Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/383 E. 2023/988 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/383
Karar No: 2023/988
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 31/05/2021
Numarası: 2014/1360 (E) – 2021/316 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 15/6/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, sulh sözleşmesi imzalanan davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan davada karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar işleten İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü (İETT) ve sürücü …’a karşı açılan davanın ise adı geçen davalı sürücünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; olayı kolluğa ihbar eden ve davacı müvekkili ile yakından uzaktan hiçbir ilgisi bulunmayan tanık …’ın ifadesinde davalı sürücünün yönetimindeki İETT otobüsünün hızlı biçimde seyir halinde iken karşı yönden gelen siyah renkli … marka araca çarptığını, tanık …nin Halkalı istikametine doğru İETT otobüsünün süratli biçimde seyrettiğini görünce ne oluyor gibi uyarıda bulunduğunu, karşı yönden gelen taksiye hızlı biçimde çarptığını gördüğü biçimindeki ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde oluşa göre davacı müvekkilinin 50 metre önce eşini otomobilden indirdikten sonra saniyeler içinde yüksek hıza ulaşamayacağı dikkate alındığında müvekkilinin direksiyon hakimiyetini kaybetmesinin ve otobüsün şeride girmesi olanağının bulunmadığını, müvekkili davacının yönetimindeki araçla davalı sürücünün seyir halindeki şeridine geçtiği kabul edilse dahi davalı sürücünün otobüsü yerleşim yerinde kullandığı bilinciyle normal hızda seyir halinde bulunsaydı şeridine giren otomobili görmesi nedeniyle kolaylıkla duracağını ve müvekkilinin otomobiline çarpmayacağını, çarpsa dahi şiddetinin çok hafif olacağını, trafik kazasına neden olan otobüs sürücüsü davalı … ile mesai arkadaşlarının dahi müvekkilinin kullandığı aracın savrularak otobüsün şeridine girdiğine dair beyanının bulunmadığını, davalı İETT otobüsü sürücüsünün kazanın meydana geldiği yerleşim yerinde çok yüksek hızla seyretmiş olması nedeniyle asli kusurunun bulunduğunu, Küçükçekmece 2 nci Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1567 (E) sayılı davasına sunulan 20/7/2011 tarihli bilirkişi raporunda vurgulandığını, kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü uzmanlarından oluşan bilirkişiler kurulundan rapor alınmasına ilişkin taleplerini ilk derece mahkemesinin haklı gerekçe göstermeden reddettiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Davaya konu trafik kazası nedeniyle Küçükçekmece 15 inci Asliye Ceza Mahkemesinin (Kapatılan Küçükçekmece 2 nci Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1567 Esas) 2010/30 (E) sayılı dava dosyasında olay yerinde yapılan keşfe dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı sürücü …’ın yönetimindeki araç ile yüksek hızla dikkatsiz ve tedbirsiz biçimde seyrederek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 52/b maddesinde belirtilen kurallara aykırı davrandığı belirtilmiş; ceza dava dosyasına toplanan kanıtlar ile elde edilen bulgular irdelenerek düzenlenen Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesinin 12/1/2012 tarihli raporunda ise yönetimindeki otomobil ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermeyen, sağ şeridi takiben seyrini sürdürmeye önem ve özen göstermesi gerekirken bu konulara uymayan, seyir hızıyla yaklaştığı olay yerinde sevk ve idare hatası sonucu yönetimindeki vasıtayı kendi seyir şeridinde tutma becerisi gösteremeyip kısmen de olsa şerit ihlali yaparak karşı yönden gelen davalı sürücünün sevk ve yönetimindeki otobüs ile çarpışan davacı sürücü …’ın tamamen kusurlu olduğu belirtilmiş; anılan mahkemenin Yargıtay 12 nci Ceza Dairesinin 18/11/2013 gün ve 2013/4955 (E) – 2013/25849 (K) sayılı kararıyla onanarak kesinleşen 29/3/2012 gün ve 2010/1567 (E) – 2012/877 (K) sayılı kararıyla davalı sürücü …’ın beraatine hükmolunduğu anlaşılmıştır. Eldeki davada ise İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda, tedbirsiz, dikkatsiz, özen yükümlülüğüne, aracın mevcut hızını mevcut koşullara uygunluğunu sağlama zorunluluğuna, şerit izleme kurallarına aykırı olarak seyreden davacı sürücü …’ın birinci derecede %100 oranında tam kusurlu olduğu; kendi gidişine göre yolun sağ yarı genişliği içinde karşı yönden gelmekte olan araçlara göre ilk geçiş hakkına sahip olan, seyir halinde bulunduğu şeride davacının yönetimindeki otomobilin girişinin ani olması nedeniyle kazayı önlemek için gerekli zaman ve mesafeye sahip olmayan, olayın otobüsün fren emniyet mesafesi içinde cereyan etmesi nedeniyle çarpışmayı önleme olanağı bulunmadığı gibi olayda etkili herhangi bir kural ihlali bulunmadığı düşünülen, mevcut tespitler ve olayın cereyan tarzı ışığında olay yeri koşullarına göre aşırı hızla seyrettiğinin ileri sürülmesi olanağı bulunmayan davalı sürücü …ın ise etkili kural ihlalinin bulunmadığı bildirilmiştir. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; davalı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otobüs ile davacı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobilin kaza sırasındaki konumları ve adları sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279 uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, bu itibarla davaya konu trafik kazasının oluşumunda kusurunun olmadığı anlaşılan davalı sürücü … ile adı geçen davalının yönetimindeki otobüsün işleteni İETT’ye karşı açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 120,60 TL istinaf karar ve ilam harcının davacılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacıların istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda manevi tazminat davası bakımından HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere; maddi tazminat davası bakımından ise HMK’nin 361 inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/6/2023