Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/627 E. 2022/2144 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/627
Karar No: 2022/2144
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 05/10/2021
Numarası: 2021/480 (E) – 2021/644 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 06/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.07.2016 tarihinde, kaza tarihinde sigortası bulunmayan … plakalı tırın sürücüsünün yardım istemesi üzerine müvekkilinin yardıma gittiğini ve sürücünün aracın kasa kapağını açması sonucu kasada bulunan parke taşlarının kapağı tutan müvekkilinin üzerine düşerek yaralanmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL maddi tazminat (sürekli sakatlık tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar), 100 TL tedavi masrafları (hastane masrafları, ilaç masrafları, hastaneye gidiş geliş yol masrafları, sürekli ve geçici bakım giderleri vs. her türlü tedavi giderleri) olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 08.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın trafik kazası niteliğinde olmadığını ve müvekkili kurumun hiçbir sorumluluğunun olmadığını, dava konusu olayın hareket halinde olmayan, park edilmiş bir tırın arka kapaklarının açılması ve içindeki yüklerin hatalı yükleme nedeni ile devrilmesinden kaynaklandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, kazanın trafik kazası tanımına uygun olarak hareket halindeki bir aracın sebep olduğu bir kaza olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle talebin mevzuat gereğince Güvence Hesabına başvurulabilecek haller arasında sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle kesin olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, KTK 3. maddesinde aracın hareket halinde olmasından kastın işletme halinde olmasının kastedildiğini, somut olayda da aracın işletme halinde olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın şoförünün aracın başında olduğunu ve aracın şoförün kontrolü altında olduğunu, yine aracın işleten tarafından özgülendiği amaca hizmet ettiğini ve faaliyet halinde olduğunu, araç kazaya sebebiyet verirken kasasında bulunan yükün boşaltıldığını ve bu yükün araç şoförünün kontrolünde boşaltıldığını, dolayısıyla park edilerek kendi haline bırakılan, atıl durumda bir araçtan söz edilemeyeceğini, kazaya neden olan aracın motorunun çalışır vaziyette olduğunu, aracın ileri geri hareketine bağlı olarak kasa kapağına yığılan taşların kasa kapağını zorladığını ve akabinde müvekkilinin üzerine dökülmeye başladığını, mahkemece delilleri değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Trafik kazası 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesinde tanımlanmış olup buna göre “Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır”. Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi gereğince aynı Kanunun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacaktır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3’üncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören 3’üncü kişileri korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile ön görülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, yargısal içtihatlarda kabul edilmektedir. Somut uyuşmazlıkta, 08.07.2016 tarihinde, kaza tarihi itibariyle zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan, dava dışı … sevk ve idaresinde olan … plakalı çekici ile Van’ın Bahçesaray ilçesi … mahallesine parke taşı getirdiği ancak aracın arka kasa kapağı sıkıştığı için parke taşlarını indiremediği bu esnada davacının sıkışan kasa kapağını açmak için yardımda bulunduğu ve aracın kasa kapağını tuttuğu sırada kapağın açılarak kasada yüklü bulunan parke taşlarının davacının üzerine düşmesi sonucunda yaralandığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamından davaya konu kaza sırasında … plakalı aracın duraklama veya park durumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle aracın KTK’nın 85. maddesinde tanımlanan işletilme halinde olduğu dolayısıyla kazanın trafik kazası niteliğinde bulunmasına göre yukarıdaki açıklamalar kapsamında bir değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/12/2022