Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/592 E. 2022/1537 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/592
KARAR NO: 2022/1537
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2021/251 (E) – 2021/985 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 15/9/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’un çalıştığı … AŞ adına kayıtlı … plakalı kamyonla 5/12/2012 günü … Bulvarını takiben, Alibeyköy istikametine doğru seyir halinde bulunduğu sırada … Caddesi kavşağına geldiğinde kırmızı ışıkta geçtikten sonra aniden geri gelerek o sırada karşıdan karşıya geçmekte olan 17/12/1974 doğumlu …’e çarparak çevredekilerin bağırıp uyarmalarına rağmen durmayıp ileri geri manevralarla üç kez üzerinden geçerek ölümüne neden olduğunu belirterek, ölenin annesi … için 1.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, ölenin babası … için 1.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, ölenin kardeşi … için 100.000,00 TL manevi, ölenin kardeşi … için 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 8/12/2015 günü sunduğu ıslah dilekçesi ile davacı … için talep edilen destekten yoksun kalma tazminatının 11.973,23 TL’ye, davacı … için talep edilen maddi tazminat tutarını da 11.973,23 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasına ilişkin İstanbul 27’inci Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1761 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu ve sigorta şirketlerinden davaya konu trafik kazası nedeniyle davacılara herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı sorularak, yapılan ödemelerinin tazminat taleplerinden mahsup edilmesinin, dava dilekçesinde yer alan maddi olaya ilişkin iddiaları gerçeği yansıtmadığı gibi dayanağı da bulunmadığını, dava dilekçesinde kusur durumu başlığı altında beyanda bulunulurken dayanak gösterilen Adli Tıp Kurumu raporunda yer alan kusur oranlarının hatalı olarak belirtildiğini, talep edilen destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için müteveffanın davacılara destek olup olmadığını ve destek olma oranlarının incelenmesi ve bu hususların davalılarca kanıtlanması gerektiğini, davaya konu trafik kazasında manevi tazminata hükmedilebilmesi için müteveffa ile bu kişiler arasında eylemle bir bağlılık ilişkisinin bulunması gerektiğini, bu ölçütler bulunmuyorsa manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, talep edilen manevi tazminat bedelinin fahiş olduğunu belirterek, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca maddi tazminat taleplerinin fazlaya ait haklar saklı tutularak kısmi dava biçiminde açılamayacağını, husumet itirazında bulunduklarını, davacıların dava dilekçesinin HMK’nin 119,121 ve 194’üncü maddelerine aykırı olduğunu, İstanbul 27’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1761 (E) sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, somut olayın gerçekleştiğine ilişkin beyanların gerçeği yansıtmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 86 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (TBK) 66/2’nci maddeleri gereğince davanın müvekkili şirket açısından reddi gerektiğini, müvekkil şirket personeline atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin alacağı hiçbir önlem ve göstereceği hiçbir özenen kazanın oluşumuna engel olamayacağını, kaldı ki diğer davalının işlediği fiilin nitelik itibarıyla iş ilişkisi ile zarar arasındaki nedensellik bağını kopardığını, davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin dayanağını göstermediğini, ileri sürülen maddi tazminat bedelinde gerek sigorta şirketlerine, gerekse üçüncü kişilerden tahsil edilen bedellerin düşülmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin gereği gibi açıklanmadığını belirterek davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Sigorta AŞ cevap dilekçesinde özetle; eksik kanıtların tebliğini talep ederek, müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu olduğunun kanıtlanması gerektiğini, kusur dağılımının tespiti için dosyanın uzman bilirkişilerden oluşacak heyete tevdi edilerek rapor düzenlenmesini talep ettiklerini, manevi tazminat talebinin teminat dışında olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumundan rücuya tabi herhangi bir tazminat veya yardım alınıp alınmadığının sorulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 28/9/2017 gün ve 2017/372 (E) – 2017/715 (K) sayılı kararının davalılar vekilleri ile davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvuruları üzerine Dairemizin 26/1/2021 gün ve 2019/1139 (E) – 2021/78 (K) sayılı kararıyla davalılardan … vekilinin davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden, taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm kurulduğu gerekçesiyle HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasının ardından sürdürülen yargılama sonunda ilk derece mahkemesince; davacılar … ve … için ayrı ayrı 11.973,23 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … AŞ ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adları geçen davacılara ödenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili başvuru dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) kapsamında sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, dava konusu trafik kazasına ilişkin İstanbul 27’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/374 (E) sayılı davasında Yargıtay 12’nci Ceza Dairesinin ilamı doğrultusunda yaya müteveffanın kusursuz olduğunun kabulü ile hesaplama yapılarak hüküm kurulduğunu, uzmanlık gerektiren bir hususta Yargıtay 12’nci Ceza Dairesinin kusur oranını belirlemesinin kabul edilemeyeceğini, aynı zamanda idare ve Karayolları Genel Müdürlüğünün (KGM) kazanın oluşumunda kusurlarının olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı … AŞ vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) uyarınca, söz konusu kazada meydana gelen zarardan sorumlu olmadığını, müvekkili şirket çalışanını seçerken, iş ile ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken gerekli tüm özeni gösterdiğini, olayda hem zarar görenin hemde KGM’nin kusurlu olduğunu, gerek ceza yargılamasında gerekse hukuk yargılamasında alınan bilirkişi raporunda müteveffanın %25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu durum dikkate alınmadan hesap yapılaması ve hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusura ilişkin aldırılan bilirkişi raporlarının eksik, denetime elverişsiz ve hatalı olduğunu, Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi tarafından kusur oranı tespiti yapılmasının mümkün olmadığını, davacıların maddi ve manevi tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı … vekili dilekçesinde özetle; hatalı belirlenmiş kusur oranına dayanılarak yanlış hesaplama yapıldığını, Yargıtay 12’nci Ceza Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda müteveffanın kusursuz olduğu varsayımı ile hesaplama yapılarak hüküm tesis edildiğini, davacıların müteveffa ile akrabalık bağı dışında, eylemli gerçek bir bağ bulunup bulunmadığı araştırılmadan maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, hükmedilen alacaklara avans faizi işletilmesinin hukuka aykırı nitelik taşıdığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacılar vekili dilekçesinde özetle; davalılardan … ve … AŞ’nin tam kusurlu olduğunu, idaresindeki araçla geri-ileri ve tekrar geri manevralar yapan davalı sürücü …’un, davacıların oğlu ve kardeşi müteveffa yaya …’in üstünden 3 kere geçerek ölümüne neden olduğunu, kazaya neden olan araçta geri dönüş kamerası ve araç geri geri gelirken uyarı veren sesli sistemlerin bulunmadığını, böyle ciddi ihmaller karşısında takdir edilecek manevi tazminat bedelinin ciddi ve caydırıcı olması gerekirken büyük ve köklü şirket için mahkemenin takdir ettiği rakamın ciddi alınmayacak, önemsenmeyecek ve bu gibi ihmallerin yinelenmesine sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, takdir edilen manevi tazminat miktarının çok düşük olup kabul edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.HMK’nin 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi öğretim üyesi bilirkişi raporunda yönetimindeki kamyon ile geri manevraya başlamadan önce aracın büyük olduğunu, arkasını tam olarak göremediğinden aracın arkada bulunan diğer araç ve yayalara hakim olamadığını göz önünde bulundurarak yanındaki arkadaşını gözlemci olarak görevlendirmesi ve geri manevrasını bu gözlemcinin talimatları doğrultusunda yapması gerekirken bu kurallara uymayan, dikkatsiz, dalgın ve aşırı süratli biçimde geri manevra yaparken yolun karşısına geçmeye çalışan yaya …’e çarparak ölümüne neden olan davalı sürücü …’un %75, yolun karşısına geçmeden önce yoldaki araç trafiğine ve yaklaşan aracın gürültüsüne dikkat ederek kendisini bu araçtan uzak tutması gereken müteveffa …’in ise kendisine doğru geri manevra yapan araca karşı dikkatsiz davrandığından %25 oranında ikinci derecede kusurlu olduğu belirtilmiş; İstanbul 27’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 19/9/2013 gün ve 2012/1761 (E) – 2013/560 (K) sayılı kararının temyiz incelemesinde ise Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi 2/3/2015 gün ve 2014/10113 (E) – 2015/3837 (K) sayılı kararıyla …” Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay günü, sanığın idaresindeki kamyoneti ile, gündüz vakti, tek yönlü, iki şeritli, asfalt kaplamalı, kuru zeminde, yaya kaldırımının mevcut olduğu düz yolda seyir halinde iken, olay mahalli ışık kontrollü kavşağa geldiğinde kendisine hitaben kırmızı ışık yanmasına rağmen ışıkları geçtiği, ancak kavşak öncesi sağ tarafında bulunan dönemeci kaçırdığını farketmesi üzerine, aracını durdurarak geri manevra yapmaya başladığı, tanık beyanlarına göre yaklaşık 50 metre geri geldiği bu sırada kamyonetin arkasından yolun karşısına geçmeye çalışan ölen yayayı farketmeyerek, kamyonetin sağ arka tekerleriyle üzerinden geçerek 1 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayda; ölene tek yönlü yolda sanığın aracının geliş istikameti olan ters istikamete bakma yükümlülüğü yüklenemeyeceği, araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu saatte, kırmızı ışıkta geçerek aracını durduran ve halen kırmızı ışık yanmasına rağmen tek yönlü yolda geri geri gelme eyleminde, sanığın tam kusurlu kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden ve bilinçli taksirin koşulları oluştuğu halde TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini”… gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin hükmünün bozulmasına karar vermiş; Yargıtay 12’nci Ceza Dairesinin 30/3/2016 gün ve 2016/1170 (E) – 2016/5332 (K) sayılı kararıyla onanarak kesinleşen İstanbul 27’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 10/11/2015 gün ve 2015/221 (E) – 2015/374 (K) sayılı kararıyla davalı sürücü …’un bilinçli taksirle …’in ölümüne neden olmak suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile aynı Kanununun 22’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca 4 yıl hapis cezasıyla mahkumiyetine hükmolunmuş; eldeki davada ise davalı sürücü …’un tam kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. İstanbul 27’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 10/11/2015 gün ve 2015/221 (E) – 2015/374 (K) sayılı kararında kabul edilen maddi olayın oluş biçimine göre yolun karşısına geçmeye çalışan davacıların desteğinin davalı sürücünün yönetimindeki kamyonun geliş istikametine bakma yükümlülüğünün bulunmadığı dikkate alındığında, davalı sürücünün yönetimindeki araç ile davacıların desteğinin olay anındaki konumları ile davranışlarına, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere ve mevzuata göre davacıların desteğinin olayda kusurunun bulunmadığı kabul edilerek hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.TBK’nin 66’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı maddenin 2’nci fıkrasına göre adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci fıkrası gereğince de bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Haksız eylemde sorumluluk sebeplerinin yarışmasına ilişkin TBK’nin 60’ıncı maddesine göre de bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.Dosya kapsamından kazaya neden olan … plakalı kamyonun olay tarihinde davalı işleten … AŞ’ye ait olduğu, davalı sürücü …’un da adı geçen şirkette çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalı … AŞ’nin, meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan zarardan sorumluluğu KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen işletenin sorumluluğu ile TBK’nin 66’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında öngörülen adam çalıştıranın sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Davalı … AŞ’nin adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin TBK’nin 66’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında öngörülen kurtuluş kanıtı getirme olanağı bulunmakta ise de eldeki davada KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca işleten sıfatıyla sorumluluğu olduğunun anlaşılması karşısında, meydana gelen trafik kazası nedeniyle ortaya çıkan zarardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması yerindedir. Öğretide destek, “bir kimseye fiilen sürekli ve düzenli bir şekilde bakan ve olayların olağan akışına göre ona bu tarzda ilerine bakması kuvvetle tahmin edilen (büyük olasılık olan) kimse o kişinin desteğidir. Destekle ölenin baktığı kişinin, aynı ailenin bireyleri, kan hısmı veya birinin diğerinin mirasçısı olması şart değildir.” biçiminde tanımlanmakta, desteğin yardımı da …”Desteğin geçimini sağlama veya geçimine katkıda bulunma yardımı, para verme tarzında olabileceği gibi bir kimseye hizmet görme tarzında da olabilir. Keza bunların dışında bir fayda sağlama da destek olma durumu yaratabilir” … olarak açıklanmaktadır. (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 11’inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Diğer bir anlatımla destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.Aile bireylerinin dayanışması, birbirlerine yardım ve hizmet etmesi, bakıp gözetmeleri, koruyup kollamaları bir yaşam gerçeğidir. Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir, anne ve babanın gereksinimleri bulunmasa dahi evladın onlara yardım etmesi, hayatın alışılmış gereklerine göre doğal ve ahlaki bir ödevdir. Bu yardımın mutlaka geçimlerini sağlamaya yönelik olması da gerekmez. Anne ve babanın çocuklarının maddi desteğine muhtaç olabileceğinin kabulü, hayatın olağan akışına, Türk örf, adet ve geleneklerine uygun düşer.Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, müteveffa …’in dosya kapsamına göre annesi … ile babası …’e destek olduğu kabul edilerek, buna göre karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan kazaya neden olan davalı işleten … AŞ’ye ait aracın türünün “kamyon” olması ve adı geçen davalı işletenin ticari nitelikteki işinde kullanıldığının anlaşılması karşısında, hükmolunan maddi ve manevi tazminatlara avans faizi uygulanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre hâkim, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görenin veya ölenin yakınlarına uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde belirtildiği gibi hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalı işleten ve sürücünün dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, davalı sürücünün kusurunun ağırlığı ile olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarlarının az olduğunun kabulü gerekmiştir. Kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle HMK’nin 355’inci maddesi kapsamında Dairemizce kendiliğinden incelenen karar ve ilam harcı yönünden, davalı … Sigorta AŞ’nin bakiye 1.553,96‬ TL karar ve ilam harcından sorumlu tutulması gerekirken, adı geçen davalının 827,71 TL karar ve ilam harcından sorumlu olması yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalılar … Sigorta AŞ, … AŞ, … vekillerinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,B-Davacılar …, …, …, … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacılar … ve …’in destekten yoksun kalma tazminatı davalarının ayrı ayrı kabulüne, a)Davacı … için 11.973,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.000,00 TL’sine dava, 10.973,23 TL’ye ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya ödenmesine, b)Davacı … için 11.973,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.000,00 TL’sine dava, 10.973,23 TL’ye ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya ödenmesine, 2-Davacıların davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açtıkları manevi tazminat davasının reddine, 3-Davacıların davalılar … AŞ ile …’a karşı açtıkları manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne;a)Davacı … için 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … AŞ ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, b)Davacı … için 90.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … AŞ ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, c)Davacı … için 40.000,000 TL manevi tazminatın davalılar … AŞ ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,d)Davacı … için 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … AŞ ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adı geçen davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,4-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.635,78 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcından maddi tazminat davasına isabet eden 6,83 TL, ıslah harcı olarak alınan 74,96 TL olmak üzere toplam 81,79‬ TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.553,96‬ TL karar ve ilam harcının davalılar … AŞ, … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına, 5-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 17.760,6‬0 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından manevi tazminat davasına isabet eden 2.049,32 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 15.711,28‬‬ TL karar ve ilam harcının davalılar … AŞ ile …l’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazineye gelir kaydına,6-Maddi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine,7-Maddi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine,8-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan14.400,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar … AŞ ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 9-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 14.400,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar … AŞ ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 10-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar …AŞ ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’e verilmesine, 11-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalılar … AŞ ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı …’a verilmesine, 12-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca kısmen reddine karar verilen manevi tazminat miktarı ile davacı lehine hükmolunan vekâlet ücretine göre belirlenen 14.400,00 TL TL vekâlet ücretinin davacı …’den tahsil edilerek, vekille temsil edilen … AŞ ile …’a verilmesine, 13-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca kısmen reddine karar verilen manevi tazminat miktarı ile davacı lehine hükmolunan vekâlet ücretine göre belirlenen 14.400,00 TL TL vekâlet ücretinin davacı …den tahsil edilerek, vekille temsil edilen … AŞ ile …’a verilmesine, 14-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca kısmen reddine karar verilen manevi tazminat miktarı ile davacı lehine hükmolunan vekâlet ücretine göre belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den tahsil edilerek, vekille temsil edilen … AŞ ile …’a verilmesine,15-Manevi tazminat davası yönünden Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca kısmen reddine karar verilen manevi tazminat miktarı ile davacı lehine hükmolunan vekâlet ücretine göre belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek, vekille temsil edilen … AŞ ile …’a verilmesine, 16-Davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan ve reddine karar verilen manevi tazminat davası bakımından; a)İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’den tahsil edilerek vekille temsil edilen … Sigorta AŞ’ye verilmesine, b)İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’den tahsil edilerek vekille temsil edilen … Sigorta AŞ’ye verilmesine, c)İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’den tahsil edilerek vekille temsil edilen … Sigorta AŞ’ye verilmesine, d)İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin, davacı …’dan tahsil edilerek vekille temsil edilen … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 17-Maddi tazminat davası bakımından karar ve ilam harcı olarak peşin yatırılan ve hükmolunan karar ve ilam harcından mahsubuna karar verilen 6,83 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 74,96 TL olmak üzere toplam 81,79 TL karar ve ilam harcının, davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine, 18-Manevi tazminat davası bakımından karar ve ilam harcı olarak peşin yatırılan ve hükmolunan karar ve ilam harcından mahsubuna karar verilen 2.049,32 TL karar ve ilam harcının, davalılar … ve … AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, 19-Davacılar tarafından sarfedilen 750,00 TL bilirkişi ücreti, 624,80 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.374,80 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret (% 45,51 kabul, % 54,49‬ ret) oranına göre hesaplanan 625,67 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 20-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, B-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.368,18 TL istinaf kanun yolu karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 3.195,42‬ TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.173,76‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ, … AŞ ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davalı … Sigorta AŞ’nin 543,74 TL karar ve ilam harcından sorumlu tutulmasına, 3-İstinaf kanun yolu incelemesi nedeniyle davacılar tarafından sarfedilen 220,70 TL istinaf başvuru harcından ibaret yargılama giderinin, davalılar … AŞ ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacılara verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kabulüne karar verilen maddi ve manevi tazminat kararları yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin; davacılar … ve …’in kısmen reddine karar verilen manevi tazminat talepleri yönünden ise HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/9/2022