Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/322 E. 2022/821 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/322
KARAR NO: 2022/821
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2015/3 (E) 2021/965 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın 30/12/2010 tarihinde seyir halinde iken yaya olan müvekkiline asli kusurlu olarak çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davaya konu kaza nedeniyle davacının %14,3 oranında malul kaldığı ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalı tarafın trafik sigortacısı olduğu dava dışı araç sürücüsünün %75 oranında kusuruna isabet eden 100.329,33 TL sürekli iş göremezlik zararından, dava dilekçesinde talep edilen 3.000,00 TL’lik kısım bakımından davanın kabulüne, ıslah ile artırılan kısım bakımından ise istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle ıslah ile artırılan kısım bakımından dahi zamanaşımı süresinin söz konusu olamayacağını, davanın kısmi dava olarak nitelendirilerek ıslah için süre verilmesinin usule aykırı olduğunu, belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada bedel artırım dilekçesine konu alacağın zamanaşımına uğradığına dair mahkeme kabulünün usule aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay ilke kararlarında açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı taraftan, alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir. Diger bir deyişle, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir. Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla, kesilmesi şeklinde cereyan eder. Uygulamada, trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarında, maluliyet oranı, kusur ve zararın bilirkişi incelemesi ile tespit edilip belirlenebilecek oluşu nedeniyle, belirsiz alacak davası açmak koşullarının bulunduğu kabul edilmektedir. Somut olayda, dava dilekçesindeki beyan ve ifadelere bakıldığında davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılıyor olduğuna göre, ıslah dilekçesi adı altında verilen ancak esasen bedel artırım dilekçesiyle talep edilen zarar miktarının zamanaşımına uğramış olması usulen mümkün olmayıp, buna ilişkin ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesi yerinde değildir. HMK 353/1-b/2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması durumunda düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 24/05/2021 ek bilirkişi raporunda, Yargıtay ilke kararlarına uygun bir şekilde TRH 2010 yaşam tablosu üzerinden iskontolama yöntemiyle yapılan hesaplama neticesinde belirlenen zarar tutarından, yine usul ve yasaya uygun olan ATK tarafından kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen %14,3 maluliyet oranı ile kusur raporları arasındaki çelişkinin giderildiği, ATK tarafından düzenlenen 31/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda dava dışı sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusura tekabül eden 100.329,33 TL tazminat tutarının hüküm altına alınması gerektiği, he ne kadar davacı vekili tarafından bir önceki bilirkişi raporuna yönelik itirazının bulunmadığına dair beyanda bulunulmuş ise de; kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra davanın 2021 yılına sarkmış olması ve asgari ücretteki artışın kamu düzeninden oluşu nedeniyle, bu hususun davalı bakımından usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği hususuna işaret olunarak sözü geçen bilirkişi raporu doğrultusunda düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla, davanın kabulü ile; 100.329,33 TL sürekli iş görmezlik tazminatının 05/01/2015 olan dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 6.853,49 TL harçtan peşin alınan 427,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.425,79 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 13.481,29 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 455,40 TL ilk gider, 296,85 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 4.450,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.202,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine, 6-HMK 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından:7-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 8-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,10-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (100.329,33 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/04/2022