Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/460 E. 2022/1015 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/460
KARAR NO: 2022/1015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2021/795 Esas – 2021/1039 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Hizmet Kusurundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; hizmet kusurundan kaynaklanan araç değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamının degerlendirilmesinde özetle; müvekkil şirkete ait … plaka sayılı aracın seyir halinde iken, Davalı … belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından kazıldığı beyan edilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri bulunmayan yolu kapatan çukura düşülmesi sonucu meydan gelen zararın tazmininin talep edildiği anlaşılmış olup, 7155 Sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile “Bu Kanunun 4. Maddesince ve diger kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya basvurulmus olması dava sartıdır.” düzenlemesi getirilmistir. 6325 Sayılı Hukuk Uyusmazlıkların Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Fıkrasında “Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlasmaya varılamadıgına iliskin tutanagın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmıs bir örnegini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluga uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanagın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektigi, aksi takdirde davanın usulden reddedilecegi ihtarını içeren davetiye gönderilir. Ihtarın geregi yerine getirilmez ise dava dilekçesi karsı tarafa teblige çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya basvurusmadan dava açıldıgının anlasılması halinde herhangi bir islem yapılmaksızın davanın, dava sartı yoklugu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda davacı, meydana gelen kaza sebebi ile oluşan zararın tazmininine yönelik iş bu davaya ilişkin arabulucu son tutanak aslını sunmak için süre verilmiş, davacı vekilince, 28.12.2021 tarihli dilekçesi ile huzurda görülen davanın İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/245 Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davada görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın mahkemeye taşındığı, Asliye Hukuk Mahkemesine arabulculuk dava şartı değilken, görevsizlik sonrası Asliye Ticaret Mahkemesine taşındığını ve arabuluculuğun dava şartı hale geldiğini bu nedenle davanın ikame edildiği zamanda arabuluculuğa müracaat edilmediğini, görevsizlik kararı sonrası aarabuluculuğa müracaat edilmesi için makul ve kısa bir süre verilmesini talep beyan etmiştir; Dava Dosyası mahkememize İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.10.2021 Tarih, 2019/245 Esas, 2021/596 Karar sayılı görevsizlik kararı ile 15.12.201 tarihinde tevzi edilmiş olup, Davacı vekili tarafından 18.12.2021 tarihli dilekçesi ile arabulucuya müracaat edilmediği bildirilmiştir. Davanın 27.06.2019 tarihinde açıldığı görülmekle, arabuluculuk dava şartı gerçekleştirilmeden dava açıldığı, görevsizlik kararı sonrasında da dosyanın mahkememize gelmesine kadar geçen aşamada da arabulucuya başvurulmadığı anlaşılmıştır. Anılan düzenlemelere göre dava açılmadan arabuluculuga basvurulması gerektigi, is bu dava sartının sonradan tamamlanabilir nitelikte olmadıgı, aksinin kabulü düzenlemenin amacına aykırı olacagı, bu hali ile arabulucuya basvuru sartının dava açılmadan önce yerine getirilmedigi, açıklanan nedenlerle dava sartı yoklugu nedeniyle davanın usulden reddine” şeklindeki gerekçeyle, “1-)7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sadece davalı …’nin tacir sıfatını taşıdığını, davalı … Belediyesi Başkanlığı hakkındaki davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, her iki davalı hakkındaki davanın tefrik edilmesi gerektiğini; meydana gelen zarardan davalı idarenin sorumlu olduğunu, davalı … Belediyesi Başkanlığı yönünden Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanun’un 18/A-2 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 155/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine ilişkin Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasının 4. cümlesine göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. TTK’nın 4/1 maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanun’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Somut uyuşmazlıkta; davacı ile davalı …’nin tacir olduğu ve tacir olan davalı … hakkında dava açılmadan önce, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olduğu sabittir. Bu durumda, Mahkemece davalı … yönünden dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, davalı … Belediyesi Başkanlığı hakkında, hizmet kusuruna dayanılarak dava açılmış olup, anılan davalı ve davacının gerçek kişi olması, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanıp TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmaması nedeniyle bu davalı yönünden ne nispi ne de mutlak ticari davadan söz edilemez. Bu nedenle Mahkemece davalı … Belediyesi Başkanlığı yönünden zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince davalı … Belediyesi Başkanlığı hakkında, davacının TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından, bu davalı aleyhine açılan davanın tefrik edilerek yargılamaya devam edilmesi, davalı … yönünden ise zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olmayan davalı … Belediyesi Başkanlığı yönünden de yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2022