Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/422 E. 2022/427 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/422
KARAR NO: 2022/427
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 01/06/2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/328 (E)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … AŞ’ye bağlı olarak çalışan davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ve kasko poliçesiyle sigortalı işleten davalı …’e ait, sürücüsü davalı …u’nun yönetimindeki … plakalı aracın park için geri manevra yaptığı sırada davacıların desteği olduğu ileri sürülen …’ya çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek … plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir ya da haciz konulmasına, bu taleplerinin kabul görmemesi durumunda davalıların taşınır, taşınmaz malları ile bankalardaki ve 3’üncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminatsız ihtiyati haciz konulmasına, belirsiz alacak davası niteliğinde her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 300.000,00 TL, davacı … için 200.000,00 TL, davacı … için 200.000,00 TL, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 1/6/2021 tarihli ara kararıyla; davacılar vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; ceza yargılamasına ilişkin İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesinin2020/372 (E) sayılı dava dosyasında olayın oluş biçimi ve kusur durumunun kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya konduğunu, somut olayda trafik kazasının kesin, …’nın öldüğünün de sabit olduğunu, müteveffanın öldüğü tarih itibarıyla tazminat alacaklarının muaccel hale geldiğini belirterek ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Talep, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemiyle açılan davadada, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararına karşı istinaf başvurusudur. Öncelikle belirtmek gerekir ki, HMK’nin 389’uncu maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Bu nedenle uyuşmazlık konusunun “para” olduğu gözetildiğinde, ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 257’nci maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Bu açıklamalar ışığında dosyanın incelenmesinde; dosyada bulunan kolluk tarafından düzenlenen Olay Yeri İnceleme Raporu, Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile Trafik Kazası Alkol Tespit Tutanağı, İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesine sunulan kusura ilişkin bilirkişi raporu, manevi tazminat istemi bakımından, alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek; davacıların davalı sürücü … ile davalı işleten …’e karşı açtığı manevi tazminat davası yönünden, İİK’nin 257/1’inci maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259’uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusu, davalı sürücü … ile davalı işleten …’e karşı açılan manevi tazminat davaları yönünden kabulüyle HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir. Kazaya neden olan aracın ZMSS poliçesini düzenlediği ileri sürülen davalı … Sigorta AŞ ile davalı … Ticaret AŞ yönünden ise dosyaya sunulan kanıtların içeriğine göre bu aşamada ihtiyati haciz kararı verilmesi için öngörülen yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından, bu davalılara karşı ihtiyati haciz kararı verilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin ilk derece mahkemesinin, yukarıda esas numarası yazılı ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 1/6/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacılar vekilinin ilk derece mahkemesinin, yukarıda esas numarası yazılı davalılar … Sigorta AŞ ve … Ticaret AŞ’ye yönelik ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 1/6/2021 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, 3-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin davalı sürücü … ile davalı işleten …’e karşı açılan manevi tazminat davalarında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 1/6/202 tarihli ara kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 4-Yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 5-Harçlar Kanunu uyarınca peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde harcı yatıran davacılar vekiline iadesine, 6-İstinaf talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince esastan verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının iadesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/03/2022