Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/735 E. 2022/1021 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/735
KARAR NO: 2022/1021
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2022
NUMARASI: 2022/45 Esas – 2022/47 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; … plakalı aracın maliki davacı tarafça, trafik kazasından kaynaklanan maddi hasarın tahsili amacıyla, … plakalı aracın kasko sigortacısı aleyhine yapılan ve kesinleşen icra takibi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “(…) davacının sigorta şirketi, halefi olduğu sigortalısının ise gerçek kişi olduğu, uyuşmazlığın niteliğine bakıldığında araçta meydana gelen hasara ilişkin taleplere dayanıp haksız fiilden kaynaklandığı,” şeklindeki gerekçeyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigortacısı ve dava dışı sigortalı …’a ait olduğu belirtilen … plakalı araç ile davalıya ait … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davalı tarafça müvekkili aleyhine ihtiyari mali sorumluluk sigortasından doğan hakları nedeniyle icra takibi gerçekleştirildiğini, dava konusu olayda TTK’nın 1472. maddesi gereğince halefiyet söz konusu olmadığını, müvekkili Sigorta Şirketi aleyhine, karşı araç sahibi olan davalı tarafından ihtiyari mali mesuliyet sigortası sözleşmesinden dolayı icra takibinin yapıldığını, dava dışı sigortalının herhangi bir hakkının söz konusu olmayıp, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigorta poliçesinden kaynaklandığını, bu nedenle, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu; sigortacı tarafından, sigortalıya yapılmış bir ödeme ve akabinde açılmış bir dava bulunmadığını, Yerel Mahkemenin kararına dayanak yaptığı Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kararının, sigortacının zararını ödediği sigortalıya halefiyet nedeniyle açtığı rücu davasına ilişkin olduğu, dolayısıyla kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: HMK’nın “Görev” başlıklı 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115/1. maddesine göre de, mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar, Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı Kanun’un TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanun’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesine göre ise “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ile de, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, kazaya karışan … plakalı aracın kasko (İMSS) sigortacısı olan davacıya, karşı araç (… plakalı) maliki tarafından 2918 sayılı Kanun hükümleri ile 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddeleri hükümlerine göre sorumluluğu bağlamında icra takibi yürütülmüş, buna karşı sigorta şirketince eldeki menfi tespit davası açılmıştır. Bir başka anlatımla, eldeki dava, davacı sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı bir dava değildir. Bu durumda dava, TTK’da düzenlenmiş olan sigorta hukukuna dayandığından TTK’ nın 4/1. maddesine göre mutlak ticari dava olup ihtilafın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2017 gün ve 2014/19001E. – 2017/3223K. sayılı, 30/03/2017 gün ve 2015/5763E. – 2017/3414K. sayılı kararları). Buna göre, davaya bakmaya görevli olan İlk Derece Mahkemesince, tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda esas yönünden nihai bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazlar yerinde görülmüştür.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2022