2021 tarihli raporunda ise adı geçen davacının yaralanması sebebiyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre meslekte kazanma gücünü %6,3 oranında kaybetmiş sayılacağı belirtilmiş; aktüerya uzmanı bilirkişi ise sürekli iş göremezlik nedeniyle oluşan maddi zararı her iki rapora göre TRH-2010 yaşam tablosuna göre progresivve rant yöntemiyle ayrı ayrı hesaplamış; ilk derece mahkemesi ise bilirkişi raporunda yer alan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanan tazminat tutarına göre hüküm kurduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; aktüerya uzmanı bilirkişinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği hükümlerine göre saptanan sürekli sakatlık oranını esas alarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre progresivve rant yöntemiyle hesapladığı sürekli sakatlık tazminatı tutarına göre hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekili 19/10/2021 günü sunduğu bedel artırım dilekçesi ile talep ettiği maddi tazminat tutarını 83.200,00 TL’ye yükseltmiş, ilk derece mahkemesi ise 34.115,35 TL maddi tazminatın davacılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesinin 13’üncü maddesinin, 3’üncü fıkrası uyarınca davalı … AŞ lehine hükmolunacak vekâlet ücretinin, davacı lehine hükmolunan vekâlet ücretini geçemeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizdir. Diğer yandan Dairemizce kendiliğinden yapılan incelemede ise; bedel artırım dilekçesi verilirken hesaplanmasına karşın maliye veznesine yatırılmadığı anlaşılan 280,76 TL’nin, hükmolunan karar ve ilam harcından mahsup edilerek, davalıların sorumlu oldukları harç tutarlarının yanlış hesaplanması yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davalı … AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,
B-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 34.115,35 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, hükmedilen maddi tazminat miktarına davalılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 25/8/2016 tarihinden itibaren, davalı … AŞ yönünden ise temerrüt tarihi olan 17/8/2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, Fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, 2-Manevi tazminat davasının kabulüne, davacı için takdir edilen 50.000,00 TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği 25/8/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 3-Maddi tazminat davasında hükmolunan miktara göre hesaplanan ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.330,41 TL nispi karar ve ilam harcının davalılar …, … ve … Sigorta AŞ’den tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına, 4-Manevi tazminat davasında hükmolunan miktara göre hesaplanan ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.415,5‬0 TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına, 5-Maddi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 5.117,30 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar … Sigorta AŞ, … ve …’den tahsili ile vekille temsil edilen davacıya verilmesine,6-Maddi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca davacı lehine hükmolunan vekâlet ücreti ile reddine karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 5.117,30 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile vekille temsil edilen … Sigorta AŞ’ye verilmesine,7-Manevi tazminat davası yönünden, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 7.300,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar … ve …’den tahsili ile vekille temsil edilen davacıya verilmesine,8-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden inceleme dışı kalan ilk derece mahkemesinin yargılama giderine ilişkin hüküm fıkraları yinelenerek; a)Davacı tarafından sarf edilen toplam 129,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 81,76 TL’sinin davalılar … Sigorta AŞ, … ve …’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, b)Davalı … AŞ tarafından sarf edilen toplam 1.800,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 663,48 TL’nin davacıdan tahsil edilerek, ilgili davalı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin ilgili davalı üzerinde bırakılmasına, c)Ödenekten karşılanan 3.286,55 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.075,12 TL’nin davalılardan, 1.211,43 TL’nin ise davacılardan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına, 9-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İstinaf incelemesi bakımından ;1-Davacı … vekili tarafından peşin yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.330,41 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı … tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 0,50 TL, istinaf başvuru harcı 220,70 TL olmak üzere toplam 220,75 TL yargılama giderinin, davalı … AŞ’den tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-Davalı … AŞ’nin istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2022