Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/6 E. 2022/129 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/6
KARAR NO: 2022/129
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 29/11/2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/772 (E)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 25/01/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/4/2019 günü saat 23:30 sıralarında motosikletiyle … Bulvarını takiben … yönünde seyir halinde bulunan müvekkili davacının herhangi bir ışığı yanmayan, uyarı levhası bulunmayan, davalı …’nın yönetimindeki işleten davalı …’e ait park halindeki ticari taksiye çarpması sonucu yaralandığını, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini belirterek, 100.000,00 manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davadan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 29/11/2021 tarihli ara kararıyla; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; haksız fiilin gerçekleştiğinin ceza yargılamasına ilişkin belgeler ve trafik kazası tespit tutanağıyla sabit olduğunu, davalı sürücünün taksirle yaralama suçunu işlediğinden bahisle mahkûmiyetine hükmolunduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemiyle açılan davadada, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması istemidir. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 257’nci maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Somut uyuşmazlıkta, zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacının maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı davası yönünden zararın miktarı, davacının yaralanmasının niteliği, kusurun oranı gibi birçok ölçütün bir arada değerlendirilmesi sonucu saptanabilecektir. Diğer yandan davalı sigorta şirketi yönünden tazminat talebinin kabulü halinde hükmün sonuçsuz kalması olasılığından söz edilemeyecektir. Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; maddi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, dosyada bulunan yaralanmaya ilişkin raporlar, İstanbul 60’ıncı Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/496 (E) sayılı kararı ve diğer belgelerin, manevi tazminat alacağının varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek; davacının, davalılar … ve …’e karşı açtığı manevi tazminat davası yönünden, İİK’nin 257/1’inci maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekirki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259’uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, manevi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin, yukarıda esas numarası yazılı ilk derece mahkemesinin maddi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 29/11/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı vekilinin manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 29/11/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 29/11/2021 tarihli ara kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 3-Yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde harcı yatıran davacılar vekiline iadesine, 5-İstinaf talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince esastan verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/01/2022