Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/328 E. 2022/819 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/328
KARAR NO: 2022/819
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2021
NUMARASI: 2019/132 (E) 2021/866 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 13.05.2017 tarihinde, davalıların sürücüsü işleteni ve trafik sigortacısı olduğu … plakalı aracın kusurlu şekilde davacı idaresindeki … plakalı motosiklete çarparak sebebiyet verdiği trafik kazasında, müvekkilinin yaralanarak sakat kaldığını belirterek şimdilik belirsiz alacak olan bedeni hasar tazminatın 5.000,00 TL ve motosiklet hasarı için 1.000,00 TL ve 50.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; dava öncesinde arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle davalılar … ve … Ltd. Şti. yönünden açılan davaların (bedensel ve araç hasarına ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminat) dava şartı yokluğundan reddine, sigorta şirketine açılan maddi tazminat davasının ise kabulü ile 38.512,22 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 2.037,00 TL araç hasar bedeli toplam 40.549,22 TL’nin 10/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili trafik kazasından kaynaklı tazminat davalarında araç işleteni ve sürücüsü olan davalılar bakımından arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamasına rağmen mahkemece hatalı değerlendirmede bulunularak davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı aleyhine hüküm kurulan davalı sigorta şirketi istinaf başvurusunda bulunmadığından ötürü kararın ihtiyari dava arkadaşlığı konumundaki davalı sigorta şirketi yönünden kesinleştiği görülmektedir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Yasaya, 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile 18/A maddesi eklenerek, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Sözü geçen yasa hükmünde davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, davanın arabuluculuk dava şartına tabi olabilmesi için ticari dava olması gerektiği yanında konusunun bir miktar paranın ödenmesi istemine ilişkin olması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta ise tacir sıfatını haiz olmayan davacılar tarafından araç sürücüsü ve işletene karşı haksız fiile dayalı olarak açılan davanın, TTK’nın 4. maddesinde düzenlenen ticari davalardan olmadığı ve davanın, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki sigorta şirketiyle birlikte diğer müteselsil sorumlulara karşı ticaret mahkemesinde açılmasının, arabuluculağa tabi olmayan diğer davalıları da zorunlu arabuluculuğa tabi kılacağı yönünde açık bir yasal düzenleme bulunmadığı karşısında yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır. O halde, sigorta şirketi haricinde kalan diğer davalılar bakımından da tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile, 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin kabulüne, 2-İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 4-Davalı sigorta şirketi bakımından verilen karara ilişkin taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmadığından ötürü davalı sigorta şirketi yönünden gerçekleşen kısmi kesinleşme halinin yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 5-Peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine, 6-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 26/04/2022