Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/555 E. 2022/1678 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/555
KARAR NO: 2022/1678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/11/2021
NUMARASI: 2021/132 (E) – 2021/696 (K)
Birleşen Kocaeli 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1223 (E) sayılı dava dosyasında:
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Kocaeli 1’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/216 (E) sayılı asıl dava dosyasında; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta Şirketine sigortalı, işleten davalı …’ın yönetimindeki … plakalı çekicinin, 4/11/2012 günü sürücüsünün genel kurallara uymadan ve gerekli önlemleri almadan kavşağa girmesi nedeniyle müvekkili davacı …’in yönetimindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu, müvekkilinin aracın içinde bulunan annesi …’in vefat ettiğini, müvekkilleri davacılar … ve kardeşi …’in yaralandığını belirterek, … plaka sayılı aracın kaza nedeniyle kullanılmaz hale gelmesinden dolayı şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yaptıkları hastane giderleri için şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın ve davacı müvekkillerinden her biri için 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 50.000,00 TL, davacı … içinde 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtlara ilişkin açıklamalara yer vererek, sigortalı araca yüklenecek kusur bulunmadığından reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Dairemizin 10/11/2020 gün ve 2019/1123 (E) – 2020/4147 (K) sayılı kararıyla; ilk derece mahkemesince verilen 14/9/2017 gün ve 2014/216 (E) – 2017/597 (K) sayılı nihai kararın manevi tazminata ilişkin hükümlerine yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine; … ” somut olayda; Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazlarını ileri sürerek yeniden rapor ve ek rapor alınması isteklerini bildirdikleri 15/05/2017 tarihli duruşmada, araştırılacak başka bir husus bulunmadığı kanaatine varan mahkemece, bu istemler konusunda ara kararı verildikten sonra hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri (henüz tahkikat tamamlanmadığından davacı vekilinin ıslah isteminde de bulunabilmesi) için söz vermesi gerekirken “(…) ek rapor ya da yeniden rapor alınmasına yönelik taleplerinin reddine, (…) tahkikatın bitirilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmesine,” şeklinde ara kararı vererek sözlü yargılama aşamasına geçildiğinin bildirilmesi ve belirtilen şekilde tahkikatın sona erdirilmesi nedeniyle davasını ıslah olanağı verilmeyen davacının ıslah için süre isteminin bu kez 19/07/2017 tarihli oturumda “Tahkikat tamamlanmış olmakla davacı vekilinin ıslah için süre talebinin reddine”; hükmün verildiği 14/09/2017 tarihli oturumda da: “Mahkememizin 15/05/2017 tarihli celsesinde tahkikatın tamamlanmış olduğu nazara alınarak geçen celse verilen bir nodaki gereçe ile davacı vekilinin ıslah talebinin reddine” karar verilmesi, yukarıda sözü edilen yasa hükümlerine açıkça aykırı olduğu gibi, HMK’nin 27’nci maddesinde “Açıklama ve ispat hakkı”nı da kapsadığı ifade edilen hukuki dinlenilme hakkının sağlanmaması sonucunu doğurmuştur.” … gerekçeleriyle ilk derece mahkemesinin anılan kararının maddi tazminata ilişkin hükümlerine yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesinin maddi tazminata ilişkin hükmünün HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin yukarıda açıklanan kararından sonra birleşen Kocaeli 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1223 (E) sayılı dava dosyasında; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta Şirketine sigortalı, işleten davalı …’ın yönetimindeki … plakalı çekicinin, 4/11/2012 günü sürücüsünün genel kurallara uymadan ve gerekli önlemleri almadan kavşağa girmesi nedeniyle müvekkili davacı …’in yönetimindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu, müvekkilinin aracın içinde bulunan annesi …’in vefat ettiğini, müvekkilleri davacılar … ve kardeşi …’in yaralandığını, Kocaeli 1’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/216 (E) sırasına kayıtlı davasında davacı … için 1.379,88 TL bedensel zarar tazminatı, 6.641,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için ise 5.678,33 TL bedensel zarar tazminatı hesaplandığını belirterek, davacı … için 1.379,88 TL bedensel zarar tazminatı ile 6.641,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için ise 5.678,33 TL bedensel zarar tazminatının davalılar …, … Limited Şirketi ve … Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; derdestlik ve zamanaşımı itirazında bulunarak kusursuz olduğunu beyan etmiş, davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtlara ilişkin açıklamalarda bulunarak sigortalı araca yüklenecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur. Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili cevap süresi geçtikten sonra sunduğu dilekçesinde özetle; toplanmasını isteği kanıtlara ilişkin açıklamalarda bulunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince asıl dava dosyasında; 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, destekten yoksun kalma tazminatı ve araç hasar bedeli taleplerinin reddine; 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen Kocaeli 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1223 (E) sayılı dava dosyasında maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 1.279,88 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılar …, … Ticaret Limited Şirketi ile … Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, 5.578,33 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılar …, … Ticaret Limited Şirketi ile … Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e verilmesine, asıl dava dosyasındaki talepler ile mükerrer olan destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile 100,00 TL tutarındaki geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle; hükmolunan manevi tazminatın yüksek olduğunu, müvekkili davalının %30 oranında kusurlu olması nedeniyle birleşen davada davacı … lehine hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatından kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, manevi tazminatlar ile geçici iş göremezlik tazminatı tutarlarının makul seviyeye indirilmesi gerektiğini talep ettiklerini, araç hasarı ile destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümler dışında, hem asıl hem de birleşen davalarda verilen kararlar yönünden istinaf taleplerinde bulunduklarını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … Dış Ticaret Limited Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur durumuna ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, kaçınılmazlık ilkesi uyarınca müvekkili şirkete kusur yüklenemeyeceğini, kararın yasal dayanağının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince kazanın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının hatalı belirlendiğini, kaza sonucu anneleri vefat eden davacıların destekten yoksun kaldıklarının kanıtlanmasına rağmen bu taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmolunan manevi tazminat tutarlarının oldukça düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nin 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesinin 14/9/2017 gün ve 2014/216 (E) – 2017/597 (K) sayılı nihai kararıyla davacılar için ayrı ayrı belirlenen 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline hükmolunmuş, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin nitelikteki Dairemizin 10/11/2020 gün ve 2019/1123 (E) – 2020/4147 (K) sayılı kararıyla davacılar … ve … vekili ile davalı … vekilinin ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükümlere yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, böylece ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin 14/9/2017 gün ve 2014/216 (E) – 2017/597 (K) sayılı nihai hükmünün kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu itibarla daha önce verilip kesinleşen manevi tazminata ilişkin hüküm bulunması nedeniyle ilk derece mahkemesince yeniden verilen manevi tazminata ilişkin hüküm hukuki değer taşımadığından, yeniden verilen manevi tazminata ilişkin hükmün istinaf kanun yolu kapsamında incelenmesine de olanak bulunmamaktadır. Asıl ve birleşen davada verilen geçici iş göremezlik tazminatlarına ilişkin hükümlere yönelik istinaf başvurularının incelenmesinde:HMK’nin 341/2’nci maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4’üncü maddesi uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır.Somut uyuşmazlıkta davacılar vekili asıl davada 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, asıl davada 20/3/2017 tarihli bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda davacı …’in bedensel yaralanmasından kaynaklanan geçici iş göremezlik zararı 1.379,88 TL, davacı …’in bedensel yaralanmasından kaynaklanan geçici iş göremezlik zararı 5.678,33 TL olarak hesaplanmış; birleşen dava dosyasında ise asıl dava dosyasından söz eden davacı vekili, asıl davada davacı … için 1.379,88 TL, davacı … için ise 5.678,33 TL bedensel zarar tazminatının hesaplandığını belirterek, davacı … için 1.379,88 TL, davacı … için de 5.678,33 TL bedensel zarar tazminatı (geçici iş göremezlik) tazminatı talebinde bulunmuş; ilk derece mahkemesince davacı … için asıl davada 100,00 TL, birleşen davada ise 1.279,88 TL geçici iş göremezlik tazminatına, davacı … için de asıl davada 100,00 TL, birleşen davada ise 5.678,33 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmolunmuştur. Bu nedenle, asıl dava belirsiz alacak davası niteliği taşımakla birlikte, asıl davada yapılan bilirkişi incelemesine dayanılarak açılan birleşen dava belirsiz alacak davası niteliğinde değildir. Çünkü belirsiz alacak davası niteliğindeki asıl davada yapılan bilirkişi incelemesi ile davacıların bedensel yaralanmalarından kaynaklanan geçici iş göremezlik tazminatları hesaplanmış, davacılar vekili de bilirkişi raporuyla hesaplanan tazminat tutarlarına göre tazminat alacağını sınırlandırmak suretiyle birleşen davayı açmıştır. Bu nedenle artık birleşen davanın belirsiz alacak davası niteliği taşıdığından söz edilemeyecektir. Diğer yandan davacılar vekili Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla 22/10/2021 günü sunduğu dilekçeyle; … için talep ettikleri bedensel yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik zararının 1.379,88 TL, … için talep ettikleri bedensel yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik zararının ise 5.678,33 TL olduğunu beyan etmiştir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2021 yılı için HMK’nin 341’inci maddesinin, 2’nci fıkrasında öngörülen istinaf başvuru sınırının, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 5.880,00 TL olması; böylece ilk derece mahkemesi tarafından verilen geçici iş göremezlik tazminatlarına ilişkin hükümlerin kesin olduğunun anlaşılması karşısında, davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili ve … vekilinin incelenmesine yasal olanak bulunmayan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçelerinin HMK’nin 341/2’nci maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kapsamına göre geçici iş göremezlik tazminatına ve destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümlere yönelik ileri sürülen istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince: Olay nedeniyle Bakırköy 17’nci Asliye Ceza Mahkemesine açılan davada Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, yönetimindeki otomobille gece vakti aydınlatması olan tek yönlü bölünmüş yoldan gelip kavşağa girmeden önce seyrini mahal şartları, yol durumu, trafiğin akışına göre ayarlamayan, kavşakta sağ taraftan gelen trafiğe ilk geçiş hakkını vermeyip kavşağa tedbirsizce giren davacı sürücü …’in asli, yönetimindeki çekici ile kavşağa girmeden önce hızını mahal şartları, yol durumu, trafiğin akışı ve görüş mesafesine göre ayarlamayan, ilk geçiş hakkı kendisine ait olan kavşağa kontrollü biçimde girmeyen ve araca çarpmadan önce etkili fren tedbirine başvurmayan davalı sürücü …’ın tali oranda kusurlu olduğu belirtilmiş, hükme esas alınan bilirkişiler kurulu raporunda ise ATK Trafik İhtisas Kurulunun raporu da değerlendirilerek kavşaklarda geçiş önceliğine uymayan ve kavşaktaki şartlara uyacak biçimde yaklaşması gereken davacı sürücü …’in birinci derecede %70, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayan ve kavşaktaki şartlara uyacak biçimde yaklaşması gereken davacı sürücü davalı sürücü …’ın ise ikinci derecede %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda davacı sürücü … ile davalı sürücü …’ın yönetimindeki araçların kaza sırasındaki konumları ve adları geçen sürücülerin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan kusura ilişkin bilirkişilerin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Öğretide destek, “bir kimseye fiilen sürekli ve düzenli bir şekilde bakan ve olayların olağan akışına göre ona bu tarzda ilerine bakması kuvvetle tahmin edilen (büyük olasılık olan) kimse o kişinin desteğidir. Destekle ölenin baktığı kişinin, aynı ailenin bireyleri, kan hısmı veya birinin diğerinin mirasçısı olması şart değildir.” biçiminde tanımlanmakta, desteğin yardımı da “… Desteğin geçimini sağlama veya geçimine katkıda bulunma yardımı, para verme tarzında olabileceği gibi bir kimseye hizmet görme tarzında da olabilir. Keza bunların dışında bir fayda sağlama da destek olma durumu yaratabilir…” olarak açıklanmaktadır. (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 11’inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Diğer bir anlatımla destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Aile bireylerinin dayanışması, birbirlerine yardım ve hizmet etmesi, bakıp gözetmeleri, koruyup kollamaları bir yaşam gerçeğidir. Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir, anne ve babanın gereksinimleri bulunmasa dahi evladın onlara yardım etmesi, hayatın alışılmış gereklerine göre doğal ve ahlaki bir ödevdir. Bu yardımın mutlaka geçimlerini sağlamaya yönelik olması da gerekmez. Anne ve babanın çocuklarının maddi desteğine muhtaç olabileceğinin kabulü, hayatın olağan akışına, Türk örf, adet ve geleneklerine uygun düşer. Yetişkin bir insanın anne ve babasına her durumda ve her biçimde destek olduğu kabul edilir. Diğer yandan Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre, çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde; yaşları, eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşında, kız çocukları için 22 yaşında desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir. Dava dosyasının incelenmesinde trafik kazasının meydana geldiği 4/11/2012 günü itibarıyla 6/2/1986 günü doğduğu anlaşılan davacı …’in 26 yaşını, 14/4/1991 günü doğduğu anlaşılan …’in ise 21 yaşını doldurduğu; kolluk tarafından yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması içeriğine göre davacı …’in ortaokul mezunu olup gaz altı kaynakçısı olarak çalıştığı, davacı …’in ise ev hanımı ve ortaokul mezunu olduğu, 2 çocuğunun bulunduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davacıların destek alacaklısı niteliğini taşımadıkları anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar … ve … vekili ile davalı … vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçelerinin HMK’nin 352/1-ç maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, 2-Davalılar … vekili ve … Ticaret Limited Şirketi vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin bedensel yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükümlere yönelik istinaf dilekçelerinin, HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 3-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin geçici iş göremezlik tazminatı ile destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine ilişkin hükümlere yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 161,40 TL (80,70 TL x 2) istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davalı … vekili ile davalı … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi vekilinin istinaf başvuruları esastan incelenmediğinden, adları geçen davalılar tarafından istinaf başvurma harcı ile peşin ödenen istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde adları geçen davalılara ayrı ayrı geri verilmesine, 6-Davacılar … ve … ile davalılar … ve … Ticaret Limited Şirketi’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 8-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, birleşen Kocaeli 2’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1223 (E) – 2021/401 (K) sayılı davasında verilen hükümlere ilişkin karar yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin; asıl dava dosyasında verilen hükümlere ilişkin karar yönünden ise HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2022