Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/633 E. 2022/1544 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/633
KARAR NO: 2022/1544
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2021/173 (E) – 2021/891 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 15/9/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerini 24/3/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden …’nun desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek, davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL, … için 5.000,00 TL, … için 1.000,00 TL, … için 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı için davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşıma ilişkisinde, taşımacılık mali sorumluluk sigortası, mali sorumluluk sigortası ve ihtiyari mali sorumluluk sigortası arasında sıralı sorumluluk ilişkisinin kabul edildiğini, davacıların zararını öncelikle Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortacısı tarafından karşılanması gerektiğini, davacıların yaşı dikkate alındığından tazminat ödenmesine karar verilmesi olanağı bulunmadığını, davacılar yönünden tazminata hükmedilmesi halinde yaşlarının ve ihtiyaç sürelerinin dikkate alınmasına karar verilmesini, davacıların müteveffanın desteğine muhtaç olup olmadıklarının belli olmadığını, müvekkili şirketin temerrüt başlangıçının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 ve 99’uncu maddelere göre belirleneceğini, davacının ticari avans faizi talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 1/12/2020 gün ve 2020/2240 (E) – 2020/4267 (K) sayılı kararıyla davacılardan …’nun karar verilmeden önce 11/1/2020 tarihinde öldüğü gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin 11/2/2020 gün ve 2018/701 (E) – 2020/116 (K) sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 353/1-a/4’üncü maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesinin ardından ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, … için 42.326,89 TL, … için 28.616,59 TL, … için 6.844,94 TL, … için 246.178,75 TL, ölen davacı …’nun mirasçıları için 23.908,38 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince “sıralı sorumluluk” ilkesine aykırı biçimde karar verildiğini, zira davacıların desteği …’nun, … Sigorta AŞ tarafından Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesiyle sigortlanan … plakalı otobüste yolculuk ederken meydana gelen kazada vefat ettiğini, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Tazminat Ödemesinde Öncelikli Sigorta” başlığını taşıyan b.8’inci maddesine göre taşıma ilişkisinde, Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası, Mali Sorumluluk Sigortası ve İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası arasında sıralı sorumluluk ilişkisinin kabul edildiğini, davacının Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesini düzenleyen şirkete başvurmadan müvekkili şirketten tazminat talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu; yerel mahkeme tarafından verilen kararda belirtilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu, aktüeryal irat formülü ve %1,8 teknik faiz oranıyla yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin destekten yoksun kalma tazminatlarını hesaplarken güncel verilerden hareket etmediğini, bu nedenle tazminatların düşük kaldığını belirterek, güncel veriler ve yasal hesaplama ölçütleri gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 26/4/2016 gün ve 29695 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 17’nci maddesiyle, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Malî Sorumluluk Sigortasının düzenlendiği 4925 sayılı Karayolu Taşımacılık Kanununun 18’inci maddesi yürürlükten kaldırılmış, eldeki davaya konu trafik kazasının ise 24/3/2018 tarihinde meydana gelmiştir. Diğer bir anlatımla davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarihte Zorunlu Karayolu Taşımacılık Malî Sorumluluk Sigortası bulunmamaktadır. Diğer yandan 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 13’üncü maddesi ile Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 64’üncü maddesi uyarınca yolcuya gelebilecek bedenî zararları limitler dahilinde karşılaması için yaptırılması zorunlu olan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası; Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın (KYTZKFKSGŞ) A.1’inci maddesi uyarınca, yurtiçi ve uluslararası yolcu taşımacılığı kapsamında seyahat eden yolcuları, sürücüleri ve yardımcılarını, taşımacılık hizmetinin başlangıcından bitimine kadar geçen seyahat süresi içinde, duraklamalar da dahil olmak üzere, maruz kalacakları her türlü kazaların sonuçlarına karşı bu genel şartlar çerçevesinde teminat altına alır. Aynı genel şartların A.3.1’inci maddesi uyarınca, bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde ölümüne yol açtığı takdirde; teminatın tamamı, sigortalının yardımından mahrum kalan hak sahiplerine ödenir. Can sigortası türünden olan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, yolculuğun başlangıcından bitişine kadar, otobüsün içinde veya dışında, otobüs hareket halinde iken veya değilken, yolculuk sırasında veya bekleme, duraklama ve mola yerlerinde karşılaşılabilecek her türlü kazalara karşı, sigortalılar (yolcular, sürücüler ve yardımcılar) yararına taşımacı tarafından yaptırılması zorunlu bir kaza (can) sigortası olup kazanın oluşunda taşımacının yada sürücü ve yardımcılarının bir kusurları bulunmasa bile, ölümlerde sigorta poliçesinde yazılı tutarın tamamı, bir zarar (destekten yoksunluk) hesabı yapılmaksızın, ölen kişinin mirasçılarına eksiksiz ve kesintisiz olarak; yaralanmalarda beden gücü kayıp oranına göre zarar gören kişilere ödenir. Ödenecek tazminat miktarı yönünden “zarar sigortası – tutar (meblâğ) sigortası” ayrımında Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası bir “tutar (meblâğ) sigortası”dır. Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası meblâğ sigortası niteliğini taşıdığından; sigortacı sigorta ettirilen kişinin zarara uğraması durumunda, somut zarar ne olursa olsun, sigorta sözleşmesinde belirlenen tutarı (meblâğı), başka bir deyişle, sigorta poliçesinde yazılı olan “sigorta bedelini” eksiksiz ve tam ödemek zorundadır.Zarar sigortasında sigortacının ödeyeceği tutar, “sigorta değeri” ya da “sigorta poliçesinde yazılı tutar” olmayıp, sigortalının ya da üçüncü kişinin uğradığı “zararın tutarı”dır. Meblâğ sigortasında ise, sigortacı, sigorta ettirilen kişinin zarara uğraması durumunda, somut zarar ne olursa olsun, sigorta sözleşmesinde belirlenen tutarı (meblâğı), başka bir deyişle, sigorta poliçesinde yazılı olan “sigorta bedelini” eksiksiz ve tam ödemek zorundadır. Açıklanan bu durumun bir sonucu olarak Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası poliçesinden tahsil edilen meblağın, zarar sigortası niteliğini taşıyan ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) ile karşılanan miktardan mahsup edilmesine olanak bulunmamaktadır.Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; 4925 sayılı Karayolu Taşımacılık Kanununun 18’inci maddesinde öngörülen Zorunlu Karayolu Taşımacılık Malî Sorumluluk Sigortasının kaza tarihinden önce yürürlükten kalkmış olması, ZMSS’nin zarar sigortası, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortasının ise meblağ sigortası olması, böylece ZMSS ile Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası arasında sıralı ilişki bulunmadığının anlaşılması karşısında, davalı … Sigorta AŞ vekilinin bu konulara yönelen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesinin 23/03/2021 gün ve 2021/2772 (E) – 2021/3174 (K), 2020/6173 (E) – 2021/3121 (K) sayılı kararlarında açıklandığı gibi; destekten yoksun kalma tazminatı davasında gerçek zararın miktarı, davacıların olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edecekleri kazanç toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH 2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır. KTK’nin 90’ıncı maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle bedensel zarar tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir.Hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun 13’üncü sayfasında hesaplamanın 1.8 teknik faiz uygulanarak hazırlandığı belirtilmiş olmakla birlikte raporun hesaplamaya ilişkin bölümünde tazminatın %10 artışlı net gelir uygulanarak belirlendiğinin anlaşılması karşısında, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürülen tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda, davacıların desteği ölen …’nun yaşı, desteğin olası süresi, kazanç durumu ile destek gelirinin paylaştırılması suretiyle, davacıların destekten yoksun kalmalarından kaynaklanan zararın Kanuna ve Yargıtay’ın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 23.763,36 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 5.940,84 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 17.822,52‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı, her bir davacı tarafından peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,4-Davalı … Sigorta AŞ ve davacıların istinaf başvuruları nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran taraflara geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar …, …, … ve … mirasçıları lehine hükmolunan maddi tazminat davalarına ilişkin hükümler yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin; davacı … lehine hükmolunan maddi tazminat davasına ilişkin hüküm yönünden ise, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/9/2022