Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/640 E. 2023/1472 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/640
KARAR NO: 2023/1472
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/12/2021
NUMARASI: 2017/311 (E) – 2021/1186 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 7/11/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile davalı … Sigorta AŞ (eski ünvanı … Sigorta AŞ) ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın kusurlu olarak neden oldukları zincirleme kazada, kusuru bulunmayan … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde geçici ve sürekli maluliyet dönemi ile bakıcı gideri tazminatına ilişkin 1.500 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 25/7/2017 günü sunduğu dilekçeyle geçici iş göremezlikle ilgili herhangi bir talebin bulunmadığını bildirmiş; 13/12/2021 günü sunduğu dilekçeyle de talep ettiği sürekli iş göremezlik tazminatını 148.328,92 TL’ye, bakıcı gideri tazminatını ise 5.507,82 TL’ye yükseltmiştir. Davalılar … Sigorta AŞ ve … Sigorta AŞ vekilleri cevap dilekçelerinde, davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 148.328,92 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5.507,82 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere 153.836,74 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce başvuru koşulunun yerine getirilmediğini, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından tarafların kusur durumuna ilişkin eksik incelemeyle karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının bakım gideri taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, bakıcı giderinin tamamından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı gibi bu konuda ek teminatta olmadığını, kabul anlamına gelmemesi koşuluyla davacının aile birliği içinde bakım görüp görmediği ve bakıma ilişkin masrafların değerlendirmesi yönünden bakıcı giderinin %50 mahsubunun gerektiğini, geçici maluliyetten kaynaklanan tazminat talepleri ve tedavi masrafları bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, birlikte (müterafik) kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara esas alınan kusur oranının kabul edilemeyeceğini, kusura ilişkin bilirkişi raporunun mevzuata aykırı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun denetime elverişli olmadığı gibi raporda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre belirlenen oranında hatalı olduğunu, kararda tarafların kusur durumu üzerinden tazminata hükmedilmemiş olmasının düzeltilmesi gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 90’ıncı maddesinde yapılan değişiklikler doğrultusunda tazminatın Genel Şartlara göre hesaplanması gerektiğini, mevzuata aykırı olarak yapılan hesaplamaya göre karar verilemeyeceğini, çünkü Anayasa Mahkemesinin 17/7/2021 gün ve 2019/40 (E) – 2020/40 (K) sayılı kararının bu dosya bakımından uygulanamayacağını, Anayasanın 153’üncü maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceğini, hukukumuzda sigorta şirketinin sorumlu tutulacağı tazminat miktarının hesaplanmasının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) tazminatın hesaplanmasını düzenleyen 40 ile 56’ncı maddelerinden farklı kurallara tabi kılındığını, bu nedenle tazminatın TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak %1,8 teknik faize göre hesaplanması gerektiğini, bununla birlikte aksi görüşte olunması durumunda Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararıyla ortaya çıkan boşluğun 19/6/2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7327 sayılı İcara ve İflas Kanunu (İİK) ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 18’inci ve 19’uncu maddeleri ile KTK’de yapılan değişiklikler ile belirli hale geldiğini, söz konusu düzenlemelerin mevzuatta boşluk haline gelen bir takım hukuki uyuşmazlıkların çözümü adına ortaya çıkan karışıklıkları giderilmesi için yürürlüğe konulduğunu, öncelikle hesaplamanın progressive rant yöntemi yerine aktüeryal yöntemlerle yapılıp %1,8 teknik faiz uygulanması, kabul edilmemesi durumunda ise güncel mevzuat gereğince %1,65 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılması gerektiğini, yeni kanun hükümlerinin uygulanmaması halinde dahi progressive rant yöntemiyle hesaplama yapılması ve teknik faizin hesaba katılmamasının açık biçimde gerçek zarar ilkesine aykırı olduğunu, ülkemizin ekonomik yapısı ve koşulları da gözetilerek irat halinde yapılması gereken ödemenin peşin yapılması durumunda reel getirisinin hesaplamada gözetilmesi ve aktüerya hesaplama yöntemi kullanılması gerektiğini, trafik kazaları da dahil haksız fiillere ilişkin tazminat hesaplamalarında esas alınması gereken yöntem bakımından KTK ve TBK’de herhangi bir hüküm bulunmadığını, sürekli sakatlık tazminatları için iskonto oranının belirlenmemiş olmasının KTK ve TBK’ye aykırı olduğu yönünde bir içtihatta olmadığını, bankalarca mevduat ağırlıklı ortalama yıllık faiz oranının TÜFE karşısında reel getirisinin 2010 – 2019 yılları dahil olmak üzere 10 yıllık dönemde yıllık %1,805 olduğu göz önüne alındığında %1,8 teknik faiz uygulanmasının …’nin 2010 – 2019 yıllarının baz alındığı 10 yıllık en güncel finans durumuna aykırı olmayacağı ve bu uygulamanın TBK’nin zararın hesaplanması ilkelerinin gereği olduğunu; mevzuat uyarınca davacının iyileşme süresinde ortaya çıkan geçici iş göremezlik giderleri dahil tüm tedavi giderleri bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 4/5/2018 tarihli raporda; davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı kapalı kasa kamyonetin trafik ışıklarının bulunduğu dörtlü kavşakta sola dönüş yapmak isterken … Caddesinde çift yönde trafik akışı devam ettiği sırada kırmızı ışığa uymayıp hareketine devam ettiği, bu sırada davalı … AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobile çarptığı, çarpışmanın etkisiyle sürücüsü …’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği, … plakalı otomobilin karşı şeride savrularak karşı yönden gelen dava dışı sürücü …’in yönetimindeki … plakalı araca çarptığı belirtilerek, trafik ışığına uymayan … plakalı araç sürücüsü …’ın %75 oranında asli; gerek görüntü kaydının incelenmesinden, gerekse olayın meydana geliş biçiminden, yönetimindeki araçla dörtlü kavşağa gelirken mahal şartlarına uymayıp hızını azaltmayan kavşakta geçmekte olan ve çarpışma sırasında aşırı hızının etkisiyle karşı şeride savrularak … plakalı araca çarpan … plakalı araç sürücüsü …’ın ise %25 oranında tali kusurlu olduğu bildirilmiş; aynı olay nedeniyle aynı mahkemeye açılan başka bir davada İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda ise kırmızı ışık işaretine uymayan … plakalı otomobil sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci ve son fıkraları uyarınca motorlu aracın işleteni, motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. ZMSS ise, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve KTK’nin 91’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca yapılması zorunlu bir zarar sigortası türüdür. Eldeki davada dava dışı işleten …’a ait … plakalı kamyonetin ZMSS poliçesi davalı … Sigorta AŞ, dava dışı işleten …’a ait … plakalı otomobilin ZMSS poliçesi ise davalı … Sigorta AŞ tarafından düzenlenmiştir. Bu itibarla, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olan işletenlerin, üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun belli limitler dahilinde teminat altına alan ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketlerin sorumluluklarının belirlenmesi bakımından; dava dosyası Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek üç kişi ile oluşturulacak bilirkişiler kuruluna verilerek, raporlar arasında çelişkinini giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, raporlar arasında çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kabule ve uygulamaya göre yapılan incelemede ise; davacının sürekli sakatlık oranı ile iyileşme süresinin 5/7/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci maddesi uyarınca adlî tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek görevi bulunan ATK Adli Tıp 2’nci Üst Kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiş; hükme esas alınan aktüerya hesap uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacının kazanın meydana geldiği 13/11/2016 tarihi itibarıyla bakiye ömrü TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenmiş, davacının sürekli sakatlıktan kaynaklanan maddi zararı, davacının geliri asgari ücrete oranlanarak, %10 artış ve %10 iskonto esasına dayanan progressive rant yöntemiyle hesaplanmıştır. KTK’nin 90’ıncı maddesinde yer alan “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 7/7/2020 gün ve 2019/40 (E) – 2020/40 (K) sayılı kararıyla; 19/6/2021 gün ve 31516 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanun’un 18’inci maddesi ile KTK’nin 90’ıncı maddesinin 1’inci fıkrasına eklenen tümce ve fıkranın ise Anayasa Mahkemesi’nin 29/12/2022 gün ve 2021/82 (E) – 2022/167 (K) sayılı kararıyla Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesi nedeniyle işgücü kaybı tazminat hesaplamasının %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılmasına ilişkin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması; iş gücü kaybı tazminatının %2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranıyla hesaplanması olanağı bulunmadığının anlaşılması karşısında, davacının sürekli sakatlıktan kaynaklanan zararının, işleyecek (bilinmeyen) devre bakımından her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progressive rant yöntemi kullanılarak hesaplanmasında isabetsizlik görülmemiş; davalı sigorta şirketlerinin, KTK’nin 88’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile TBK’nin 61 ve 163’üncü maddeleri uyarınca, işletenlerin sorumlu oldukları sürücülerin kusurlu kabul edilmeleri nedeniyle, davacının uğradığı zararın tamamından sorumlu tutulmalarının yerinde olduğu kabul edilmiş; 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 59’uncu maddesiyle değiştirilen KTK’nin 98’inci belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun SGK’ye geçmesine karşın belgeye dayanmayan tedavi giderlerinden (geçici iş göremezlik, bakıcı gideri, tedavi yol gideri vb.) zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam ettiğinin anlaşılması karşısında, bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11’inci baskı, 2’nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu durum ve koşullar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Zarar görenin birlikte kusurunun varlığının saptanması durumunda hesaplanan tazminattan; somut olayın özellikleri ile oluş biçimi ve zarar görenin zararın artmasına neden olan kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek, tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta ise, davacı … dava dışı sürücü …’in yönetimindeki … plakalı otomobilde yolcu iken meydana gelen kazada yaralanmıştır. Kaza nedeniyle kolluk tarafından düzenlenen “Ölümlü/Yaralamalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” içeriğinde adı geçen davacının koruyucu tertibat kullanıp kullanmadığına ilişkin bölüm belirsiz olarak işaretlenmiştir. Bu durumda davacının ilkeleri yukarıda açıklandığı biçimde zararın artmasına neden olan kusurunun varlığı kanıtlanamadığından hükmolunan tazminattan birlikte kusur nedeniyle indirim yapılmamasında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak; davacının zararının giderilmesi için davalılar … Sigorta AŞ ve … Sigorta AŞ’ye 9/12/2016 günü ulaşan dilekçelerle başvurduğunun anlaşılması karşısında, dava dilekçesinde temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep eden davacı lehine hükmolunan tazminatta, KTK’nin 99’uncu maddesinin, 1’inci fıkrası ile davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’nci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği günden başlayan 8 iş gününü kapsayan ödeme süresinin sona erdiği 22/12/2016 gününden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, temerrüt tarihinin 21/12/2016 olarak belirlenmesi; davacının iyileşme süresi içerisinde bakıcıya gereksinim duyup duymadığı konusunda ATK’den rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bakıcı tazminatına karar verilmesi gerekirken bu konuda inceleme yapılmadan bakıcı gideri tazminatına hükmolunması yerinde değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … Sigorta AŞ ile … Sigorta AŞ vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davalılar … Sigorta AŞ ile … Sigorta AŞ tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,7-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre icranın geri bırakılması kararı kapsamında, davalı … Sigorta AŞ tarafından Ankara Batı İcra Dairesinin … (E) sayılı dosyasına verilen … Bankası AŞ Balgat Şubesi tarafından düzenlenen 14/2/2022 gün ve … numaralı 335.000 TL bedelli teminat mektubu ile davalı … Sigorta AŞ tarafından Ankara Batı İcra Dairesinin … (E) sayılı dosyasına verilen … Bankası Konutkent Şubesi tarafından düzenlenen 17/2/2022 gün ve … numaralı 292.000 TL bedelli teminat mektubunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36’ncı maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 7/11/2023